"Deli" ile bizi muhatap etme

Bu sözleri sarf eden o il müdürleri (isimleri bizde mevcut) adına üzüldüm. Demek ki bizim verdiğimiz vergilerle maaşlarını alan ve bu ülkede her türlü sporun gelişmesi için çalışmak mecburiyetinde olan insanlar böyle düşünüyor. Doğruları yazdığınız zaman, gerçekleri ortaya koyduğunuz zaman "Deli" oluyorsunuz. "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış" sözü bizim için geçerli değil. Bu kafalarla devam ederlerse, olsa olsa sıkı sıkıya sarıldıkları o "koltuklar" bir gün altlarından gider. Bizden hatırlatması. Bunlardan biri de, en son yazdığım yazıyla ilgili, bir kulüp başkanına "Niçin gidip Yavuz Bey'e anlattınız? Biraz daha ısrar etseydiniz size salonu verirdim" demiş. Hadi buyurun bakalım! İnsanlar (engelli ve engelsiz) spor yapmak isteyecekler, yasalardan doğan haklarıyla antrenman yapacak salon arayacaklar ve bunun içinde gidip el etek öpecekler. Keşke bunları söyleyenler de benim gibi "Deli" olsaydı. Hiç olmazsa kazandıkları maaşı hak ederek o görevlerde bulunurlardı. Devletin sırtına yük olmaktan uzaklaşır, bu ülkede sporun gelişmesine ön ayak olurlardı. Ama nerede onlarda o vicdan ve spor anlayışı? ykoca@milliyet.com.tr Bir süre önce yapılan Bedensel Engelliler Spor Kulüpleri Başkanlar Toplantısı'nda, Türkiye'nin dört bir yanından gelmiş kulüp başkanlarına hitap ederken şöyle dedim: "Beni daha çok kullanın. Sizin basındaki gözünüz, kulağınızım. Haksızlıklar , yanlışlıklar, size spor yaptırmak istemeyenler olursa bildirin" dediğimde, bazı kulüp başkanları söz alarak şöyle dedi: "Merak etme başkanım biz senin ismini kullanıyoruz. Bulunduğumuz illerde salon verilmediğinde veya antrenman yapamadığımızda, acil ihtiyaçlarımız karşılanmadığında, Gençlik ve Spor İl Müdürü'ne giderek konuyu anlatıyor, çaresiz kalırsak size başvuracağımızı söylüyoruz. Onlar da bize 'Aman bizi o deliyle muhatap etme. Ne gerekirse yaparız' diyorlar."