Aylin Öney Tan

Aylin Öney Tan

aylinoneytan@gmail.com

Tüm Yazıları

Baharın gelmesi için önce kıştan kurtulmak gerek. Bahar bir gelir, bir gider, güneş açar, yağmurlar kovalar, ama Hıdırellez ile gerçek anlamda bahar gelmiş, hatta yaz günleri başlamış sayılır. İklim değişikliğinden haberi var mı bilemeyiz ama eskiden Hıdırellez, yaz günlerinin açılış bayramı gibiydi.

Osmanlı döneminde takvim, yaz ve kış olarak iki ana mevsim olarak kabul edilirmiş. Bu hesaba göre yarın yaz günlerinin ilk günü oluyor. Hıdırellez günü resmen kış mevsiminin bitişi kabul edilir, 6 Mayıs’tan başlayıp 7 Kasım’a kadar olan süreye Hızır Günleri, yani yeşil günler denirmiş. 8 Kasım’dan 5 Mayıs’a kadar olan süre ise Kasım Günleri, yani kış dönemi olarak Hıdırellez’e kadar sürermiş. Yeşil anlamına da gelen Hızır adı, Arapça “hadır/hadr/hıdr” kelimesinden geliyor. Arapça “d” harfinin “dz” şeklinde okunuşu Türkçede her iki şekilde söylenmesine yol açmış. İnanışa göre Hızır ölümsüz insan, bu nedenle gittiği yere hayat götürüyor, darda kalanın imdadına yetişiyor. Zor zamanlarda yetişene, “Hızır gibi yetişti” denilmesi bu yüzden. Senede bir gün İlyas ile yeryüzünde buluşuyor. Hz. İlyas ya da bir başka inanışa göre Elias ise suyu temsil eder. İkisi bir araya gelince tabiat canlanır, yeşillikler coşar, tarlalar bereketlenir, ağaçlar meyve verir. 

Haberin Devamı

Gül ağacının altında buluşalım

Sallan sarmalan 

Hıdırellez demek biraz da kırlara çıkmak piknik yapmak demek. Eskiden ailece gidilen pikniklerde arabanın arkasına halat, urgan, yastık, bez ne gerekirse atılır; piknik yeri ağaçlıklı bir yerde seçilir, ağaçlardan birinde de ağı çekebilecek sağlam bir dal olmasına dikkat edilirdi. Kadınlar yer sofrasını hazırlarken erkekler, çocuklar için salıncak hazırlardı. Salıncağın Hıdırellez günü taliplisi çok olur, gençler ve kadınlar da sıraya girerdi. Çünkü Hıdırellez günü dertleri geride bırakma zamanı. Salıncakta sallandıkça dertlerin döküleceğine, havada kuşlar gibi uçtukça dertlerin de uçup gideceğine inanılır. Elbette sallanmaktan yorulup yer sofrasına çökünce herkesin eli hemen sarmalara gider. Çünkü sarmalar insanın yıl boyunca sevgiyle sarmalanmasını, etrafında sevdiklerinin eksik olmamasını sağlar. 

Haberin Devamı

Gül ağacının altında buluşalım

Su, ağaç, ateş 

Hıdırellez’i simgeleyen üç önemli unsur ağaç, ateş ve su olsa gerek. Hıdırellez kutlamalarında açık alanlara çıkmanın mutlak olduğuna değindik. Anadolu’da pek çok yerleşimde tepelik, yeşillik bir alan olur, hemen hemen hepsinin de adı Hıdırlık tepesidir. Bu tepelerde mutlaka ağaç, hatta bir de yatır olur, bir dilek ağacı vardır. Su kenarında olmayan yerleşimlerde bu tepelere çıkılır, o kutsallık atfedilen dilek ağacına çaput bağlanır, dilekler tutulur. Ama asıl dilek tutma faslı deniz kenarında, dere boyunda, nehir kıyısında yaşanır, dilekler gün ağarmadan suya bırakılır. Su kenarı yoksa gece vakti gidilecek dilek yeri en yakın gül ağacıdır. Gül ağacının dibine dilekler yazılır gömülür, ev isteyen ağacın dibine taşlar dizerek ev şekli yapar. Elbette dilekler tutulurken eski dertlerden kurtulmak için ateşler yakılır. Köy yerinde eski hasır yaygılar bu ateşi iyice körükler. Bütün sıkıntıların hasırın örgüsü içinde yuvarlanacağına olan inançla yepyeni tasasız günler için eski çaput, hasır ne varsa ateşi besler büyütür. Salıncaklarda sallanırken dertler dökülür de ateş üstünden atlanınca dökülmez mi, elbette dökülmekten de iyisi olur. Ateşin üzerinden atlayan kişinin arınacağına temizleneceğine inanılır. Özetle Hıdırellez günü, su, ateş, ağaç sarmalında gün ve gece boyu kutlanır. 

Haberin Devamı

Gül ağacının altında buluşalım

Fala inanma falsız kalma

Kırlara çıkanlar papatya falına bakabilirler. Evde oturuyorsanız da falsız kalmayın. Yeni gelen yeşil günlerin yemyeşil bereketli mi geçeceğini, yoksa kuruyup kalacağını mı anlamak için iki adet yeşil soğana ihtiyacınız var. Yeşil soğan falı için önceden bahçeye toprağa dikili ya da bir bardak içinde suya koyacağınız iki yeşil soğanın saplarını eşit hizada kesin. Birine siyah, birine beyaz iplik bağlayın. Beyaz iplik bağlanan soğan çabuk uzarsa gelecek günlerin sefa, tersi olursa cefa içinde geçeceğine inanılır.

Ya tutarsa!

Nasreddin Hoca’nın koca göle kaşıkla yoğurt mayası çalıp ya tutarsa demesi gibi, Hıdırellez’de yepyeni bir maya ile yoğurt mayalamak şart. Bunun için sabah erkenden kalkıp doğada çimenlerin, yaprakların üzerinde biriken çiğ damlalarını toplamak, o bir kaşık kadar suyla sütü mayalamak gerek. Süt yoğurt olursa ne âlâ; şansınız açık demektir, bereket bolluk olacaktır. O yüzden ihmal etmemek gerek, ya tutarsa!

Yenikapı’da panayır zamanı

İstanbul’da Yenikapı Etkinlik Alanı’nda Suzan Kardeş, Seyyah, Ahır Kapı Büyük Roman Orkestrası ve Dzambo Agusevi Orkestra sevilen repertuvarları, hareketli ezgileriyle İstanbullulara bahar coşkusu yaşatacak. İBB’nin düzenlediği etkinliklerde dans şovları panayır oyun alanlarında yarışmalar olacak, Bahar salıncağı ve atölyeler kurulacak, patlamış mısır, pamuk şeker gibi ücretsiz ikramların yanı sıra yiyecek-içecek ve hediyelik eşya stantları da alanda yerlerini alacak.

Baharlık şarkılar

Baharın bu en güzel kutlamasına KüçükÇiftlik Park yorumu getiren Hıdırellez İstanbul ile tüm ritüeller yerine getirilecek. Bugün saat 14.00’te, BaBa ZuLa’dan, Ahırkapı Büyük Roman Orkestrası ve Seyyah’a sevilen isimlerle bahar en güzel şarkılarla ve gün boyu süren danslarla karşılanacak.