İnsan bilmediğinin düşmanıdır; en çok da dinimizi bilmiyoruz veya bildiğimizi zannediyoruz; bu halimizle en başta dinimize düşmanız!
En büyük felaketimiz cehaletimizdir. Cahil olmasak, dini yönden zırcahil olmasak, Fitnetullah gibi şarlatanlar bizleri bir maden gibi işletip istediği kalıba dökebilir miydi?
Kim bu Fitnetullah? İlkokul tahsilli ama şeytani zekâya sahip bir madrabaz. Said-i Nursi’nin kitaplarını ezberlemiş ve o kitaplara kendi hayaliyle, dini diye bin bir türlü yalanı ve iftirayı ilave ederek ve bütün bunları da salya sümük anlatan bir hain.
Yüzünde sima-i salihinden (temiz, nurlu yüz) eser bulunmayan ve at hırsızını andıran bu adam, nasıl oluyor da bunca okumuş etmiş kişileri peşinden sürükleyebiliyor?
Tahsili ve makamı ne olursa olsun, bahse konu insanların hiçbirisi dinlerini bilmiyor da ondan. Dolayısıyla, bu satılmış hainin anlattıklarını din zannediyorlar.
Dinini bilmeyen şeytanın maskarası olur; tıpkı bunun gibi, dini bilgisizliğimizle salya sümük ağlayan bu şeytanın elinde oyuncak olduk.
Bakınız, çok açık söylüyorum; dinimizi, aynı şekilde bilmemeye devam edersek, daha çok şeytanların maskarası oluruz, haberiniz olsun!
Asgariden dinimizin temel hükümlerini (yalnızca inanç-akaid bilgileri) bilsek, bu ve bunun gibilerin soytarı olduklarını görür, anlarız ve asla bu tuzaklara düşmeyiz.
İmam-ı Rabbani diyor ki: “... Bir insanın Allah adamı olduğunu anlamak çok kolaydır. Onu görüp dinleyince, insanda Allah ve ahiret aşkı artıp dünya sevgisi azalıyorsa o, Allah adamıdır. Tam tersi oluyorsa, o bir sahtekârdır. Peki, bunlardan hiçbiri olmuyorsa, o dinleyen kişi kendine dikkat etsin, o belli ki histen ve idrakten yoksundur ve o insan bile değildir!”
Şu halde hem dinimizi bileceğiz ve hem de ne aradığımızı bileceğiz; samimi olacağız; dünyayı mı arıyoruz, ahireti mi?
Ne demişler: Arayan bulur; Mevla’sını da, belasını da!..
Kusura bakılmasın ama demek ki biz bunca yıl belamızı aramışız!
İsra Suresi’nde, insanoğlunun bu tuhaf halini anlatan bir ayet-i kerime var: “İnsan, şerrin peşinden hayra koşuyormuşçasına koşar. İnsan ne kadar acelecidir?!”
Bu tip insanı, şeytanın ayrıca aldatmasına gerek yoktur. Zira bu insan türü nefs-i mücessemi ile şeytanlaşmıştır. Onun yapar gibi gözüktüğü tüm ibadetler, kendini Allah’a yakınlaştırmak yerine, uzaklaştırdıkça uzaklaştırır.
Fitnetullah: “Vahye dayalı, hayatın her alanını kuşatan İslam’ı tehlikeli görüyorum” derken, onunla birlikte karşılıklı ağlaşıp salya sümük akıtanlar, özde mi, sözde mi Müslüman’dı?
Aynı melunun Papa’ya olan arzında: “Papalığın başlatmış olduğu dinler arası diyalog misyonunun bir parçası olduğunu... En aciz bir şekilde bu kıymetli hizmetlerini icra yolunda mütevazı yardımlarını sunmak için...” kapılarına gidip el etek öptüğünde, Diyanet’imiz ve mangalda kül bırakmayan anlı şanlı din adamlarımız neredeydiler?
Nerede olacaklar?
Aynı fitne ateşine körükle gitmekte yarış halindeydiler!
İbretle bakılıp gerekli tedbirler alınmazsa, çok daha kötü günlerde, daha ağır bedelleri ödemeye hazır olalım!