Atatürk Havalima-nı’na düzenlenen terör saldırısından hemen sonra dünyanın önde gelen yayın kuruluşları Türkiye’ye odaklandı.
Son dakika gelişmeleri aktarılırken, yabancı yayın kuruluşlarındaki uzman gazetecilere ve bölge uzmanlarına yöneltilen iki soru öne çıktı:
1- IŞİD, halkı Müslüman olan bir ülkeyi niye hedef olarak seçiyor?
2- Türkiye’ye yönelik eylemlerin bu kadar yoğunlaşmasının sebebi ne?
IŞİD, Türkiye’de bugüne kadar yedi büyük saldırı düzenledi. Yedi saldırıdan dördü Ankara ve İstanbul’da gerçekleşti.
Örgüt, Türkiye stratejisini güncellerken, saldırıların dozunu artırıyor, yöntemlerini çeşitlendiriyor.
Konuya kafa yoran düşünce kuruluşlarından SETA’nın (Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı), kısa bir süre önce yayımlanan, “Sınırdaki Düşman: Türkiye’nin DAİŞ İle Mücadelesi” konulu raporundan genel manzarayı ve alınması gereken önlemleri içeren şu saptamaları paylaşmak istiyorum:
Artık somut öteki
- DAİŞ’in yazılı metinlerinde ilk zamanlarda Türkiye’nin, “soyut” ya da, “muğlak” öteki olarak tasvirine yönelik söylemler hakimken, zamanla Türkiye’nin düşman ilan edilip, doğrudan hedef alınarak, “somut öteki-somut düşman” olarak konumlandırıldığı bir değişim söz konusu. Ayrıca DAİŞ’in yazılı medyasında hakim olan söylem, bu anlamda sadece Türkiye ve Türkiye’deki farklı grupları hedef almakla kalmamakta, aynı zamanda ülkede DAİŞ’e müzahir grupları yabancı savaşçı olarak Suriye’ye çekmeyi ve onları Türkiye’de terör saldırıları yapmaları yönünde harekete geçirmeyi amaçlıyor.
- Türkiye’nin DAİŞ’le mücadele stratejisini oluşturan üç boyut var. Birinci boyut, örgütün Türkiye içindeki yapılanmalarına ve sosyal ağlarına yönelik yapılan güvenlik operasyonları. İkincisi; Türkiye’nin DAİŞ’le mücadelede -başta hava operasyonlarına destek vermek gibi- eylem planının askeri ve siyasi bir parçası olacak şekilde uluslararası toplum tarafından alınan diğer önlemlerin bir ortağı olması. Üçüncü boyut ise sınır güvenliğine yönelik önlemler.
- Örgütün Türkiye’ye yönelik oluşturduğu güvenlik riskleri sadece terör saldırılarıyla sınırlı değil. Örgütün temel politikalarından biri olan yabancı savaşçı transferi açısından kaynak ülke olarak gördüğü Türkiye’nin yaşadığı riskin boyutlarının farkında olunmalı.
Geri dönmeye çalışanlar
- YTS’lerin (yabancı terörist savaşçılar) geri dönme süreçleri dikkate alındığında Türkiye’nin özellikle Batı’ya geri dönmeye çalışanlar için bir hedef olduğu anlaşılıyor. Bu durum Türkiye için güvenlik risklerini artırdığı gibi DAİŞ ile mücadelesinin de kapsamını oldukça genişletiyor.
- Türkiye’nin halihazırda PKK ile devam eden mücadelesi ve PKK/YPG ile DAİŞ arasındaki süren çatışmanın DAİŞ tarafından kullanılabilecek bir alan olduğunun da bilinmesi gerekiyor.
- DAİŞ’in Türkiye’de bugüne kadar gerçekleştirdiği bombalı eylemlerin karakterleri ve hedefleri çerçevesinden bir analiz yapıldığında tehdidin ayırt edici özellikleri var. DAİŞ’in Türkiye’deki eylemlerinin nitelikleri incelendiğinde diğer ülkelerdeki eylem tiplerinden farklılıklar içerdiği görülüyor. Türkiye’ye yönelik bombalı saldırılarda Türk vatandaşı olmayanların da yer almış olması DAİŞ’in Türkiye’yi hedef alma biçimlerinin çeşitliliğini göstermesi bakımından da önemli.
Raporda, bu tespitler yapıldıktan sonra özetle şu değerlendirme ve önerilere yer veriliyor:
İstanbul ve Ankara
- Suriye ve Irak eksenli DAİŞ mevcudiyeti sürdüğü müddetçe Türkiye’nin örgüt tarafından hedef alınma ihtimali yüksek. Bu tehdidin ortadan kalkması, DAİŞ’in geriletilmesi ve Suriye’deki savaşın nihayetlenmesiyle yakından alakalı. Suriye’de barışı sağlayacak adımlar atılmalı.
- Türkiye’deki bombalı saldırıların büyük kısmını İstanbul ve Ankara gibi büyük, yoğun ve heterojen kent merkezlerinde gerçekleştiren örgütün, bu şehirlerde yüksek katılıma sahne olan siyasi faaliyetleri ve yoğun insan ve turist kalabalıklarının olduğu gezi alanlarını hedef aldığı görülüyor. Bu bağlamda saldırı tehdidinin en yüksek olduğu şehirlerin yine İstanbul ve Ankara olacağı dikkate alınmalı.
- Orta vadede Türkiye’nin bölgede “hava savunma sistemi” kurması bir zorunluluk.
- Orta ve uzun vadede Türkiye’nin, sınır güvenliğini DAİŞ’in yönelttiği tehditlerden korumak amacıyla sınır hattı boyunca örgütü uzaklaştıracak, düşük bir derinliğe kadar bile olsa kararlı askeri hamleler yapmaya hazırlıklı olmalı.
- Örgütün Türkiye’ye sığınan DAİŞ karşıtı muhalif sivillere yönelik yeni saldırılar planlaması muhtemel. Dolayısıyla, yeni cinayetlerin önüne geçmek için DAİŞ karşıtı Suriyeli sivillerin korunma yöntemlerinin titizlikle yapılması gerekiyor.
- DAİŞ ve radikalleşmeyle mücadele bağlamında Türkiye’de sistematik bir strateji ve eylem planının geliştirilmesi için acilen harekete geçmeli. Eylem planı AB ve BM’de devam eden süreçlerle eşzamanlı yürütülmeli.
- Türkiye hukuksal düzenlemelere ek olarak DAİŞ’le mücadelede kapsamlı bir ulusal strateji geliştirmeli.
(Not: Murat Yeşiltaş başkanlığındaki ekibin kaleme aldığı, detaylı istatistik ve analizleri içeren rapora, SETA yayınlarından ulaşılabilir.)