Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin dâhil olduğu 300 Fransız, Kuran-ı Kerim’in, sözde barbarlık içeren ayetlerinin kutsal kitaptan çıkarılması için imza kampanyası başlattı.
İddiaları da Kuran-ı Kerim’deki bazı ayetlerin sözde Yahudi düşmanlığı yapmasıymış.
Aynı Fransa dün de sevgili Peygamberimiz (aleyhisselam) hakkında yapılan iğrenç yayınlarla çalkalanmıştı.
Bakınız, medeni bildiğimiz Batı, medeniyetin, gerçekte m’sinde bile değildir. Daha, “Senin dinin sana, benimki banadır” çizgisine bile gelebilmiş değildir.
İslam dinini ve onun kutsallarını en büyük yalanlarla ve en iğrenç iftiralarla karalamaya çalışmaları boşuna değil.
Zira bunca yalan ve iftiralara rağmen, dünyada yükselen ve parıldayan yegâne din İslamiyet’tir.
Gerçekte vahşet üzerine kurulu, makyajla maskelenmiş medeniyetlerinin (!) gerçek yüzü, daha doğrusu yüzsüzlüğü, işte budur: İftira at, tutmazsa izi kalır!
Doğrusu, hiçbir berrak zihinde izi kalmaz, lakin kendi zift dolu karanlık kafalarında onulmaz yarıklar oluşur ki bu da onların sorunudur.
İslam tarihi de ortadadır, kendilerinin tarihi de. Müslümanların fethettiği (ele geçirdiği) hiçbir beldede katliam yapılmamıştır. Buna, her şeyden önce inandıkları din (İslamiyet) müsaade etmemektedir.
Bunları biz değil, tarih söylüyor: Avrupa’nın büyük bir kısmı, asırlar boyu Müslümanların (Osmanlı) elinde kaldı. (Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya, Romanya, Polonya, Avusturya, Macaristan, Sırbistan, Hırvatistan, Karadağ, vb.)
Buralarda yaşamakta olan herkes, hangi dine, dile, renge, mezhebe sahip olurlarsa olsunlar, İslam adaletinin gölgesinde özgürce yaşadılar. Hiç kimsenin canına, malına, aklına, dinine, mezhebine, namusuna karışılmadı ve dokunulmadı.
Karışılamaz ve dokunulamaz, zira “Dinde zorlama yoktur” İslamiyet’in gereğidir.
Dokunulmadı ve karışılmadı ki bütün bu milletler, tarihten tevarüs ettikleri tüm değerleriyle günümüze intikal edebildiler.
Onların da Müslümanlardan ele geçirdikleri Endülüs’e (İspanya) bir bakalım: Değil Müslümanların, Yahudilerin bile köklerini kazıdılar; ateşlerde yakıp akla hayale gelmedik işkencelere tabi tuttular.
O Fransa ki daha dün (1945) Cezayir’de yaptığı katliamlarda 1.5 milyon insanı katletti.
Kuran-ı Kerim’in bir kısım ayetlerinin çıkarılmasını isteyen Batı, belli ki bizi de kendilerine benzetmek istiyorlar. Zira kendi ellerindeki İncil asıl kitap değildir. Kendilerinin tahrif ederek yazdıkları yüzlerce kitap içinden seçtikleri ve üstelik birbirleriyle çelişen dört ayrı İncil’dir. (Matta, Yuhanna, Luka ve Markos)
Buna rağmen, kendi kutsallarıdır deyip, bunlara laf etmeyiz. Ama kendi kutsalımıza ve kutsallarımıza da asla laf ettirmeyiz. Edenleri de en yüksek sedayla lanetleriz; lanetliyoruz!
Akılları sıra Kuran-ı Kerim’i de buna benzetecekler! Halbuki Kuran-ı Kerim’in değil bir ayeti, bir harfi bile değiştirilemez. Bu şekilde kıyamete kadar baki kalacağını bizzat Allahü Teâla buyuruyor: “Kuran’ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.” (Hicr suresi, 9. ayet meali)