Bizdeki aydınlar, bize rağmen aydınlandığını zanneden ve aydınlık yerine kendi zifiri karanlıklarında boğulup zaman tünelinde kalan gerçek zavallılardır. Bize ait ne kadar değer varsa onların inkârıyla övünürler ve bu denli küstahça yaklaşımlarını maharet bilirler.
Evvel yoktu, işbu rivayet yeni çıktı diyemiyoruz; sürekli aşina olduğumuz, tanıdık bildik sahneler bunlar. Kapkara vicdanlarını temizleyecek deterjan henüz keşfedilmemesine rağmen, kerametleri kendilerinden menkul olarak “Beyaz Türkler” olarak bilinirler.
Beyaz Türkler; ülkenin gerçek sahipleri, toplum mühendisleri. Kendilerini Olimpos’un sakinleri olarak görüp, göbeğini kaşıyan, kıllı ve cahil halklarına nasıl düşünmelerini, nasıl giyinmelerini, nasıl ibadet yapmalarını, kısaca, nasıl yaşayacaklarını emreden, buyurgan tipler.
Yüz karalıklarını sanatçı kimlikleriyle kamufle edip zırvalamayı kendilerine hak gören dinozorlar, bir televizyon ekranından öz ciğerlerinin ufunetini kustular.
Ülkede demokrasi olmadığından dem vurup, eskinin (faşizmin daniskası) özlemiyle yanıyorlar. Her şeylerini borçlu oldukları halka nankörlük ederek, “gergedan” deme cüretinde bulunuyorlar.
Velinimetine sövene ne denileceğini sevgili okuyucularımın idrakine bırakıyorum.
Demokrasi havarisi geçinen mahut nadan tipler; halkın oyuyla seçilmiş liderin hangi tür “engizisyon” yöntemiyle öldürülmesi gerektiğine fetva veriyorlar.
Halka ve halkın kahir ekseriyetiyle seçilmiş siyasilere karşı bunca öfkeyi, kin nefreti karadan daha kara olan vicdanlarına nasıl sığdırabiliyorlar; doğrusu anlamak mümkün değil.
Aynı kapkara vicdanlılar, daha dün bu ülkenin başbakanını ve iki bakanını astı. Milletin seçtiği bu insanların kanı milletin yüreğini yakıp dağlarken, onlar bu uğursuz günü bayram diye millete dayatmanın soysuz zorbaları olarak tarihteki yerlerini aldılar. Hâlâ ibret almayacak mısınız?
Adı “halk” olan ekrandan halka zehir kusuluyor. Çokbilmiş gazeteci eskisi aklı sıra böyle yapmakla iktidara oy kaybettirecek. İnanın; bu aşağılık programı izleyen ve iktidar karşıtı olan onlarca kişiyle konuştum, bunların yüzünden AK Parti’ye oy vereceklerini söylediler.
Aynı zevatın zevzekliklerini alkışlayan güruha ne demeli? Sürülmüş bahçelerin ayrık otları olarak, baskıcı, dayatmacı zorbaları, kahrolası elleriyle patlatıncaya kadar alkışlıyorlar.
Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş.
Ama millet, topunuzun ne idüğünü, ciğerlerinizin kaç para ettiğini çok iyi biliyor.
Sizler ki postal kokusunu, cennet kokan annelerimizin başörtüsüne yeğlediniz ve adına utanmadan, sıkılmadan “Darbe demokrasisi!” dediniz ve arlanmadan aynı utancın peşindesiniz!
Demokrasi, insan hakları, fikir ve inanç özgürlüğü sizin neyinize!
Eskinin özlemiyle boşuna hayal kurmayın; eskiye rağbet olsaydı, bitpazarına nur yağardı!
Zira atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti.
Geçmiş ola!
