Rusya Federasyonu üniversiteleri çok köklü bir geçmişe sahip. Bilim dünyasının parlayan yıldızları bu üniversitelerde eğitim görüyorlar. Rus üniversiteleri günümüzün akademik atmosferinde zaten mevcut olan altyapılarıyla çağın gerektirdiği tüm imkânları öğrencilerine sunuyorlar. Ruslar, Türk üniversiteleriyle iş birliğini ön planda tutmayı da çok önemsiyorlar.
Bu bağlamda TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi öncü olarak bu iş birliğini sağlıyor. TOBB ETÜ Uluslararası Girişimcilik Bölümü öğrencilerini 3 ve 4. sınıfta Rus üniversitelerine gönderiyor. Bu gençler Rusya’da işletmecilik ve girişimciliği bu coğrafyanın dinamikleri çerçevesinde teorik ve pratik çerçevede öğreniyorlar. Ayrıca, TOBB vasıtasıyla bu öğrenciler Rusya’da Ukrayna’da iş yapan Türk Girişimcilerin sağladığı imkânlarla yakın bir gelecekte Moskova’da, Saint Petersburg’da, Kiev’de istihdam edilecekler. Ben de TOBB ETÜ öğretim üyesi olarak bu iş birliğini yerinde gözlemledim. Hem eğitim hem de işgücü piyasası bağlamında uluslararası düzeyde önemli bir iş birliğine tanıklık ettim.
İstihdam kapısı
Günümüzün küresel şartlarında istihdamı başka ülke fırsatları içinde geliştirmek önemli. TOBB imkânlarıyla hem Türkiye’de hem de Rusya’da eğitim alan gençlerimiz işgücü yatırım imkânlarını ülkemize çekme konusunda elçi görevi görmekle önemli bir iş yapıyorlar. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun desteğiyle ülke içerisinde gerçekleşen özel sektör - üniversite iş birliği yurt dışındaki firmalarımızla da devam etmiş olacak.
Türk firmalarımız bu tip iş birlikleriyle ülkemizi bu coğrafyalarda başarıyla temsil etmekle kalmıyor, öğrencilerimize de önemli fırsatlar sunuyorlar. Eğitimlerine katkı yapıyorlar.
Türk müteahhitlik sektörü Rusya’da önemli bir istihdam yaratmış durumda. Çok sayıda Türk işçimiz bu coğrafyada istihdam ediliyor. Rusya’nın en önemli altyapı ve üstyapılarını firmalarımız inşa ediyor. Saint Petersburg’da Gazprom Avrupa’nın en yüksek binasının yapımını Rönesans firmamıza yani Türklere emanet etmiş. İşçilerimiz, mühendislerimiz tüm personellerimiz önemli başarılara imza atıyorlar.
Yeni bir maliyet
Ancak hemen ifade etmekte fayda var; 1990’lı yıllarda yurt dışı müteahhitlik sektörümüz yaklaşık 200 bin Türk işçisini yurt dışı projelerde istihdam ederken, bu sayı günümüzde 30-35 bin rakamlarına düşmüş durumda. İşkur aracılığıyla götürdüğümüz çalışanların gittikleri ülke iş mevzuatı uyarınca hakları ödenmesi gerekirken, maalesef Türkiye’de iş mahkemelerinin bir de ülkemiz mevzuatından kaynaklanan ödemeleri çalışan lehine hükmetmeleri firmaları maliyet bağlamında zorluyor. Yurt dışında zaten daha yüksek ücret elde eden çalışanın işverene maliyeti 2-3 kata kadar çıkabiliyor. Buna karşılık, bizim işverenimizin rekabet ettiği diğer ülkelerin firmaları kendi vatandaşlarını yurt dışı projelerde çalıştırdığı için devletinden önemli istihdam teşvikleri sağlıyorlar. Bir de işin içine Çin, Filipinler, Bangladeş, vb. Ülkelerin çok ucuz işgücü de girince Türk işverenlerimiz açısından kendi vatandaşımızı istihdam etmek neredeyse anlamsız oluyor.
Ülkemizde istihdamı artırmak için son yıllarda müthiş bir seferberlik var. İşte bu yönüyle yurt dışı müteahhitlik hizmetlerini de teşvik edecek mekanizmalar bulunur ve firmalarımıza sunulursa, eskiden olduğu gibi 200 bini aşan istihdamı sadece yurt dışında yürüttüğümüz projelerde yaratabiliriz. Nitekim 1990’lı yıllarda 200 bin kişi civarında istihdam yaratan yurt dışı müteahhitlik sektörümüz şu anda cirosunu o döneme göre 10 kat artırmasına rağmen istihdamımız 30 binler seviyesinde. Küçük bir dokunuşla bu rakamları artırmak elbette mümkün...