Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ‘Yeni Ekonomi Programı Yapısal Dönüşüm Adımları 2019’u ana hatlarıyla bir sunumda açıkladı. Kuşkusuz, bu sunumda en dikkat çekici alan “çalışma yaşamı ve sosyal güvenlik alanına” ilişkin kısımlar oldu. Bakan Albayrak, kıdem tazminatı sistemi ile sosyal güvenlik düzeninde önemli yapısal reformların yapılacağını duyurdu.
KIDEM TAZMİNATI TARAFLAR İÇİN NE ANLAMA GELİYOR?
Kıdem tazminatı çalışma yaşamında yer alanların, sendikaların, işverenlerin, işveren örgütlerinin en çok dikkat kesildiği konuların başında gelir.
Kıdem tazminatı çalışan için çalıştığı yılların karşılığı olarak görülürken, işveren için de önemli bir maliyet kalemi.
Çalışma mevzuatımızda kıdem tazminatı özel olarak düzenlenen maddelerden birisidir.
Nitekim 4857 sayılı İş Kanunumuz 2003 yılında yürürlüğe girdiğinde bile, eski kanunun kıdem tazminatını düzenleyen maddesi yürürlükte bırakılmış ve eski kanunda yer alan haliyle günümüzde de uygulanmaya devam etmiştir.
BİREYSEL HESAP FONU MU?
Daha önce gün yüzüne çıkan taslaklara bakılırsa, Bakan Albayrak’ın açıkladığı paketin detaylarına inilirse, önümüzdeki dönem üzerinde çalışılacak tazminat sisteminin “birey hesabına dayalı kıdem tazminatı” sistemi olacağı gibi bir yorum yapılabilir.
Yani her bir çalışanın aynen bireysel emeklilik sisteminde olduğu gibi bir hesabının olacağı ve bu hesaba her ay işveren ve muhtemelen devlet katkısının verileceği, prim kesintisi şeklinde bir kesintinin bu hesapta birikeceği bir sistem.
Muhtemelen bu hesaplar da devletin kontrol ve gözetiminde olmak kaydıyla, şeffaf yapıda bireysel emeklilik şirketlerince işletilecek.
MEVCUT SİSTEM NASIL İŞLİYOR?
Kıdem tazminatına ilişkin kanuni düzenleme esas olarak şunu söyler; bir işçi (hizmet akdiyle çalışan) işyerinde 1 yılı tamamlamışsa kıdem tazminatına hak kazanmak için ilk koşulu yerine getirmiş olur.
Diğer koşullar ise işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisinin sonlanmasına ilişkindir. Esas olarak, genel koşul, işverenin işçisinin hizmet sözleşmesini sona erdirmesi yani işten çıkarması ya da çalışan işçinin kanunda sayılan sebeplerle “haklı olarak” hizmet sözleşmesini kendisinin sona erdirmesidir.
Ayrıca işçinin askere gitmesi, emekli olması, ölümü gibi durumlarda da kıdem tazminatı hakkı çalışan için doğmaktadır. Kadın işçiler için pozitif bir ayrımcılıkla evlendikleri tarihten itibaren bir yıl içerisinde işten ayrılmaları durumunda da kıdem tazminatı verilmektedir.
Mevcut kıdem tazminatı sistemimizde tazminat hakkı işte bu durumlarda mümkün.
SOSYAL MUTABAKAT ŞART
Bu sefer geçmiş dönemlerin aksine daha güçlü bir siyasi iradenin kıdem tazminatında değişiklik yapılmasına ilişkin bir tutumunu gözlemliyoruz.
Cumhurbaşkanlığı İlk 100 Gün Programı ve geçtiğimiz gün Bakan Albayrak tarafından açıklanan yapısal reform paketinde kıdem tazminatı önemle vurgulanan konular arasında.
Ancak hemen ifade etmekte fayda var, gerek Cumhurbaşkanlığı Programı gerekse iki gün önce açıklanan pakette altı çizilen çok önemli bir husus var.
O da; yapılacak yeni düzenlemede paydaşlarla hareket edileceği. Bu konu gerçekten çok önemli ve hassas. Nitekim Sayın Cumhurbaşkanı da, daha önce de çeşitli kereler ifade ettiği gibi, işçi ve işveren sendikalarının, katkı sağlayacağı, uzlaşmaya dayalı bir çözümden yana olduğunu vurgulamıştı.
FONDAKİ BİRİKİM NASIL ALINACAK?
Mevcut düzenlemede işinden istifa eden kıdem tazminatına hak kazanamıyor.
Yeni düzenlemeyle birlikte her ne şekilde olursa olsun işinden ayrılanlar (fonda belli bir süreyi tamamlamalarının ardından) tazminatlarını alabilecekler.
Ancak bu noktada önemli olan kaç yıl süreyle bireysel fonda biriken paraya dokunulamayacağı. Daha önce bakanlıklar bu süre konusunda senaryolar yapmış, 5-10 veya 15 yıl üzerinde durmuşlardı. Yeni düzenlemede kritik konulardan biri de bu olacak.
HAK KAYBI OLMAMALI
Şimdi yapılması gereken, işçi, işveren ve devlet üçlü mekanizması içinde konuyu tartışmak. İşçi örgütlerinin temel isteği mevcut haklardan geriye gidiş olmaması.
Nitekim Türk-İş kırmızı çizgilerinin 30 gün esasına dayalı kıdem tazminatı hakkı olduğunu sürekli vurguladı. Türk-İş Başkanı Ergün Atalay bu yıl Kocaeli’nde gerçekleştirecekleri 1 Mayıs kutlamalarında ana gündem maddelerinin kıdem tazminatı olacağını söylüyor.
İşveren tarafı ise artan işgücü maliyetleri çerçevesinde en optimal çözümün bulunmasından yana. Yani maliyetleri arttırmadan kıdem tazminatından yararlanacak işçi sayısının artması öncelikleri olacak.
EN ÖNEMLİ İTİRAZ
Bu noktada 30 gün esasına göre işleyen sistem de bu süre korunması en temel sorun alanlarından bir tanesi. Mevcut uygulamada prim esasına dönüştürürsek, işverenlerin aylık prim yükü (kıdem tazminat yükü) yüzde 8.3 seviyesinde. Eğer primli bir yapıya geçilirse daha önceki taslaklarda bu oran yarı yarıya azalıyordu. İşçi sendikalarının en büyük itirazı da bu noktadaydı. Yeni düzenlemede en çok bu husus tartışılacak gibi duruyor.
MEVCUT ÇALIŞANLAR NE OLACAK?
Yeni düzenlemede en çok merak edilen hususlardan biri de mevcut çalışanların durumu. Acaba yeni düzenleme onları kapsayacak mı? Yine eski taslak tartışmalarından yola çıkarak şu yorum yapılabilir; mevcut çalışanlar için isteğe bağlı bir uygulama olabilir. Ancak ilk kez işe girenler veya işini değiştirenler yeni sisteme tabi olabilirler.
TARTIŞMA NEREDEN ÇIKIYOR?
Kıdem tazminatı niçin sürekli tartışılıyor? Niçin reformlara konu bir başlık olarak ortaya çıkıyor? Bu soruların cevabını kıdem tazminatını alamayan çalışanların büyük yoğunluğuyla açıklamak en doğrusu...
Çalışma hayatına girip yıllarını veren işçilerin, çalışanların önemli bir bölümü kıdem tazminatı hakkına hiç kavuşamamaktadır.
Bu duruma ilişkin geçmiş dönemlerde yapılan resmi açıklamalara bakılacak olursa, her 10 çalışandan sadece 1 veya 2’si kıdem tazminatı alabilmektedir. Geri kalanlar ise bu tazminatı hiçbir zaman elde edememektedir.
Hayata geçirilemedi
Kıdem tazminatı 1936’da 3008 sayılı İş Kanunu ile hukuk sistemimize dâhil oldu. 1475 sayılı İş Kanunu’nun kıdem tazminatı hükmü 1971’de çıkarıldıktan sonra bazı değişikliklere uğrayarak bugünkü halini aldı.
Kıdem tazminatına hak kazanmada var olan bu sorun çok önce kanun koyucu tarafından öngörülmüş, sistemin reforme edilmesi 1475 sayılı Kanunun ilk yıllarından itibaren gündeme gelmiştir.
Öyle ki, 1475 sayılı Kanuna 1975’te kıdem tazminatına ilişkin olarak fon kurulması, bu fonla ilgili hususların kanunla düzenlenmesine ilişkin hüküm eklenmiştir. 1975 yılından beri kanunda olan bu fon düzenlemesi halen hayata geçirilememiştir.
Nitekim son 10 yıldır bu konu daha sık gündeme getirilmiş, çeşitli kereler kanun tasarıları hazırlanmış, ne var ki sonuca ulaşılamamıştır.
Son olarak 2017’de konu yine tartışılmaya başlandı ama sonra dönemin Çalışma Bakanı’nın ifadesiyle rafa kaldırılmıştır.