09.09.2009 - 15:11 | Son Güncellenme:
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Doğan Yayın Holding'e (DYH) bağlı şirketlere kesilen toplam 3,7 milyar TL'lik rekor vergi cezasının hedefinin demokrasi ve hukuk devleti olduğunu vurguladı. Baykal, "Bu bir zulümdür, bu bir baskı rejimi arayışının ifadesidir. Bu bir korkunun sonucudur. Kendine güvenen insanlar bu yollara başvurmazlar. Olay kimsenin değil, Türkiye'nin meselesidir. Bu uygulamaya göz yumulamaz. O nedenle buna karşı tepkiyi herkesin, hepimizin elbirliğiyle göstermesi lazım" dedi.
CHP'nin kuruluşunun 86. yıldönümü dolayısıyla il başkanlarıyla CHP Genel Merkezi'nde bir toplantı yapan Baykal, toplantı öncesinde DYH'ye kesilen rekor cezayı değerlendirdi. Baykal, şunları söyledi:
HEDEF DEMOKRASİ: Bu ceza Türkiye'de hepimizi ciddi şekilde bir kere daha düşündürdü. Artık açıkça söylüyoruz ki, bu uygulamanın muhatabı sadece bu cezanın hedefi olarak seçilen insanlar değildir. Çok açıkça görülmektedir ki bu uygulamanın hedefi Türkiye'de demokrasi, hukuk devletinin bizatihi kendisidir. Türkiye'de iktidar yetkisinin her türlü hukuk, demokrasi, insan hakları kaygısından kopuk bir biçimde nasıl kullanıldığını uzun süreden beri hepimiz gözlüyoruz.
BİLDİĞİ YOLDAN ŞAŞMIYOR: İktidar bildiği yoldan şaşmamaktadır. Bildiği yol demokrasi, hukuk devleti, insan hakları yolu değildir. Kendi hegemonyasını, vesayetini, tartışılmaz iktidarını toplumun bütün bağımsız odaklarına kabul ettirmektedir. Bu mücadeleyi uzun süredir götürüyordu. Bunun alanlarını biliyoruz. Silahlı kuvvetler bir süre önce çeşitli olaylara sahne olmuştu. Yargı bu mücadelenin hedefi olmaya devam ediyor. Önümüzdeki dönemde iktidarın yargıya tasallutunu görüyoruz, onun hazırlıkları yapılmıştır.
SATIN ALINMIŞ, SUSTURULMUŞ: Medya uzun süredir bu baskının hedefidir. Yıldırılmıştır, sindirilmiş, pusturulmuştur. Sesi çıkamaz hale gelmiştir, yapısı değiştirilmiş, satın alınmış susturulmuştur. Öyle anlaşılıyor ki hâlâ mütevazı ölçülerde bağımsızlığını sürdürme niyetinde olan kuruluşlara karşı kararlı bir sindirme politikası uygulanacaktır, uygulanmaktadır. Konunun esasını tartışmak bile istemiyorum. Elbette bu konulardaki uygulamanın hukuki temelden yoksun olduğu en kısa zamanda ortaya çıkacaktır. Bu konuda hiçbir tereddüdüm yok.
ZULÜM, BASKI REJİMİ: Türkiye’de en çok vergi veren bir kuruluşa Türkiye tarihinin tanımadığı, görmediği ve dünyada da benzeri kolayca gözükmeyen milyarlarca dolarlık bir ceza uygulaması gerçekten hiçbir teknik anlayışla, hukuki vergi mülahazası ile izah edilemez. Bunun altında sindirme çabasının yattığı çok açık, nettir. Bunu büyük üzüntüyle bir kez daha hissediyorum, hükümetin yolu yol değil, gidişi gidiş değildir. Herkesi yıldırma, tutsak alma, emir kumanda içinde sokma çabasıdır. Demokrasi sözünün bu kadar sık telaffuz edildiği ortamda bunu bu kadar çok telaffuz edenlerin bu uygulamaları bunların içinde bulunduğu çelişkiyi, tutarsızlığı açık şekilde ortaya koyuyor. Bu bir zulümdür, bu bir baskı rejimi arayışının ifadesidir.
KORKUNUN SONUCU: Türkiye’de hiçbir tarafsız, bağımsız muhalefet odağına müsamaha etme niyetinde olmadıklarını ortaya koyuyor. Bu bir korkunun sonucudur, kendine güvenen insanlar bu yollara başvurmazlar ancak gelecekten korkanlar, kendine güvenemeyenler, 'bu iş benim aleyhime çok ciddi suçlamalara döner, bunu nasıl ortadan kaldırırım' arayışına girenler, iktidardan uzaklaşmayı aklına yatıramayanlar böyle yöntemlere başvurur. Bunu üzüntüyle görüyorum.
ELBİRLİĞİYLE TEPKİ: Bu çerçevede işaret etmek istediğim bir nokta da Türkiye'nin artık bu konuyu 'onun meselesi bunun meselesi' gibi görme anlayışını aşmasıdır, artık bu konuyu falan grubun meselesi, filan gazetenin meselesi gibi görme anlayışı fevkalade yanlıştır. Olay kimsenin değil, Türkiye'nin meselesidir. Türkiye'de bu uygulamaya göz yumulamaz. Demokraside, hukuk devletinde göz yumulamaz. O nedenle buna karşı tepkiyi herkesin, hepimizin elbirliğiyle göstermesi lazım. Önce bir defa medya kuruluşları kendi aralarında çatışmaları bir kenara bırakarak bu uygulamanın ortaya koyduğu tehdidi doğru algılamalı, buna karşı kararlı bir şekilde tepkilerini ortaya koymalıdır. Buna şiddetle ihtiyaç var.
PAPAZIN HİKAYESİ: İnsanın aklına meşhur papazın hikayesi geliyor; "önce komünistleri aldılar ‘komünist değilim’ dedik, sonra sosyalistleri aldılar ‘sosyalist değilim’ dedik, daha sonra Yahudileri aldılar 'Yahudi değilim' dedik. bir süre sonra beni aldılar baktım etrafımda kimse kalmamıştı. Türkiye buraya gidiyor. 2005'ten beri bu uyarıyı tüm Türkiye'ye yapıyorum. 2009’dayız tablo ortada. Teker teker toplumun tüm kesimleri siyasi hegemonyanın kontrolüne sokulmak isteniyor. Ve Türkiye de bunu seyrediyor, çok acı bir tablo.
SON ÇIRPINIŞLAR: Yargı hedefte, medya zaten gitmiş, bu son çırpınışları. Askerler bir süre önce aynı mücadelenin muhatabı haline gelmişlerdi. Bu herkesin ortak sorunudur. Elbirliğiyle buna 'hayır' dememiz lazımdır. Bunun, iktidarın dışında bir grup vergi denetmenlerinin, kendi kararıyla uyguladığı bir durum olduğunu kimse düşünmemelidir.
DENETMENLERİ KİM SEÇTİ?: O vergi denetmenleri kimlerdir? Kim seçmiştir onları, böyle bir olayın sorumluluğunu almak kolay bir iş değildir. Bu talimatı verenlerin de o sorumluluğu üstlenenlerin de ayrıca irdelenmesi lazım. Bu bir rejim, demokrasi, hukuk devleti sorunudur.
İP, DOĞAN YAYIN HOLDİNG'E VERİLEN CEZAYI KINADI
İşçi Partisi (İP) Genel Başkan Yardımcısı Erkan Önsel, Maliye Bakanlığı'nın, Doğan Yayın Holdinge bağlı 4 şirkete verilen 3 milyar 755 milyon liralık vergi cezasını kınadı.
Önsel, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Hürriyet grubuna kesilen tarihi ceza ile Gladyo'nun basın üzerindeki faşizan uygulaması hüküm sürüyor. Hitler rejiminde görülen uygulamalara tanık oluyoruz; Tek basın, Tek parti, Tek yargı, Tek üniversite. Tayyip Erdoğan'ların, Abdullah Gül'lerin kurdukları ‘Yandaş basın’ ‘psikolojik savaş’ üssüne dönüşmüştür. Ülkemize, milletimize fütursuzca saldırıyorlar. Tayyip Erdoğan, Ulusal basını susturmak için akıl almaz yöntemler kullanıyor. Ve altından kalkamayacağı Yüce Divanlık büyük suçlar işliyor. Hürriyet grubuna karşı yapılan bu saldırıyı şiddetle kınıyoruz. Ulusal medyayı, Hürriyet'e karşı yapılan bu çirkin saldırıya karşı birleşmeye ve mücadeleye çağırıyoruz.”
FT: CEZA İŞ DÜNYASINA VE MEDYAYA YÖNELİK SİYASİ MÜDAHALE
Financial Times gazetesi, Doğan Grubu'na getirilen 3.78 milyar liralık ceza için , "İş dünyasına ve medyaya yönelik ve ülkenin, yabancı yatırımcıların arasındaki imajını zedeleyebilecek siyasi müdahaleye ilişkin soru işaretlerini de yaratıyor" yorumunu yaptı.
Maliye Bakanlığınca Doğan Grubu'na getirilen 3.76 milyar liralık ceza, yurt dışında da yankı buldu. Financial Times gazetesi, cezanın, grup için "güçlü bir darbe" oluşturduğunu belirterek, "Aynı zamanda, iş dünyasına ve medyaya yönelik ve ülkenin, yabancı yatırımcıların arasındaki imajını zedeleyebilecek siyasi müdahaleye ilişkin soru işaretlerini de yaratıyor" yorumunu yaptı.
Ekonomi gazetesi Financial Times, Türkiye muhabiri Delphine Strauss imzası ile yayımladığı haberinde Türkiye'nin en büyük medya grubu Doğan grubuna getirilen rekor cezanın, grubun hisselerinin değerini yüzde 20 düşürdüğüne işaret edildi.
Cezanın, "grubun sahibi ile ülkenin başbakanı arasında bir yıllık konfrontasyondan sonra" geldiğine de dikkat çekildiği haberde şu yorumu yapıldı:
"Ceza, Türkiye'nin önde gelen aile gruplarından birine güçlü bir darbe oluşturuyor.
Aynı zamanda iş dünyasına ve medyaya yönelik ve ülkenin, yabancı yatırımcıların arasındaki imajını zedeleyebilecek siyasi müdahaleye ilişkin soru işaretlerini de yaratıyor."
Doğan grubunun, 3.76 milyar liralık (2.5 milyar dolarlık) ceza ile ilgili açıklamasına da yer veren gazete, ceza tutarının, Doğan Holding ve Doğan Yayın'ın toplam piyasa değerinin beşte dördünü aştığına dikkat çekti.
Cezanın duyurulması üzerine her iki şirketteki hisselerin yüzde 20 oranında değer kaybettiğini belirten gazete, grubun halen geçen Mart'ta getirilen 900 milyon liralık ceza ile ilgili işlemleri sürdürdüğünü kaydetti.
İngiliz gazetesi, Doğan grubunun açıklamasında, kurallarına aykırı hareket etmediğini, cezanın yabancı yatırımcıları caydırma riskini taşıdığını söylediğine dikkat çektikten sonra Maliye Bakanlığının ise, yorum yapmak istemediğini, ancak daha önce Doğan grubuna ilişkin incelemenin siyasi nedenlerden kaynaklandığı savlarını reddettiğini yazdı.
"BRÜKSEL'DEKİ MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜNE İLİŞKİN KAYGILAR"
"Sahibi Aydın Doğan'ın, grubun bir yolsuzluk skandal ile ilgili haberleri konusunda geçen son baharda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir tartışmaya girdiği" belirtilen haberde Başbakan Erdoğan'ın, Doğan grubuna yönelik ağır ifadelerinin, Brüksel'de "AB adayı bir ülkedeki medya özgürlüğüne ilişkin kaygıları yarattığı"nı da belirtti.
Financial Times, bir bankacının, cezanın, daha çok Doğan Yayın'ın göreli olarak küçük yan kuruluşları arasındaki hisse işlemleri ile ilgili olduğu için büyüklüğü konusundaki şaşkınlığını dile getirirken grubun ayakta kalmasını tehdit edecek kadar ağır olduğunu söylediğine dikkat çekti.
Uzun yasal temyiz sürecinde cezanın büyüklüğü nedeniyle önemli bir sermaye artırımı veya varlık satışlarının gündeme gelebileceği görüşlerine de yer veren gazete, Doğan grubunun, Petrol Ofisi konusunda Avusturyalı OMV ile sürdürdüğü müzakerelerde "yoğunlaşan bir baskı altında kalacağı" yorumunu da yaptı.
3.7 MİLYAR TL’LİK VERGİ CEZASINA “YANLIŞ” DİYEBİLECEK TEK KİŞİ
DOĞAN YAYIN HOLDİNG’İN BAĞLI ORTAKLIKLARI UZLAŞMAYA DAVET EDİLDİ