Seçimler yaklaştıkça kızışan tansiyona paralel olarak vaatler de havada uçuşuyor.
Nasılsa dilin kemiği yok.
Gökteki yıldızları vaat etsen de oluyor.
Yalnız işkembe-i kübradan atarken dikkat etmek ve hiç değilse yakın tarihten ibret almak lazım.
Daha dün her aileye “İki anahtar” (araba-ev) ve “Kim ne veriyorsa beş fazlası” vaatlerini kimse ciddiye almadı ve prim vermedi.
Atarken dikkatli olmak ve destekli atmak gerekmez mi? Zira bu iletişim çağında yalancının mumu yatsıya değil, öğlene kadar bile sürmüyor.
Eskiden atılan iftiraların izi kalırdı; şimdi iftirayı atan, aynı dakika içinde attığı iftirayla yerin dibine batırılıyor.
Yalancının zihniyeti eskiden beri şudur: Yalan ne kadar büyük olursa, o denli inandırıcı olur. 2. Dünya Savaşı yıllarında Hitler’in propaganda bakanı Goebbels bunu denemiş, başarılı da olmuştu.
Zaman tünelinde kalan bir kısım siyasetçi, belli ki aynı yolu izliyor. Akılları sıra ne kadar büyük yalan söylerlerse ve ne kadar “yakışan” iftira atarlarsa, halkı o kadar kandırırız zannediyorlar. (Süleyman Demirel, Allah yakışan iftiradan saklasın
diye dua ederdi!)
Bilmiyorlar ki kandırılabilen halklar da
dünde kaldı.
Günümüz siyasetçisi, insanların mobil iletişim teknolojisine geçtiğini ve dokunmatik teknolojiyle anında bilgiye ulaştığını bilmiyor mu?
Biliyorsa, Goebbels’in
yalan üzerine kurulu propagandalarının para etmeyeceğini de bilmeli
değil mi?
Unutmayın; aldatan, aldanır. Dün de aldanıyordu ama biraz vakit alıyordu. İşte o birazcık vakitte, ne yapılabilirse yapılmaya çalışılıyordu. Bugün öyle mi, anında insanın ipliğini
pazara çıkaran dokunmatik teknoloji var.
Bütün bunlardan dolayıdır ki dünün politikacısı (U) dönüşü yapmakla ünlüydü. Halbuki politikacı da olsa insanlar şahsiyete meftundur. Karşılarında dürüst ve sözünün eri kişiler arar.
Siyasetteki diğer önemli bir yanlış da “çukur siyaseti” gütmektir. Bu da bir kısım siyasetçinin hakaretamiz ve hatta küfürlü konuşmasıdır. Sözde halka yaranmak için yapılır ama halk bunlardan tiksinir, nefret eder.
İnsanın konuştuğu ve hatta güldüğü konu, onun şahsiyeti hakkında bilgi verir.
Hiç kimse küfürbaz yönetici istemez; yalancıyı hiç istemez.
Siyasetçi toplumun önündeki kişidir; 24 saati, her saniyesiyle gözler önündedir. Şu halde, herkesten fazla dikkat etmesi gerekir. Önde olan ve kalabalıklara yön verecek siyasetçinin mümtaz olması kaçınılmazdır.
Seçimlerin propaganda dönemleri siyasetçiler için adeta turnusol kâğıdı gibidir. Kalabalıklara bakıp gaza gelen siyasetçi, istediği kadar yalan, iftira ve tezviratta bulunsun; “harmanın değil, danenin mühim olduğunu” sandıkta görecektir.
Siyasetçi seçkin olacak ki seçilebilsin!