İş kazası, sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle, görevli olarak başka bir yere gönderilmesi nedeniyle, kadın çalışanların süt izinlerinde veya işverenin sağladığı taşıtla işe geliş ve gidişi sırasında uğradığı kazadır. İş sağlığı ve güvenliğinde temel politika, iş kazalarının oluşmadan önlenmesi olmakla birlikte iş kazası meydana gelirse kişinin bu kazanın sonuçlarından hem madden hem manen en az zararla kurtulması amaçlanmaktadır. Bu nedenle iş kazasında önleyici politikaların yanı sıra tazmin edici ve giderici politikalar da bir arada yürütülmektedir.
Her şeyden önce sağlık
Kişinin iş kazasına uğraması halinde, diğer bütün giderici ve tazmin edici yardımlardan önce sağlığının eski düzeyine kavuşturulması amaçlanmaktadır. Bunun için çalışanın iş kazasına uğraması halinde genel sağlık sigortasından, sigortalıya tüm sağlık yardımları sağlanmaktadır. Bu kapsamda, sigortalıya acil sağlık hizmetleri; ilk yardım ve tıbbi anlamda acil yardım kapsamında yapılması gereken her türlü yardım, teşhis ve tedavi hizmetleri; klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri, tıbbi müdahale ve tedavileri, hasta takibi, rehabilitasyon hizmetleri, organ, doku, kök hücre nakli, hücre tedavileri, tedavi için gerekli ilaç, araç ve gereçlerin sağlanması; kan ve kan ürünleri, kemik iliği, aşı, ilaç, ortez, protez, tıbbi cihazlar ve gerekiyorsa tedavi için başka yere gönderilme Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmaktadır.
Sigortalı çalışamadığı sürece ücreti SGK’dan alır
Sigortalı kazaya uğradıktan sonra tedavi sürecinin sonuna kadar geçici iş göremezlik ödeneği almaya hak kazanır. Kaza ve akabinde tedavi sonucunda kişinin meslekte kazanma gücünü en az yüzde on kaybetmiş olduğunun tespiti halinde ise geçici iş göremezlik ödeneğini müteakip kişiye sürekli iş göremezlik geliri bağlanır. Geçici iş göremezlik ödeneği, sigortalı yatarak tedavi görüyorsa günlük kazancının yarısı, ayakta tedavi görüyorsa günlük kazancının üçte ikisi kadardır. Sürekli iş göremezlik geliri ise kişinin meslekte kazanma gücü kaybına bağlı olarak en fazla aylık kazancının yüzde yetmişi oranında olacaktır. Fakat ne var ki çoğu zaman kişinin iş kazası nedeniyle uğradığı zarar sadece sosyal güvenlik yardımlarıyla karşılanmayacak düzeyde olmaktadır. Bu durumda ise karşılanmayan bölüm işverenin iş kazasında kusurlu olması halinde işverenden maddi tazminat olarak dava yoluyla talep edilmelidir. Mahkeme yaptığı incelemede, kazanın doğurduğu tüm zararı bilirkişiler aracılığıyla hesaplatmakta, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun yaptığı ve yapacağı ödemeleri belirli değerler üzerinden tespit etmekte, bakiye zararın kusuru oranında işverenin ödemesine hükmetmektedir.
Tazminat nasıl belirlenir?
İşverenin ödemekle yükümlü tutulacağı tazminat hesaplanırken sadece bu kişinin Türkiye’de çalışsaydı alacağı emsal ücrete göre hesaplama yapılmamaktadır. Sigortalının alacağı tazminat yurt dışında çalıştığı dönem bakımından kazaya uğradığı işin muhtemel bitme süresi de gözetilerek yurt dışında aldığı ücretine göre, sonrası dönem yani yurt dışındaki işinin bitip yurda döndükten sonraki dönem bakımından ise ilgili meslek odalarından öğrenilecek olan yurt içerisindeki emsallerinin aldığı ücrete göre hesaplanmaktadır.
Hak sahipleri de yardım alır
İş kazası sonucunda çoğunlukla sadece sigortalının kendisi değil bakmakla yükümlü olduğu kişiler de zarara uğramakta, iş kazasından olumsuz etkilenmektedir. Bu durumu öngören kanun koyucu, sigortalının iş kazası sonucu ölmesi halinde eşine, çocuklarına ve duruma göre ana ve babasına da gelir bağlanmasını emretmiştir. Ölüm geliri denilen bu gelir, sigortalıya yaşaması halinde bağlanan sürekli iş göremezlik gelirinin belirli oranlarda bakmakla yükümlü olduğu kişilere dağıtılmasıdır. Eşe duruma göre yüzde 50 ile yüzde 75 oranlarında, çocukların her birine yüzde 25 oranında, artan pay olursa ana ve babaya yüzde 25 oranında gelir bağlanır. Ana ve babanın gelir alabilmesi, kendilerinin aylık gelirlerinin asgari ücretin net tutarının altında kalmasıdır. Bu gelirlerin yanı sıra sigortalının ölmesi halinde, hak sahiplerine cenaze giderleri ve kız çocuğun evlenmesi halinde evlenme ödeneği verilmektedir.
Yurt dışındaki iş kazaları...
5510 sayılı Kanun’a yurtdışında iş kazasına uğrayanlar belirli koşullar altında sigorta yardımlarından yararlanabilir. Kural olarak sigortalılar, Türkiye’de yaşadıkları ve hizmet akdine göre çalıştıkları takdirde sosyal sigorta haklarından yararlanır. 506 sayılı Kanun döneminde, sigortalının ülke dışında meydana gelen iş kazası nedeniyle, bu kazanın sonucuna bağlanan yardımlardan yararlanabilmesi, Sosyal Güvenlik Kurumu’na yükümlülükler getiren sosyal güvenlik sözleşmesi veya kısa vadeli sigorta kollarını da kapsayan topluluk sigortaları bulunması halinde mümkün olabilmekteydi. Fakat 5510 sayılı Kanun bu konuda farklı bir düzenleme getirmiş olup, işverenlere ikili sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde çalıştıracakları Türk işçiler için kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası primi ödeme zorunluluğu getirdi. 01.10.2008 tarihinden sonra, sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurtdışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçiler kısa vadeli sigortaya tabi oluyor. Bu işçilerin kazaya uğraması halinde sosyal güvenlik yardımlarından yararlanabiliyor.