Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İnsanın en fazla yeniliklere, farklı fikirlere, kendisi gibi olmayan, düşünmeyen, yaşamayan insanlara açık olduğu çağdır, gençlik. Dünyayı değiştirmeyi hayal edersin gençken, anneni, babanı, komşu teyzeyi, okuldaki öğretmenini beğenmezsin, sana dayatılan normlara uymayı reddedersin, karşı çıkarsın kurallara.

Büyüyüp de aynı kendisininki gibi sevgisiz bir aile kurmak, sevmediği bir işe gidip gelerek ömür doldurmak, kendisine ve arkadaşlarına dünyayı dar eden yönetici amca gibi ceberrut bir yetişkine dönüşmek olamaz; insanın on beş yaş hayalleri.

Haberin Devamı

Hatta lafı dolandırmadan doğrudan söyleyeyim: On beş yaşında bir insan “Bir kadına gerektiğinde tokat atılabilir” gibi bir fikri değil dile getirmek, aklından geçirmez. Evinde dayak varsa bile geçirmez, aksine büyüyüp annesinin dayak yemediği bir düzen kurmayı hayal eder. Haksızlığı görünce isyan eder.

“Başka erkeklerle konuşmanın”, “Kocayla cinsel ilişkiye girmeyi reddetmenin”, “Yemeği yakmanın” ya da “Çocukları ihmal etmenin” birer tokat “gerekliliği” olması yer almaz genç bir insanın kitabında. Bu sayılanların kadına ait asal görevler olduğu gibi bir inanış yer almadığı gibi.

15 yaşında ilgilenmezsin karşı komşun eşcinsel mi, içki mi içiyor, açık mı giyiniyor, Müslüman mı, Hıristiyan mı... Falanca abla, filanca abidir onlar, annen tuz almaya yolladığında çalarsın kapılarını, fark etmez hangi dinden, hangi inanıştan oldukları.

Başkadır gençliğin gündemi, hatırlarsanız. Aşık olmak vardır, müzik, dans, eğlence vardır, illa ki seyahat etmek, dünyayı dolaşmak, yeni yerler keşfetmek. Büyük işler yapmak, insanlığa faydalı işler, kalıcı işler.

Büyüdükçe gelir acılaşmalar, katılaşmalar, gelirse. O kalıplar, o kurallar “belli bir yaştan sonra” işler içinize, esir alır sizi, eğer karşı koymayı beceremezseniz. Gençlikte olmaz. Olmamalıdır.

O yüzden çok ürkütücü geldi, Sia Insight’ın 15-24 yaş gençler arası araştırması. Posta’da Işıl Cinmen’in röportajı vardı; Fatoş Karahasan’ın “Açılın, Gençler Geliyor” kitabı için Adana, Ankara, Antalya, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri, Konya, Malatya, Manisa, Samsun, Tekirdağ ve Trabzon’dan iki bin gençle yüz yüze görüşmeler yapılarak hazırlanmış bu araştırma.

Haberin Devamı

Durum son derece iç karartıcı. Yüzde 95’inin pasaportu yok, yüzde 89’u yabancı dil bilmiyor, yüzde 61’i uçağa binmemiş. Ve evet, yüzde 40’ı kadınlara “gerekli hallerde” tokat atılabileceği kanaatinde, bunların yüzde 19’u kadın! Gereklilik halerini saydım yukarıda.

Yüzde 29’u eşcinsel komşu istemiyor, yüzde 27’si alkol kullanan, yüzde 17’si Müslüman olmayan. Evet, açılalım, böyle bir gençlik geliyor.

“Gençleri suçlamamalı, neleri eksik yaptık, nasıl telafi edebiliriz, diye kendimize sormalıyız” diyor, Karahasan.

Gençliği gençlik yapan özellikler nereye gitti, o uçan, kaçan, dünyaya toz pembe bakan, en olmazları hayal eden, hoşgörülü ve tasasız çağı nasıl geri getirip bu genç insanlara armağan edebiliriz, buradan başlamalıyız düşünmeye herhalde. Hem de hiç vakit kaybetmeden.