Salı günü Meclis’te bir “af” görüşülecek.
Belki de oylanacak.
Çocuk denecek yaşta kız çocuklarını alıp, yıllarca nikâhsız yaşayan -kimisi 50-60’lık hapisteki erkeklere- “af “ getiren bir yasa teklifi bu.
Elbette kamuoyunda tepki dalgaları yarattı.
....................
Bu erkekler, kız çocuklarıyla nikâhsız yaşayarak “tecavüz” suçlularıdır hukuken.
Çocuk yaştaki kızın ne itiraz edecek, ne direnecek gücü vardır.
O yüzden olay “çocuğa tecavüzdür.”
....................
Zaman içinde bu tecavüzcülerden küçük “nikâhsız gelinlerin” çocukları olmuştur.
Bu çocukların doğumları sonrası resmi kayıtlar yapılırken “nikâhsız çocuk gelinlerin” dramı ortaya çıkar.
Baba hapse girer.
O hapisteyken yaprak gibi taze, dal kadar ince ve genç çocuk gelinlerin yaşamları daha da kararır.
İşte teklif -Adalet Bakanı Bozdağ’a göre- “bu çarpık aile tablosunun düzeltilmesi” amacını güdüyor.
Bakan Bozdağ “böyle 3 bin aile olduğunu” söylüyor.
İnsani bakışla, o tecavüzcü erkeklerin yaptığı kötülüğü bu çocuklar üzerinden de sürdürmesi içler acısı bir durum.
Ama...
Yaptığı, yanına kâr mı kalsın?
Bu teklifi getirenler “tecavüzcü erkeklerin” hapisten çıkarılması halinde kamu vicdanını tatmin edecek başka cezalar da getirmeliydi.
Örneğin...
“Ağır kamu hizmetlerinde zorunlu görevlendirme” gibi.
.....................
Ayrıca...
Böylesine hassas bir konu Meclis’teki bir torba yasa görüşülürken içine madde sokuşturularak mı yapılmalıydı?
Komisyonda görüşülmeli, kamuoyunda tartışılmalı, sivil toplum örgütlerinden, uzmanlardan görüş alınmalıydı önce.
Şu “sokuşturma” açıkgözlülüğü bile bu çok duyarlı, çok önemli sorunun nasıl da özensizce ve kabaca “kadına bakış” zihniyetini apaçık ortaya sermekte.
......................
Şarkı sözü yazarı, sanatçı Aysel Gürel bir turnede “Ünzile’yi” tanır.
Ünzile çok ufak yaşta evlendirilmiştir.
Birkaç koyun karşılığı ailesi tarafından adamın birine teslim edilmiştir.
Ufak yaşta gördüğü baskı ve şiddet nedeniyle artık kendine çizilmiş kadere razıdır.Aysel Gürel çok etkilenmiştir.
Ve... Sezen Aksu’nun yorumuyla her dinleyişimizde içimiz dağlanan “Ünzile” şarkısını yapmıştır.
.......................
Salı günü Meclis’te görüşmelere katılacak ve -belki de- oy kullanacak milletvekilleri için Ünzile’nin sözlerini yansıtıyorum:
Ünzile insan dölü
On kardeş beşi ölü
Büyüdükçe unufak
Ve gelir de görücü
İnci gibi dişi
Görücü bilir işi
Söğüdüm ağlar gider
Olur hatun kişi
Varmadan sekizine
Ergin oldu Ünzile
Hem çocuk, hem de kadın
On ikisinde ana
Bir gül gibi al ve narin
Bir su gibi saydam ve sakin
Susar kadın Ünzile
Yağmuru kim döküyor
Ünzile kaç koyun ediyor
Dayaktan uslanalı hiçbir şey sormuyor
Korkar durur gitmez
Köyün en son çitine
İnanır o sınırda
Dünyanın bittiğine
Ünzile insan dölü
Bilinmezlere gebe
Sırların mihnetini
Yüklenip de beline
.....................
Keşke bu şarkıyı salı sabahı defalarca dinledikten sonra Meclis’e gitseler.
.....................
Maden göçünde yaşamlarını yitirenlere rahmet, ailelerine başsağlığı, göçük altında kurtarılmayı bekleyenlere de şifa ve gün ışığını görmeleri dileğimi sunuyorum.
