Bunca kaosun içine sürüklenen ve daha da sürüklenecek olan âlemde, yeni bir dünya düzeni kurulmak zorunda.
İşte Afrika, kurulacak bu yeni dünya düzeninin parlayan yıldızı olacaktır.
Bundan dolayadır ki başta ABD, Çin ve AB olmak üzere, dünya güçlerinin gözü Afrika kıtasındadır. Onların emelleri malum: Zira perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.
İçlerinde ehvenişer olan Çin bile, manalarına ilişmeden, maddesini yüklenip ülkesine götürüyor.
Yalnız Türkiye’dir ki kendilerine muhabbetle yaklaşıyor ve birlikte kalkınmanın yolunu yordamını gösteriyor. Balık verirken, balığın nasıl tutulacağını da kendilerine gösteriyor.
2005 yılında başlatılan Afrika açılım süreci, Türkiye’nin küresel bir güç olmasının yanı sıra, tarihi misyonunun da gereğidir.
Evet, bütün devletler almak, yalnızca almak için giderlerken, yalnızca Türkiye vermek için gidiyor Afrika’ya.
Her kap, içindekini sızdırdı, sızdırıyor: İngiltere, Fransa, İtalya, Portekiz, İspanya, Hollanda, Almanya, Belçika ve tabii ABD (FETÖ) yalnızca sömürmek, maddi ve manevi talan için Afrika’dalar.
Cezayir’i iliklerine kadar emen vampirler, oraya bir rafineriyi bile çok gördüler!
Türkiye’nin hakça ve insanca yaklaşımları, Afrika halklarında derin bir Erdoğan ve Türk sevgisi oluşturdu. Bu durumu, Türk heyetini karşılamaya gelen insanların ellerindeki Türk bayraklarını coşkulu sallayışlarında ve sevinç gözyaşlarında görebilirsiniz.
Bu sevgi, mahut zihniyeti rahatsız etmiş olmalı ki Cezayirli bir gazeteci Sayın Erdoğan’a “Buraları işgale mi geldiniz?” diye sordu. Sayın Erdoğan’ın yanıtı ise; sömürgecilerle birlikte onların işbirlikçilerinin yüzlerinde patlayan bir Osmanlı şamarı niteliğindeydi: “O niyetle gelmiş olsaydık, sen o soruyu Fransızca değil, Türkçe sorardın!”
İşte bu cümle bütün Afrika tarihini, dünüyle bugünüyle ve üstelik mukayeseli olarak özetlemektedir.
Bütün bu gerçekliğe rağmen Türkler barbar, Batılılar medeni öyle mi?
Yalan söyleyen tarih utansın!
Batı’nın küresel zulmünün yansımalarını bütün bir Afrika kıtasının hemen her noktasında görmeniz mümkündür. Zira hangi taşı kaldırsan ve nereye baksan zulüm ve sefalet fışkırıyor!
Vaktiyle her bir köşesi kültürle-sanatla yoğrulan bu büyülü beldeler, Batılı sırtlanların işgal ve talanından sonra korku dehlizlerine dönüşmüş!
Afrika ayağa kalkacak, kalkmak zorunda...
Zira Afrika’nın şahsında tüm mazlum milletler ayağa kalktığında, dünya beşten büyük olacak!
O vakit, terazi düzgün tartacak ve hak yerini bulacak. O güne kadar, bu kavga kıyasıya devam edecek. Kimlerin hangi safta oldukları bugünden belli ama bu saflar daha da sıklaşıp netleşecek.
Türkiye, dün olduğu gibi bugün de zalimin hasmı, mazlumun dostu...