Kimin aklıydı, kimin fikriydi bilmiyorum ama yaz saatinde kalmak hayatımızı kararttı..
Bütün Avrupa enayi, biz akıllıyız ya..
Yaz saatinde kaldık.. Saati bir saat geri almadık..
Niye ?
Efendim enerji tasarrufuymuş!..
Tartışmalı.. Aynı bakanlık dört yıl önce ‘enerji tasarrufu’ için hep kış saatinde kalalım diyordu, şimdi yaz saatinde kalalım kararını verdi..
Bakanlık aynı bakanlık..
İktidar aynı iktidar..
Kadrolar aynı kadrolar..
***
Yaz saatinde kalınca ne oldu?
Hayatımız karardı..
Sabah yataktan kalkıyorsun, ortalık zifiri karanlık.. Evden çıkıyorsun, karanlık..
Sabah yedi..
Otobüs durakları hıncahınç.. İstanbul’da bir yerden bir yere gitmek mesele.. Sekizde, sekiz buçukta işbaşı yapmak isteyen yedide yola çıkmak zorunda..
Saat yedi..
Otobüs beklerken sabah namazı okunuyor..
***
İşe vardın.. Saat 7.45 diyelim..
Hava hâlâ zifiri kalanlık..
Sekiz oluyor, hava yavaş yavaş aydınlanmaya başlıyor..
***
Çocuklar gece karanlığında servise biniyor, gece karanlığında okula varıyor..
Ülkede sabah olmuyor..
İnsanlar güneşle güne başlayamıyor..
***
Dindar, mütedeyyin insanları düşünün.. Sabah namazını kılıp evden çıkamıyor..
Sabah namazını kazaya bırakmak zorunda kalıyor..
Böyle saat uygulaması olur mu?
***
Okula, işe giden, dükkânını açan gün ışığıyla hayata başlayamıyor..
Başlayamadığı için kimsenin enerjisi olmuyor..
Güne dinamik başlayamıyor..
Herkes uykulu..
Çünkü beyin kalksa bile, beyin yola düşse bile, beyin işe başlasa bile; vücut uyuyor..
Saat dokuzda, onda kalkan rantiyeciler hariç..
Emekçilerin vücudu uyanamayınca verim sıfır oluyor..
***
Öğretmenlere sorun..
İşyerlerinde bölüm şeflerine sorun..
Amirlere, müdürlere sorun..
Sabah saatlerinde verim alıyor musun deyin bakalım, ne cevap verecekler..
Enerji tasarrufuymuş..
Peki, insanın enerjisi!. İnsanın enerjisinin hiç mi önemi yok..
***
Derim ki; üç kuruşluk enerji tasarrufu için insanı harcatmayalım..
İnsana kıymayalım..
İnsanı güne mutlu başlatalım ki hayat güzel olsun..
Görevimiz yemek!.
Yapmasını bilmiyorum ama yemek programlarını izliyorum..
Dinlendiriyor..
Hele mekân tanıtım programlarını kaçırmıyorum..
Gidiyorum, o lezzeti tadıyorum..
***
Türkmax Gurme kanalında Mehmet Yaşin ile Teoman Hünal’ın yaptığı program var..
Çeşitli mekânları dolaşıp yemek yiyorlar..
Fakat yemek yedikleri mekânın adını söylemedikleri için program iki adamın yemek yeme programına döndü..
Börek yiyorlar..
Lahmacun yiyorlar..
Kebap yiyorlar..
Kokoreç yiyorlar..
Afiyet olsun da bize ne?
***
İzledim: Kadıköy’e gittiler, Şile’ye gittiler, Fatih’e gittiler, Balat’a gittiler..
Çeşitli mekânlara uğrayıp tadım yaptılar..
Şuranın köftesi güzel, şuranın Boşnak böreği güzel, buranın karalahana sarması güzel dediler ama..
Oranın neresi olduğunu söylemediler..
Mekânı söylemedikten sonra o programın ne anlamı var?
***
Biliyorum RTÜK kızıyor..
Reklama giriyormuş!.. Yemek kültürdür.. Kitap gibi, müzik gibi, sinema gibi, plastik sanatlar gibi..
Gibi.. Gibi.. Gibi.
Oh be!. Sonunda bu pazar siyasetten uzak durdum..
Oh be!.
İyi pazarlar!.