Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş açıkça “AK Parti’ye bir Bahçeli tuzağı” uyarısında bulundu.
Tuğrul Türkeş MHP’nin kurucusu Alparslan Türkeş’in oğludur. MHP -eski- milletvekilidir. MHP kongresinde Bahçeli’nin genel başkanlığına rakip adaydı.
Yani...
Devlet Bahçeli hakkında yeterince “bilgi” birikimine sahiptir.
Bu özellikleriyle “Bahçeli tuzağı” söylemi önemsendi, siyaset gündeminin ilk sıralarında yer aldı.
Tartışılmakta.
..........................
Türkeş’in dikkat çektiği şey zaten herkesin kafasında belirmiş olan soruydu.
l “Başkanlık sistemi gündemden kalkmışken, durup dururken Bahçeli neden -AK Parti başkanlık sitemi için anayasa değişikliğini Meclis’e getirsin, aklımıza yatarsa destekleriz. Referanduma gidilir, kararı halk verir- çıkışını neden yaptı?”
Bir sürü yorum sıralandı.
l “Kendisine başkan yardımcılığı istiyor.”
l “Kurulacak hükümette MHP’li bakanların bulunmasına oynuyor.”
l “AK Parti’nin 330 sandalyeyi elde etmek için erken seçime gitmesini önlemek amacıyla Bahçeli bu desteği vaat etti. Çünkü kamuoyu araştırmaları bir erken seçimde MHP’nin barajı aşamayacağını gösteriyordu.”
l “MHP Genel Başkanlığını Meral Akşener’e kaptırmasını önleyen süreci için manevi borcunu ödüyor.”
H H H
Bunlar benim iddialarım, yorumlarım değil.
Siyaset gündeminde hiç yokken ve de “başkanlık sistemi” ile ilgili bir soru bile kendisine yöneltilmemişken, Devlet Bahçeli’nin “Meclis’e getirin, destekleriz, referandumda kararı halk verir” çıkışını neden yaptığı sorusu cevapsız kalmıştır.
Hâlâ da öyle...
..........................
Şimdi...
Tuğrul Türkeş bu sorunun cevabı gibi algılanacak “tuzak” uyarısında bulunuyor.
Bu kez gene aynı soru:
“Tuğrul Türkeş durup dururken, Hürriyet gazetesinden Cansu Çamlıbel’e BAHÇELİ’DEN TUZAK uyarısını neden yaptı?”
Daha önce Bahçeli’nin gündemin bir numarasına çıkardığı çağrısı gibi Türkeş de bu uyarısını gündemin tepesine “tuzak” tartışmasını neden taşıdı?
H H H
Tuğrul Türkeş’in mantık dokusu tutarsız değil.
Bahçeli çıkış yaptığı grup konuşmasında “Meclis’te destekten” söz etmişti.
Ama...
“Referandumda seçmenimize EVET oyu verin çağrısı yaparız” gibi bir garantisi olmamıştı.
Tuğrul Türkeş işte bu “gri oy coğrafyasına” işaret ediyor.
“MHP 40 milletvekiliyle büyük bir siyaset manevrası yapamaz ama referandumda HAYIR oylarının daha fazla çıkmasıyla siyasetin meydan muharebesini kazanmış parti olur” gibi algılanabilecek bir gerekçe ortaya koyuyor.
Mümkün...
Bir genel seçimde yüzde 49.5 oy, AK Parti’nin yarım puan yükselişini işaret eder. Başarı gibi görülebilir.
Fakat...
Başkanlık sistemini düzenleyen anayasa değişikliği, referandumda yüzde 49.5’te kalan “EVET”lerle reddedilirse “mağlubiyettir.”
Uyarısını yapmakta.
“Bunu sadece gazetenize söylüyor değilim, partimle de paylaşıyorum” demekte.
...........................
AK Parti’nin “tedirgin” olmadığı söylenemez.
Böyle bir “tuzak” kuşkusunu daha başından beri hissetmediği ise hiç söylenemez. AK Parti kurmayları da çok tecrübelerden süzülmüştür.
Ama...
Süreçte devam.
“Önce şu anayasa değişikliklerinde bir anlaşalım. Meclis’te MHP desteğiyle 330 oyu bularak referandum kapısını açalım. -Tuzak- konusunu o zaman düşünürüz” görüşü hakim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oyları AK Parti oylarından birkaç puan yukarıda.
Bu da sanıyorum başkanlık sistemi yolculuğunun “emniyet kemeri...”