Güzel adam (Hasan Celal Güzel), güzel bir günde (mübarek üç ayların ilk gününde) Hakk’a yürüdü.
Onu 1977 yılında Zirai Donatım Kurumu Genel Müdür Yardımcısı iken tanıdım. Aynı kurumun mensubu olarak, 20’li yaşlarımda başlayan dostluğumuz bir ömür boyu sürdü.
Kabına sığmayan kişiliği, 73 yıllık ömrünü inişli çıkışlı, renkli ve dopdolu kıldı.
Başbakanlık müsteşarlığı, milletvekilliği, bakanlık ve siyasi parti genel başkanlığı gibi çok netameli görevleri çok üstün bir gayret ve başarıyla sürdürdü.
Bu güzel adamın 73 yıllık ömrü, gecesi ve gündüzünün her saniyesiyle vatanına ve milletine adanmıştı. Mesaisi sabahın 08’inde başlar, ertesi günün sabahına kadar (04, 05, 06) devam ederdi.
Gözü kara ve cesurdu; tehlikenin gözünün içine bakar ve gözünü budaktan esirgemezdi.
Devlet malını ‘beyt-ül mal’ görür; şahsına yapılan hediyeleri bile demirbaşa kaydettirirdi.
Bu yüzden dünyadan, dünya malı olarak bir dikili çubuğa sahip olmadan, ‘Tank Hasan’ cüssesine rağmen kuş misali uçarak gitti.
Üstat Necip Fazıl’ın tabiriyle, ‘...dininin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kalbinin davacısı bir gençliğe’ örnek bir ağabeydi Hasan Celal Güzel.
Tek başına kalsa da hak bildiği yolda gider, haksızlık karşısında da başkaldırırdı. Bu yüzden olsa gerek ki zaman zaman yalnız kaldığı ve başının ağrıdığı oldu.
Üstün zekâsının, kalıbını kabına sığdıramadığı bu huyu, onu Özal’la birlikte çalıştırtmadı. Biraz sabredip esnek davranabilseydi, başbakandı. Ve onun başbakanlığındaki Türkiye, o yıllarda çağ atlardı.
Siyasi yönden Erbakan’ın çizgisinde olmasa da 28 Şubatta Erbakan’a ve hükümetine yapılanları hazmetmemiş ve mahut cuntaya karşı tek başına direnmişti.
Yurdun her köşesini arşınlayarak verdiği seri konferanslarla 28 Şubat’ın ne menem şey olduğunu ve millete, milletin değerlerine karşı yapıldığını cesaretle haykırmıştı.
Zulme bu denli direnişi ona hapsi boylatacak, o ise, hapis günlerini hayatının en şerefli işi olarak değerlendirecektir.
Tek başına yürüttüğü siyasette aradığını bulamayınca kendini Türk düşünce hayatına vakfetti.
Editörlüğünü bizzat kendisinin yaptığı eserlerinin her biri ansiklopedik çaptadır: 99 ciltlik Yeni Türkiye, 5 ciltlik 75. Yılında Cumhuriyet, 21 ciltlik Türkler, 17 ciltlik Osmanlı ve 4 ciltlik İslam Dünyası.
Bu güzel adam dünyanın çirkinliğinden sıyrılarak, güzel ve ebedi diyara, güzel insanların yanına göç etti.
Mekânı cennet olsun; En Güzel İnsan (aleyhisselam) onu karşılasın!