Hizmet sektöründe çalışanlara müşterinin verdiği bahşişler de o kişilerin ücreti sayılır. Hatta bu bahşişlerden SGK primi ve vergi kesintisi yapılmalı, çalışanın kıdem tazminatı buna göre hesaplanmalıdır. Tabii bütün bunlar işverenin sorumluluğunda
Ücretin ödenmesi hayatımızda genellikle karşılaştığımız şekilde, işveren tarafından gerçekleştirilir. Kişinin çalıştığı yerdeki müşteriler tarafından kendisine para ödenmesi halinde bunun ne şekilde değerlendirileceği de hep tartışılagelmiştir. Ücretin tamamen müşterilerin ödedikleri paralardan karşılanacağının kabulü halinde bunun ödenmemesinden işveren sorumlu olacak mıdır, işveren ödenen bu paranın miktarını takip ederek sigorta prime esas kazancına dahil edecek midir, bunların hepsi cevaplanmayı bekleyen sorulardır. Bugünkü yazımda üçüncü kişilerin ödedikleri paraların iş hukuku ve sosyal güvenlik uygulamasında nasıl değerlendirildiği üzerinde duracağım.
Kanunda yeri var
İş Kanununun 32. maddesine göre: “Genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır.” Tanımda ücretin işveren tarafından sağlanabileceği gibi üçüncü kişiler tarafın da karşılanabileceği ifade edilmiştir. Dolayısıyla iş hukukumuzda işveren dışında üçüncü kişilerin ücret ödemesine yönelik bir engel bulunmamaktadır. Bununla birlikte geniş anlamda üçüncü kişilerin daha dar şekilde müşterilerin ödedikleri paraların da kendi içinde ayrıma tabi tutulması gerekmektedir. Müşterinin ücret ödemesi iki şekilde gerçekleşebilmektedir. Bunlardan ilki yüzde usulünün uygulanmasıdır. İkincisi ise bahşiş sisteminin uygulanmasıdır.
Dengeli sistem kurmak önemli
Çoğu işveren riskten dolayı bahşişi de kontrol altında tutma yolunu seçmektedir. Kontrol yönteminde, bahşiş işçinin doğrudan aldığı bir para olmaktan çıktığından, -özellikle yeniden dağıtım kişi bazlı değil görev bazlı yapılıyorsa- verimlilik düşmektedir. Bazı işverenlerse kontrol yöntemini benimsemekle birlikte kişi bazlı bahşiş toplamakta, doğrudan kişiye gelen bahşişi kişiye vermektedir. Fakat bu durumda da işverenin her bir çalışana ayrı ayrı hesap verme yükümlülüğü doğmakta, işleyişi aşırı derecede zorlaştırmaktadır. Bütün olarak bakıldığında kontrol yöntemi, mevcut işleyişte işveren açısından güvenceli bir yol olmaktadır.
Tazminata esas SGK primine dahil
Yüzde usulü veya işverenin kontrolünde olan bahşiş temel ücret olarak belirlenebilir fakat bu tutarlar asgari ücretin altında kalamaz. Asgari ücretin altında kaldığı takdirde, eksik kalan tutarın işveren tarafından tamamlanması zorunludur. Yüzde usulü veya işverenin kontrolünde olan bahşişten SGK primi ile vergi kesintileri yapılmalıdır. Bu tutarlar işçinin tazminatlarının hesabında dikkate alınmalıdır. Bununla birlikte işverenin kontrolünde olmayan, doğrudan işçiye ödenen bahşişin üzerinde işverenin kontrolü olmaması nedeniyle temel ücret olarak belirlenemeyeceği düşünülmektedir. Ayrıca uygulamadaki aksi yönde örneklere karşın bu bedellerden SGK primi ve vergi kesintisinin de yapılamaması gerektiği değerlendirilmektedir.
Yüzde usulünde kontrol işverende
Otel, lokanta, eğlence yerleri gibi yerlerde işveren tarafından servis karşılığı veya başka isimlerle müşterilerin hesap pusulalarına “yüzde” eklenerek veya ayrı şekillerde alınan paraların belirli oranlarda işçilere ödenmesi sistemine yüzde usulü ücret sistemi denilmektedir. Bu sistemde müşterilerin ilgili oranı ödemesi zorunlu tutulduğu gibi, toplanan paranın işçilere dağıtılması da zorunlu tutulmuştur. Konuya ilişkin maddede işverenin işyerinde çalışan tüm işçilere bu parayı eksiksiz olarak ödemek zorunda olduğu açıkça belirtilmiştir.
Kaydı tutulmalı
Bunun sonucu olarak işveren veya işveren vekilleri toplanan paraların kaydını tutmak, işçilere dağıtıldığını belgelemek zorundadır. İşveren ayrıca hesap pusulalarının genel toplamını gösteren bir belgeyi de işçilerin kendi aralarından seçtikleri bir temsilciye vermek zorundadır. Kanunun öngördüğü bu sistem kontrolü işverene bırakmakta fakat bu kontrol hakkının doğru şekilde kullanıldığını ispatlama yükümlülüğünü de işverene yüklemektedir. Yüzdelerden Toplanan Paraların İşçilere Dağıtılması Hakkında Yönetmelik konuyu detaylı olarak düzenlemiştir. Yüzdelerin dağıtımında, işyerindeki tüm servislerden elde edilen yüzdelerin toplamı ile işçilerin fiilen yaptıkları işlerin esas alınacağını belirtmiştir.
YARGITAY KARARLARINDA YER ALDI
Bahşiş, müşterinin bir zorunluluk olmaksızın işçinin yerine getirdiği hizmetten memnun kalması nedeniyle istediği tutarda ödediği paradır. Yüzde usulündeki zorunluluktan farklı olarak bahşiş isteğe bağlıdır. Bahşişte belirleyici olan ise bu paranın kim tarafından alındığıdır.
Eğer bahşiş işveren tarafından toplanıyor ve işçilere dağıtılıyorsa, yukarıda yüzde usulü için belirttiğimiz kurallar burada da geçerlidir. İşverenin kayıt tutma ve belirli oranlarda dağıtma yükümlülüğü bulunmaktadır.
Fakat bahşiş tamamen işçinin kendisi tarafından alınıyor, yani işverenin kontrolünde bulunmuyorsa, işverenin bu bahşişten sorumlu tutulması söz konusu olacak mıdır?
Yargıtay tarafından işçinin doğrudan aldığı bahşişin de işçilik alacaklarının hesabında dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. SGK da işverenin kontrolünde olmayan bahşişlerde, bahşiş miktarının araştırmasına girebilmekte eksik bildirim tespiti yapabilmektedir.
Bunların sonucunda işverenin kendi kontrolünde olmayan bir ödemeden sorumluluğu gündeme gelebilecektir. İşverenin kontrolünde olmayan bir ödemenin klasik anlamda ücret olarak değerlendirilmesi ve işverenin, iş hukuku, sosyal güvenlik ve vergisel yükümlülüklerine konu olması eleştirilmektedir.