Türkiye’nin içinde bulunduğumuz yüzyılda, bir önceki yüzyılda olduğu gibi, kendisini dünyanın jandarması ilan eden ülkelerin uydusu gibi davranmayacağını, özellikle Erdoğan döneminin, bu açıdan, siyasi ve iktisadi bir kopuş dönemi olacağını hep yazdık, söyledik. Şimdi Afrin operasyonu, bu yeni dönemin stratejik adımlarından biri olarak karşımızda... Afrin operasyonu, Türkiye’yi kuşatma ve yeniden ele geçirme senaryolarını yerle bir eden bir çıkıştır ama aynı zamanda, Ortadoğu’yu, bir önceki yüzyılın başında olduğu gibi, kendi çıkarları doğrultusunda yeniden düzenlemeye çalışan emperyalizme karşı tarihi bir duruştur da...
Türkiye, bu operasyonla şunu da söylüyor: Artık herhangi bir ülke, kendi halkını, geleceğini tehdit altında görürse, elindeki tüm gücü bu tehdide karşı kullanır. İşte bu, bir ülkenin kendi kaderini kendisinin belirleme hakkıdır. Meşru müdafaa hakkıdır. Yoksa emperyalist güçlerin maşası olanların kendi kaderleri de gelecekleri de yoktur. Onlar zaten kaderlerini emperyalist güçlere teslim etmiştir. ABD’den bir ulus-devlet ordusunu donatacak silahları alanlar bunları niçin aldıklarını kendi halklarına açıklayamazlar.
ABD, kendi eseri olan bütün iç savaşlarda, en çok katliamı yaptığı Vietnam Savaşı'nda da satın aldığı mandacı-sömürgeci paramiliter güçlere silah ve para vermiş, bunları terör unsuru olarak kullanmıştır. Ülkeler bölünmüş, ekonomik olarak açmaza sürüklenmiş, borçlandırılmış ve en acısı yerli-işbirlikçilerle dolaylı olarak işgal edilmiştir. Bütün bir 20. yüzyılın ekonomi-politiği, özellikle 2. Dünya Savaşı sonrası, ABD tarafından tam da böyle şekillendirilmiştir.
‘Meşru’ kalpazanlık...
Küresel para sistemi, 70’li yılların başında, Vietnam Savaşı ile birlikte, karşılıksız dolar sirkülasyonu üzerine oturtuldu. 1944’te, hemen savaş sonrası ABD önderliğinde oluşturulan Bretton-Woods para sistemi, yalnız bir genel para sistemi olarak kurgulanmadı. Bu sistem, kurumları, ekonomi-politikaları, iktisat teorisi ve her ülkedeki “adamları” ile yeni bir sömürgeciliğin çıkış noktasıydı. IMF ve Dünya Bankası gibi kurumlar bu sistemin ekonomi operasyonu tarafını üstlendiler. Dünya Bankası, sözüm ona küresel bir kalkınma bankası görümünde, öldürmeyecek ama her zaman süründürecek rötuşları yapmakla görevliydi.
IMF ise, Washington’da kotarılan ekonomi-politikalarını ülkelere dikte etme ve borç ödetme/yeniden borçlandırma kurumu olarak operasyon yürütüyordu. Tabii bütün bunlar için ABD’ye göbekten bağımlı, Londra’nın ve Washington’un “terbiyesini” almış, hatta bu ülkelerin pasaportunu taşıyan “siyasilere” bürokratlara ihtiyaç vardı. Bunların stratejik mevkilerde olması “güven” telakki ederdi.
Esasında bugün tam da şu yaşanıyor. Erdoğan gibi bir lider çıkıyor ve ülkesinin çıkarı söz konusu olduğunda “Benim nerede ne kadar duracağıma sen karar veremezsin, sen Afganistan da ne kadar duracaksın” diye soruyor. Afrin operasyonunun tarihi önemi, dönüm noktası olması tam da budur. Ama bu durum, yalnızca siyasi ve askeri alanla sınırlı değildir. Hiç şüphesiz ki ekonomiyle bağlantılı ve kaçınılmaz olarak onu kapsayan bir dönüşümün önemli, tarihi adımıdır bu.
Türkiye, ekonomi alanında özgün yeni bir büyüme-kalkınma politikasını, IMF’nin bu ülkeyi terk ettiği 2008 yılından beri bulmaya ve uygulamaya çalışıyor. Yine burada Cumhurbaşkanı’nın ısrarının altını çizelim. Türkiye’nin 2017 yılında bir durgunluk-enflasyon sarmalında boğulmaması ve tarihin en önemli büyüme çıkışlarından birini yakalaması ile Afrin gibi bir operasyonun tarihi bağlamı aynıdır.
Yeni sistem...
Erdoğan, son zamanlarda her fırsatta yeni bir para sisteminden ve yerel paralarla ticaretin öneminden bahsediyor.
Bugün, 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yeni-sömürgeci sistemin, siyasi ve bölgesel hegemonyaları sarsılıyor ama bundan önemlisi, bu sistemin temeli olan para sisteminin sendelemesi ve yerini başka bir sisteme bırakmasıdır.
Dijital para sistemlerinin şaşırtıcı bir şekilde yaygınlaşması tesadüf değildir.
Bir Bretton-Woods parası olan, karşılığı olmayan dolar ve onun koltuk değneği olan olarak doğan euro şimdiki krizin temel dinamiklerini oluşturuyorlar. Bundan dolayı, bu paralar artık güvenilmez bir kriz unsuru ve sistem, teknoloji avantajını da kullanarak, alternatifini oluşturuyor.
Bugün elektronik veri ağları ve bunların ürettiği yeni elektronik değişim araçları, yeni bir genel değişim aracının yaratılması için tarihi fırsattır.
Bugün elektronik veri ağlarını, teknolojisi kullanan ama aynı zamanda, gelişmekte olan ülkelerdeki kaynaklara, değerlere bağlı yeni genel değişim araçları ortaya çıkabilir. Bu, aslında küresel bir kalpazanlığa dönüşmüş şimdiki para sisteminden çok daha sahici ve uygulanabilir bir sistem olarak inşa edilebilir. Bu yeni değişim araçları ile küresel-uluslararası ticaret, artık çok yakındır.
Bu, aynı zamanda, dünyanın “birden” büyük olduğu yeni bir sistemdir.