Fuat Bol

Fuat Bol

fuat.bol@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

NOT: Aşağıdaki yazı Muhyiddin ibn Arabi hazretlerinin Fütuhat-ı Mekkiyye eserinden derlenmiştir. F.B.

Oruç, (nefsi hazlardan) tutmak ve yükselmek demektir. Oruç diğer bütün ibadetlerden daha yüksek olduğundan, oruç (savm=yükselmek) diye isimlendirildi. Evet; Allahü teala orucu, diğer ibadetler arasında benzeri olmamakla yükseltmiştir. Kulları onu ibadet olarak yerine getirse bile Allah orucu kullarından düşürmüş ve kendisine izafe etmiştir. Orucu tutanın ödülünü kendi eliyle vermiş ve benzersizlikle onu kendisine katmıştır.

Haberin Devamı

Bilmelisin ki, Nesai’den aktardığımız hadis-i şerifte Hz. Peygamber aleyhisselam orucun benzeri olmadığını belirttiği gibi Hakkın da bir benzeri yoktur. Bu nedenle oruçlu ‘benzeri olmamak’ özelliğiyle Rabbine kavuşur ve O’nu kendisi vasıtasıyla görür. Hak, gören ve görülendir.

Kul, oruç tutması sebebiyle (benzersizlik) özelliğiyle nitelenmiş ve bu nitelikle de oruçlu adını hak etmiştir. Onun oruçlu olduğunu kabul ettikten sonra Hak kendisinden bu ismi düşürmüş ve ‘Oruç bana aittir’ buyurarak kendisine izafe etmiştir.

Ramazan Allahü tealanın isimlerinden biridir ki bu isim, es-Samed’dir (ismiyle aynı anlama gelir: Hiç kimseye muhtaç olmayan ve herkesin kendisine muhtaç olduğu ilah)

Binaenaleyh Allah, (ibadetler içinde) misli olmayan orucu ancak isimlerinden birisiyle isimlendirdiği bir ayda farz kılmıştır. Onun aylar içinde bir benzeri yoktur, çünkü senenin ayları içinde Ramazan’ın dışında Allah’ın kendisini isimlendirdiği bir ay yoktur.

Allahü teala, Kur’an-ı kerimi bu ayın en üstün gecesi olan ve Kadir Gecesi diye isimlendirilen gecede indirmiştir. Allah, ‘kendisinde insanlar için rehberlik, açıklama ve Furkan bulunan’ Kur’an-ı kerimi Ramazan olması bakımından indirmiştir. İndirilen gecenin Kadir Gecesi olması bakımından ise ‘açıklayıcı bir kitap’ olarak indirmiştir…

HİKMET: Hükümdarın elçisi, Hz. Yusuf’u hapisten çıkarmak için geldiğinde Hz. Yusuf kendisine şöyle demiş: ‘efendine dön ve ellerini kesmiş olan kadınların derdinin ne olduğunu sor.’ Böylece hapisten çıkmamış ve elçi kendisine cevabı getirinceye kadar hapiste kalmayı tercih etmiştir. Gerçi bu da onun hapse girmesine uygundu. Çünkü o, hapse isteyerek girmişti. Bu hal de kendisine eşlik etmiştir. Nitekim ayette, mealen: ‘Rabbim! Hapis, onların beni çağırdıkları işten daha hayırlıdır’ dediği bildirilir. Hz. Yusuf’taki bu sevgi, göreli bir sevgiydi, gerçek bir sevgi değildi. Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurur: ‘Allah, kardeşim Yusuf’a merhamet etsin, ben olsaydım elçiye olumlu karşılık verirdim. Peygamber aleyhisselem, ‘çıkmak için acele ederdim’ der. Sevgili Peygamberimizi Allah rahmet olarak gönderdiği için, ona makam genişliği verir. Rahmet olan kimse ise sıkıntıya tahammül edemez. Bu nedenle, ‘orucu bozma sevincinin hazzı’nın Yusuf aleyhisselama değil, Muhammedi bir makam olarak; bu ümmete tattırıldığını bilmelisin.