Her ülkedeki mahkemeler o ülke halkları adına karar verirler. Bunun manası, o ülkedeki halkın mutluluğunu sağlamak, orada adaleti tesis etmek, mağdurun ve mazlumun hakkını savunmak, zalimleri -katilleri, zorbaları- vb. cezalandırmak demektir.
Diğer bir deyişle, elinde tuttuğu teraziyi, hakça, dürüstçe, namusluca ve onurla tutup doğru tartmaktır. Bundan dolayıdır ki şeriatın (adalet) kestiği parmak acımaz denmiştir.
Zira kararlar ne denli acı olurlarsa olsunlar, toplumun kurtuluşu ve huzuru içindir.
Yargı, toplumda tuz hükmündedir. Her şeyin kokuşmuşluğu tuzla giderilir.
Toplum olarak, yargı konusunda çok dertliyiz. Bu durum dün de böyleydi, maalesef bugün de.
Lafı eğip bükmeden söylemeliyiz ki bizde tuz (yargı) kokmuştur; kokutulmuştur!
İstiklal Mahkemelerinde: “...sanıkların idamına; şahitlerin daha sonra (bilahare) dinlenmesine!” şeklinde verilen kararlar tuzu kokutmuştu.
Aynı şekilde, Yassıada’da kurulan sözde Yüksek Adalet Divanı mahkemesi de “...sizi buraya tıkayan güç böyle istiyor!” diyerek verdiği kararlarla tuzu kokutmuştu.
Daha dün FETÖ’cü yargıçların (!) vermiş olduğu kararlar vicdanları kanatmaya devam ediyor. Bu kanamayı durdurmak için 5 bin dolayında hâkim ve savcı meslekten atıldı.
Vaktiyle bir Adalet Bakanı (M. Moğultay), kendi partisinin toplantısında kalktı ve aynen şunu dedi: “...ben CHP’lileri değil de MHP’lileri mi atayacaktım?”
Yine vaktiyle Başbakan olan Tansu Çiller, Telekom’u özelleştirmek istemişti. Alınacak para Türkiye’nin dış borçlarını kapatıyordu. (40 milyar dolar) Mümtaz Soysal bu satışın iptali için yüksek mahkemeye başvurdu ve satış iptal edildi.
Çok sonraları aynı yer bu kez 5-6 milyar dolayında bir paraya özelleştirilebildi ki bu para dış borcumuzun dişinin kovuğunu bile doldurmuyordu.
Şimdi de Sayın Cumhurbaşkanı açıklıyor: İzmir Limanı’nın özelleştirilmesinde de yine yüksek yargının engellemeleri yüzünden bir milyar dolar kaybettik.
Tüm bu zararlar bu milletin cebinden çıkıyor. Bu kararları alan mahkemelere veya Mümtaz Soysal gibilere bir ceza geliyor mu?
Şu halde, bizdeki bir kısım mahkeme kararları her ne kadar halk adına (!) verilmiş olsalar da gerçekte halkın zararına verilmektedir.
Bu kararlar halkı mutlu kılacağına, halkı canından bezdirmektedir.
Dünyadaki tüm mahkemeler huzuru temin ve tesis etmek için vardır. Bizde ise adeta kaos çıkarmak için karar veriyorlar.
Andımız’la ilgili verilen karar durduk yerde pimi çekilmiş bir bomba tesiri yaptı.
Yerindelik kararı yargının mı, yoksa icranın (hükümetin) mi?
Şekilde görüldüğü üzere, yargının olacaksa, hükümete ne lüzum var?
Sistemi her kurum ve kuruluş kendi işine baksın, başkasının işine burnunu sokmasın diye ve hepsinden önemlisi, ‘vesayet’ bitsin diye değiştirdik.
Vesayeti kökünden kazıyıp atacak radikal kararlar nerede?
Bu kafa (mahut zihniyet) değişmeyecek ve biz hâlâ eski teraneleri (ezgi) dinleyeceksek, yandı gülüm keten helva!