1917 yılında Çarlık Rusya’da devrimle sonuçlanan gelişmeler Azerbaycanlıların devletleşme sürecini etkilemiş ve milli devletlerini kurma sürecini hızlandırmıştı. Bu süreçte Güney Kafkasya’yı etkileyen gerek iç, gerekse dış olaylar, bölgede üç devletin ortaya çıkmasına neden olmuştu. Transkafkasya Federasyonu’nun dağılmasından sonra, işlerliğini kaybeden Seim’deki Müslüman temsilcileri 28 Mayıs 1918’de Azerbaycan Milli Konseyi’ni oluşturarak, yeni bir ulusun doğduğunu ilan ettiler. Böylece Müslüman Şarkın ilk demokratik Cumhuriyeti kuruldu.
İstiklal Beyannamesi’nin ardından oluşturulan birinci kabinenin ilk işi, Azerbaycan’ın istiklali haberini ve bu yeni devletin kurulduğunu dünyanın önemli ülkelerinde bildirmek olmuştu. Azerbaycan Cumhuriyeti’nin henüz dış teşkilatı yoktu; yabancı ülkelerde elçilikleri ve konsoloslukları henüz açılmamıştı. Azerbaycan’ın uluslararası toplum içinde yerini alabilmesi, sesini dış dünyaya duyurabilmesi için Osmanlı Devleti’nin Hariciye teşkilatından yararlanma yoluna gidilmiştir. Osmanlı Hariciye Nezareti ve çeşitli ülkelerdeki Türk Elçilikleri, kuruluş döneminde dış temaslarında Azerbaycan’a yardımcı olmuşlardır. Bunun dışında Azerbaycan bağımsızlığını kazanınca bazı engellerle karşılaştı. Zengin petrol yatakları bulunan Bakü’yü kaybetmek istemeyen Bolşevikler, bölgede halka baskı yapmakta ve bu konuda Ermenilerden de destek bulmaktaydılar. Bu duruma son vermek amacıyla Azerbaycan Hükümeti Osmanlı Devleti’nden askeri yardım talep etti. Osmanlı Devleti de söz konusu talebi kabul ederek Nuri Paşa kumandasında bir askeri kuvveti Azerbaycan’a gönderdi. Nuri Paşa daha Osmanlı Azerbaycan anlaşması imzalanmadan askeri harekât başlatma emri almıştı.
İlk anlaşma
Burada bir hususu belirtmekte fayda vardır; daha öncesinde bile özgürlüğü elinden alınmış Azerbaycan, Osmanlı Devleti ile çeşitli zeminlerde ticari, iktisadi ve kültürel ilişkilerini alt düzeyde de olsa her şeye rağmen devam ettirmiştir. Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’ni kuranlar Azerbaycan adını, Azerbaycan varlığını, Azerbaycan’ın bağımsızlığını ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü uluslararası alanda kabul ettirmeye, bu bağlamda hem de genel güvenliği sağlamaya çalışmıştır. 4 Haziran 1918’de Osmanlı devleti ile Azerbaycan arasında yukarıda bahsi geçen “Barış ve Dostluk Anlaşmaları” imzalanmıştır. Bu anlaşma Azerbaycan Devleti’nin dış ülkelerle imzaladığı ilk anlaşma idi. Azerbaycan için önemli olan anlaşmanın dördüncü maddesine göre memleketin huzur, istikrar ve güvenliğini sağlamak için Azerbaycan Cumhuriyeti’nin Türkiye’den askeri yardım istemek hakkı vardı. Osmanlı Devleti ile yapılan anlaşma, Azerbaycan Hükümetinin uluslararası nüfuzuna olumlu tesir etmekle ilgili olarak Azerbaycan Türk milletinin varlığını korumak için gerekli bir adım idi. Anlaşmaya askeriye ile ilgili bir maddenin dâhil edilmesi Azerbaycan’ın tam güvenliğe kavuşturulacağı demekti.
23 ay sürdü
Yeni dönemin koşulları ile Azerbaycan’ın tarihsel devletçilik geleneği rehber edinilerek kurulan bağımsız Cumhuriyet’in mevcudiyeti maalesef 23 ay gibi kısa süreyi kapsamıştır. Cumhuriyet döneminde beş hükumet kabinesi kurulmuştur. Hükumet kabineleri sık sık değişmesine karşın, yönetim anlayışındaki veraset ilkesi süreklilik arz etmiştir. Dünya kamuoyu tarafından tanınmış Halk Cumhuriyeti’nin faaliyeti sayesinde Azerbaycan’ın uluslararası hukukun süjesi olması 1920 yılının Nisan ayındaki Bolşevik işgalinden sonra Azerbaycan’ın bir devlet olarak dünyanın siyasi haritasından silinmesini engellemiştir. Azerbaycan Halk cumhuriyeti halkımızın özgürlük hareketi tarihinde derin izler bırakmış, 23 ay yaşamasına rağmen Azerbaycan halkı özgürlük ideallerini ve bağımsız devlet geleneklerini koruyarak muhafaza etmiştir. Azerbaycan halkı 1991 yılında yeniden bağımsızlığını kazandıktan sonra Azerbaycan Halk Cumhuriyeti’nin ideallerini sürdürerek bu tarihi mirasçılık üzerinde yeni bağımsız Azerbaycan
devletini kurmuştur.
İlk resmi ziyaret
Azerbaycan’ın bağımsızlık ilanından sonra Bakü’ye giden ilk resmi heyet Türk heyeti ve Azerbaycan’ın Bağımsızlığını tanıyan ilk devlet de Türkiye olmuştur. 10 Kasım 1991’de Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Safa Giray Anıtkabir’de yapılan Atatürk’ü anma töreninin ardından, Dışişleri Bakanlığı’nda bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere aşağıdaki yazılı açıklamayı okumuştur: “(…) Bağımsızlığını daha önce ilan etmiş olan Azerbaycan Cumhuriyet’i, bu kez, parlamentosunun 29 Ekim 1991 tarihli oturumunda aldığı bir kararla, uluslararası camianın eşit haklara sahip bir üyesi olma yönünde irade beyanında bulunmuş ve tanınmak için bütün dünya devletlerine bir çağrı yapmıştır. Azerbaycan Parlamentosu tarafından görevlendirilen bir özel temsilci eliyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne duyurulan bu tanınma talebi, ayrıca, Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı’nca Bakü Başkonsolosluğumuz nezdinde yapılan resmi bir girişimle teyit edilmiştir. Hükümetimiz, bu kararın Türk Milletinin ortak iradesine tercüman olduğundan emin bulunmaktadır.”