Bizdeki muhalefet, ezel-ebed diline pelesenk ettiği bir kısım yakıştırmalarla iktidarda olanları yıprattığını, halkın gözünden düşürdüğünü ve daha da önemlisi; attıkları iftiralarla tutmasa da izinin kalacağını vehmederek avunur.
Halbuki ne demişler; büyük lokma ye ama büyük laf etme!
Onca iktidar dönemlerinde; bir türlü muktedir olamayan eski siyasiler de aynı iftiralara ve ithamlara maruz kalmıştır. Bunlardan birisi, Süleyman Demirel’di ve ‘Allah yakışan iftiradan korusun!’ diye yakınırdı.
Diğer ‘ürümelere’ aldırış etmez; engin bir tahammül gücü ve hoşgörü ile kervanı yürütmeye gayret ederdi.
Eskiden beri moda olan kelime ise, diktatördür. Diktatör aşağı, diktatör yukarı..
Menderes de diktatördü, Demirel de, Özal da ve şimdilerde de Sayın Erdoğan diktatör ithamına muhatap…
Dikkat edin; bunların her birisi başta iken yani iktidarda iken bu ithama muhataptılar.
Diktatöre ‘diktatör!’ diyecek, yazacak ve çizeceksin; öyle mi?!
Sayın Erdoğan ne menem diktatörse; bir taraftan halkın hür iradesi ile seçilirken, diğer taraftan aynı hür irade ile partisi oy kaybediyor!
Üstelik o halk, dünyada emsali görülmedik şekilde; yüzde 88 bir katılımla sandığa koşuyor.
Muhalefetin gözden kaçırdığı en önemli husus şudur: Sayın Erdoğan dava adamıdır ve asla hesapçı değildir. Eğer hesapçı olsaydı; eski sistemde yüzde 34 oyla Meclis’in yüzde 65’nin temsil edebilme imkanı elindeydi.
Nitekim 2002 seçimlerinde böyle oldu.
Yine eski sistemle yüzde 40 dolayında oyla, partisini sürekli olarak tek başına iktidarda tutabilirdi.
2007, 2011, 2015 seçimlerinde hep böyle oldu.
Ama o, bunu istemedi.
Çıtayı yükselttikçe yükseltti ve yüzde 50’nin üzerine çıkardı.
Aklını peynir-ekmekle yemediğine göre; durun ve bir düşünün bakalım; bu adam ne yapmak istiyor?
Yapmak istediği şeyi kendisi için istemediği ortada. Zira kendisi için isteseydi; kendisini sürekli iktidarda tutacak yukarıdaki hesapların içinde olurdu.
Sayın Erdoğan bugün var, yarın yok. Ama bu devlet ve millet, ilelebet olacak, olmak zorunda.
Dünyaya, özellikle dost ve müttefik bildiğimiz ülkelerin hesaplarına, bölgemizle alakalı projelerine ve içimizde giriştikleri onca darbelere bakınca; Türkiye’mizin paramparça edilmek istendiği apaçık ortadadır.
Bunu görmemek için, kör ve ebleh, ya da işbirlikçi olunması gerekmez mi?
Sayın Erdoğan böyle olmadığı için mi diktatör?!
Ayıp, ayıp! Gerçekten çok ayıp!