Türkiye’miz tıpkı geçen asrın başlarında olduğu gibi kuşatılmış durumda. O gün, yedi düvelle çarpıştırılıp imparatorluğumuzu ortadan kaldırdılar.
Bugün de, yıkılan imparatorluğumuzun külleri üzerinde kurduğumuz Türkiye’mize karşı aynı oyunu onamakta ve bizi dizlerimizin üzerine çökertmek istemektedirler.
Bugün oynanmak istenen oyun dünkünden daha tehlikeli; zira dün düşmanını bilip ona cephe alabiliyordunuz. Yani düşmanlarınız karşınızda yer alıyordu. Bugün ise, düşman içinizde; dost ve müttefik bildiğiniz ülkeler ve onların içinizdeki işbirlikçileri!
İsveç kralı Demirbaş Şarl’ın dediği gibi, ‘yenile yenile yenmesini öğrendik!’
Bir ülke düşünün ki, kurulduğu günden bugüne geçen doksan küsur senedir gündemi hiç değişmedi; içeride ve dışarıda sürekli terörle, teröristlerle; kalkışmalarla ve darbelerle uğraştı. 1920’lerin, 30’ların, 40’ların gazetelerini açıp bakın; ‘Türk askeri hep eşkıya takibindedir!’
On yıllar boyunca değişen hiçbir şey yok, yine ‘Türk askeri teröristleri takip ediyor!’
Bugün, düne kıyasla üstünlüğümüz; içeride ve dışarıda kim olursa olsun, düşmanı belleyip gözünün içine sertçe bakmamız ve düşmanı savunma yaparak değil; nerede olursa olsun üstüne üstüne giderek yerinde imha çabalarımızdır.
Bunca acı tecrübelerden sonra, artık içimizdeki düşmanı palazlandırıp azdırmıyoruz! Bilakis inlerine girip onları analarından doğduğuna pişman ediyoruz!
Güney sınırlarımızın hemen yanı başında ikinci bir Küçük İsrail devletine ve bunu Akdeniz’e uzatacak terör devletçiklerine yol açabilecek oluşumları önlemek için; dün Cerablus, bugün İdlib, yarın Afrin’de Türk askeri konuşlanmaktadır.
Dün, bütün bu tehlikeleri görmemize rağmen, seyretmekle veya bir-iki sözde sert beyanatla geçiştiriyorduk. Bugün ise, tehlikenin gözünün içine bakıp üstüne gidiyoruz!
Bu durum, kabile değil, devlet olduğumuzun ve sahip olduğumuz devletimizin bağımsızlığının gereğidir. ABD bundan dolayı hop oturup hop kalkıyor! ABD ve Avrupa ülkeleri bundan dolayı bölücü örgütlerini ve FETÖ ‘nü barındırıp, besleyip, üzerimize salıyor!
Türkiye’nin ‘çok’ olduğunu gördüklerinde de kudurup, ne yapacaklarını şaşırıyorlar!
Zira Türkiye, sınır ve ülke güvenliğini tehlikeye sokabilecek her türlü şer oluşumu yerinde vuracak imkan ve kararlılığa sahiptir; bunu da göstermektedir.
Akılları sıra içimizdeki işbirlikçilerine yaptırdıkları üst üstü darbelerle Türk ordusunun vurucu gücünü tüketip, onu savaşamaz hale getireceklerdi. Bir ölüp bin dirildiğimizi gördüklerinde telaşa kapıldılar.
Halbuki bu milletin gücünü; çıplak elleriyle tankları durdururken, gökten yağmur gibi yağan mermilere göğüslerini siper ederlerken görüp anlamalıydılar!
Zaten anlayamadıkları için, anlayacakları dilden çalıyoruz!
Şimdi oynasınlar bakalım!