Trump’ın ABD Kong-resi’ndeki konuşması pek yeterli bulunmadı. Zaten yeterli olması da beklenemezdi. Trump’ın seçim öncesi ve sonrası ekonomi konusunda söyledikleri ABD’nin güncel sorunlarının gözleme dayanan pragmatist-palyatif “çözümü” şeklindeydi. Örneğin, Cumhuriyetçilerin geleneksel vergi indirimi söylemi dışında, otomotiv gibi “eski” sanayilerinin yatırımlarının ABD’ye dönmesi gerektiğini söylemesi üzerinde çalışılmış bütünlüklü bir ekonomi-politikası metninden çekip alınmış çıkışlar değildi. Trump’ın ısrarcı korumacı söylemleri de, orta ve uzun dönemde, pek uygulanabilir olmayan, anlık popülist çıkışlar olarak okunmalıdır.
“Trumpnomics”
Nitekim Trump’ın Kongre konuşması da gösterdi ki bir Trumpnomics’ten oldukça uzağız. Çünkü Trump’ın ekonomi konusunda bütün söyledikleri kendi içinde çelişen ya da küreselleşmenin -krizin- şu aşamasında uygulama imkânı olmayan “iddialar.”
Örneğin, Trump işsizliği hızla düşüreceğini iddia ediyor, bunun için de otomotiv gibi geleneksel sanayi yatırımlarının, emek maliyetleri daha düşük ve vergi avantajı olan ülkelerden, ABD’ye dönmesini talep ediyor. Ama öte yandan Trump, ABD’nin açık veren bir ekonomi olduğunu biliyor ve bunun için de doların gereksiz değerli olmasından ya da Çin gibi ülkelerin kura dayalı haksız rekabet yapmasından şikâyet ediyor. Yani ABD’nin ihracatını artırmasını, Asya ile rekabet etmesini istiyor. Ama siz düşük işçilik ve vergi avantajı olan ülkelerde olması gereken yatırımları ABD’ye dönmesini isteyerek bunu yapamazsınız. Ford Meksika’ya, ABD’ye göre, düşük emek maliyeti olduğu için gidiyor.
Trump, orta sınıfa yönelik iyileştirme için trilyon dolarlık altyapı harcamaları vaat ediyor ama dünyanın en çok kamu açığı veren ekonomisi için alternatif bir kaynak önerisi yok. Korumacılık konusunda söyledikleri de üzerinde çalışılmış, bütünlüklü söylemler değil, günlük gözlemlere dayanan sığ ve tabii uygulanamaz çıkışlar. Bu durumda Trump’ın ekonomi konusunda söyledikleri içinde tek tutarlı olan Reaganomics’ten kalma vergi indirimleri ve askeri harcamaların artırılması söylemi... Ama bunun siyasi sonuçlarına Trump, daha doğrusu şimdiki ABD katlanabilir mi, işte bu çok şüpheli... Çünkü Trump’ın Amerika’sı seksenlerin Amerika’sı değil. Öncelikle Silikon Vadisi ekonomisi var ve bu ekonomi, askeri harcamalara ağırlık veren, yüksek faiz ve değerli dolarla sürekli açık vererek, militarizmi ve savaşı pompalayan bir ekonomi istemiyor.
Tam aksine, rekabetçi, rasyonel yeni ekonomi istiyor. Zaten Trump’ın söylemlerindeki çelişki de tam buradan kaynaklanıyor. Trump, hem doların gereksiz değerli olduğundan şikâyet edip hem de askeri harcamaları ve altyapı yatırımlarını, kaynak göstermeden, yukarı çekecek bir ekonomi öneremez. Böyle bir ekonomi, Reagan ile başlayan ve Bush’larla devam eden savaş ekonomisidir. Esasında bu ekonomi, eski Fed Başkanı Greenspan’ın dediği gibi, 2008’de duvara çarparak militarizmin ördüğü bütün duvarları yıkmış ve eski ABD’yi de o duvarın arkasında bırakmıştır.
Obama enkazı...
Şimdi Trump, Obama döneminin bir enkaz bıraktığını da biliyor. Zaten konuşmasında kendisine yönelik gösterilerin Obama yanlıları tarafından kotarıldığını da söyledi. Obama enkazı da, Obama’nın yeni ekonominin gereklerini yerine getirmemesi ve Pentagon’un Bush’tan kalma, günü karşılamayan politik hattına teslim olmasından kaynaklanmıştır. Obama’nın enkazı, ABD tarihinin en büyük iktisadi ve siyasi enkazıdır. Ve bu enkazın, Trump döneminde de etkili olmak için ısrar ettiğini görüyoruz. Yalnız ABD askeri gücüne, askeri harcamalara ve işgale dayalı politika, Obama döneminde iç savaşları, terör örgütlerini destekleyen yeni savaş politikasına dönüştürülmüştür.
Bu politika, 2008 yılında ortaya çıkan geleneksel sektörlere dönük krizi derinleştirdiği gibi, Silikon Vadisi ekonomisini de yeni bir krize sokmuştur. Trump’ın tam bu dönemde bu politikadan uzaklaşması ve Obama döneminin tuzaklarına batmaması için hem Bush hem de Obama döneminden çok farklı bir yol izlemesi gerekir. Yani bir Trumpnomics’in ortaya çıkması gerekir.
Büyük tuzak!
Oysa ABD, Suriye’de hâlâ Obama döneminden kalma Pentagon politikasında ısrar ediyor. Ve YPG gibi terör örgütlerini destekliyor. Bu durum Trump için, Obama taraftarlarının yaptığı gösterilerden daha da tehlikeli bir tuzaktır.
Trump’ın, söylediği gibi, krizi aşabilmesi ve istihdam yaratıp orta sınıfı desteklemesi için, ABD’nin, birbirine bağlı üçüz açığının (dış ticaret, kamu ve tasarruf-yatırım) hızla düşmesi gerekir. Bunun için Trump’ın Doğu Avrupa, Akdeniz ve Ortadoğu, Kafkasya coğrafyasında istikrar üzerine kurulu bir stratejiyi devreye sokması önemli bir başlangıçtır. Oysa tam şimdi ABD, Obama döneminden kalma, iç savaş odaklı politikalarda ısrar ediyor ve Almanya’nın doksanlı yıllarda Doğu Avrupa’da başlattığı “Balkanlaştırma” politikasını Türkiye üzerinden Ortadoğu ve Kafkasya’ya sıçratıyor. Bu neo-Nazi bir Alman tuzağıdır.
Türkiye, tam şimdilerde, bu politikanın devamı olarak, Almanya’nın Yunanistan’ı ve bölge terör örgütlerini Türkiye aleyhine kışkırttığını biliyor. Trump yönetimi, Obama döneminin ve Almanya’nın bu tuzağına düşmemelidir.