Türkiye’nin yumuşak başlılığını dün de anlamadılar bugün de.. Kadife kaplı çelik yumruk olduğunu görmediler ve bundan dolayı da sürekli yanıldılar!
Sınırlarımızın hemen ötesinde oynanmakta olan uluslar arası oyunun en büyük hedefi Türkiye’dir. Zira Kürtlerin kahir ekseriyeti Türkiye’de yaşamaktadır.
Bundan dolayı da; Türkiye’yi merkez üs addedip darbe üzerine darbeler yapıldı. FETÖ kullanılarak yapılan 15 Temmuz darbesi de, Büyük Kürdistan hedefine, parçalanan Türkiye topraklarından başlamak hevesi idi.
Zaten bunun işaretleri de daha öncesinden verilmişti. Erdoğan düşmanlığının akılları örtmesi yüzünden, HDP 80 milletvekili ile Meclis’e girmiş olmasına rağmen, Meclis’te demokratik mücadele ile yetinilmemiş; Güney-Doğu illerimizde özyönetim talep edilmiş ve bunun için de ‘çukur siyaseti’ tercih edilmişti!
Yahu! Daha dün, hapisteki Kürt genci annesiyle bile konuşturulmazken, bu iktidar Kürtçe yayın yapan televizyon kurdu; Kürtçe propagandayı serbest kıldı; yığınla demokratik hak ve hukuk temin etti. Depremde yıkılan beldeleri Türk-Kürt demeden bir yılda ayağa kaldırdı.
Tüm şimşekleri üzerine çekme pahasına; ‘Çözüm süreci’ başlattı; uzatılan dostluk eline; tünellerle, çukurlarla, kalaşnikoflarla, mayınlarla, canlı ve cansız bombalarla alçakça ve kalleşçe karşılık verildi.
Demek ki (devletine sadık Kürt kardeşlerimizi tenzih ederek) bunların, hakla hukukla demokrasiyle bir ilgileri yok; bunların her birisi birer kılıf; zira kafalarının arkasında tek bir şey var, o da Türkiye’yi bölmek ve Kürdistan’ı kurmak!
Barzani ise, yüzümüze gülüp arkamızdan kuyumuzu kazdı; biz onun hatırına merkezi Bağdat hükümetiyle köprüleri atarken, meğerse o, arkamızdan dolanıyormuş!
Suriye’deki rejim bile;
YPG (PKK)’nin Kuzey Suriye’de kurmak istedikleri otonom bölgeyi konuşmaya hazır olduklarını söyledi.
Böylece; Kuzey Irak’ta kurulan Kürdistan, Kuzey Suriye koridoru ile Akdeniz’e açılabilecek!
Dikkat edilirse; oynanmak istenen oyunun her parçası Türkiye’nin aleyhinde ve Türkiye’yi parçalamaya yönelik.
Burada dikkat edilmesi gereken husus; Kürt kardeşlerimizin demokratik haklarını sonuna kadar savunmak ve bir maceraya sürüklenmemeleri için gerekli tedbirleri almaktır.
Zaten yöre halkı Anayasa referandumunda, HDP gibi düşünmeyerek devletinin yanında olduğunu gösterdi.
Türkiye elindeki fırsatları teperek; sakal-bıyık ikilemi ile karşı karşıya kalmıştır. Bunlardan birincisi Şii yayılmacılığı, bir diğeri de Kürt yayılmacılığıdır. Her ikisi de DAEŞ bahanesi ile gerçekleştirildi.
Bıçak kemiğe dayandı, artık; ‘ya devlet başa, ya kuzgun leşe!’…