07.03.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Aysel Bozan Yılmaz
Liseyi açıkta okumanın sebepleri arasında TEOG kapsamında istediği okula yerleşememe, dini kaygılarla evde eğitimi tercih etme, çalışmak, sağlık sorunları, üniversite sınavlarına hazırlanmak, taşımalı eğitimin zorlukları gibi faktörler öne çıkıyor.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) Eylül 2017’de yayınladığı 2016-2017 istatistiklerine göre açık ortaokul ve liselerde toplam 1 milyon 753 bin 807 öğrenci okuyor. Üniversitelerin açık ve uzaktan öğretim programlarındaki 3 milyon 368 bin 713 öğrenciyle birlikte, açık öğretim kurumlarında okuyanların sayısı 5 milyon 122 bin 520’ye ulaşıyor. Türkiye’de İstanbul, Ankara dışında kalan, İzmir dahil, tüm illerimizin nüfusu 5 milyonun altında. Öyle ki Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son verilerine göre İzmir’in nüfusu 4 milyon 279 bin 677. Bayburt gibi nüfusu 80 bin 417 olan iller de var. Yani açık öğretimdeki öğrenci sayısı iki büyük şehir dışındaki tüm illerimizin nüfusundan daha fazla.
Örgün öğretim dahil, ortaokul ve liselerde toplam 11 milyon 404 bin 385 öğrenci var; yukarıda da belirtildiği gibi 1 milyon 753 bin 807’i yani yüzde 15,38’i açık öğretime devam ediyor. MEB istatistiklerini inceleyen Eğitimci Alaaddin Dinçer, “Mart 2017’de yayınlanan 1. dönem istatistiklerinde ortaokul ve liselerde açık/örgün, resmi/özel toplam öğrenci sayısı 11 milyon 113 bin 419, aynı istatistiklerde açık öğretim ortaokul ve lisede okuyan öğrenci sayısının 1 milyon 429 bin 806 olduğu bilgisi yer alıyordu oran yüzde 12.87’ydi” diyor.
Son bir yılda açık öğretimde yüzde 22,66 artış yaşandığına dikkat çeken Dinçer, ayrıca eylülde yayınlanan istatistiklerde ortaöğretim sütununda resmi-özel/açık-örgün öğrenci sayısının toplam 5 milyon 849 bin 970 olduğu bilgisinin yer aldığını vurgulayarak, açık lise öğrenci sayısının 1 milyon 554 bin 938; genel toplam içindeki oranının yüzde 26,58 olduğunu kaydediyor.
Kimi mecbur kalıyor
Liselerde açık öğretimde okuyan öğrenci sayısı gittikçe artıyor. Bu artışta son yıllarda TEOG kapsamında düzenlenen liselere giriş sınavıyla istediği okula yerleşemeyen, meslek ya da imam hatip lisesine gitmek istemeyenler öne çıkıyor. Yine üniversite sınavına hazırlanmak için dershaneye gitmeyi tercih edenler de örgün öğretimden kaydını alarak, açık öğretime geçiyor. Dini kaygılar nedeniyle çocuğunun evde eğitim almasını tercih edenler, bulunduğu ilçede okul olmayan ve taşımalı eğitimin zorlukları nedeniyle okulu terk edenler, sağlık problemleri nedeniyle örgün öğretime devam edemeyenler ve maddi sebeplerle çalışmak zorunda kalanlar da açık öğretimi tercih ediyor.
Üniversitelerde ise okuduğu bölümden memnun olmadığı için yeni bir bölüm seçenler, kariyerinde ilerlemeyi hedefleyenler, maddi nedenlerle çalışmak zorunda olduğu için üniversiteyi açıktan okuyanlar, ikinci bir meslek edinmek isteyenler, askere gitmemek için eğitimine devam edenler, açık ve uzaktan öğretim programlarını tercih ediyor.
‘Devlet tasarruf ediyor’
Alaaddin Dinçer, açık öğretim kurumlarına giden öğrenciler sayesinde MEB’in derslik ve öğretmenden dolayısıyla paradan tasarruf ettiğini dile getiriyor. Dinçer’in bu konudaki yorumu şöyle: “1 milyon 753 bin 807 öğrenciyi açık öğretime yönlendirdiğinizde, her bir 30 öğrenci alacak 58 bin 460 derslik yapmamış, her bir öğretmene düşen 24 öğrenci üzerinden 73 bin öğretmen atamamış, 152 bin 289 derslik olan liselerde her derslikten ortalama 10 öğrenci azaltmış oluyorsunuz. Aynı zamanda ortalama öğrenci başına 7 bin 500 lira harcama yapıldığı hesaplandığında 13 milyar 154 milyon lira da harcama yapmamış oluyorsunuz. Öğrencileri şu ya da bu şekilde açık öğretime yönlendirmiş olmak doğrudan derslikten ve öğretmenden dolayısıyla paradan tasarruf yapmak anlamı taşımakta. O nedenle açık öğretimde artan öğrenci sayısı, ‘sınıf mevcutları, öğretmen başına düşen öğrenci sayısı ve ikili öğretim azalıyor’ diye sürekli gündeme getirilen açıklamaları gölgeliyor.”
İmam hatipte de var
İmam hatip ve meslek liselerinde de açık öğretimi tercih edenlerin sayısının yüksek olduğuna değinen Dinçer, açık imam hatip lisesine gidenlerin oranının yüzde 21,51 olduğunu dile getiriyor. Öyle ki açık ve örgün imam hatip liselerinde okuyan öğrenci sayısı toplam 645 bin 318. Bu öğrencilerin 138 bin 802’si açık öğretime devam ediyor. Açık meslek liselerinin öğrenci sayısında da artış yaşandığını belirten Dinçer, meslek liselerinde, özel öğretim kurumları çıkarıldıktan sonra oranın yüzde 11,87 olduğunu söylüyor.
“Açık öğretim sadece liselerle sınırlı kalmayıp ortaokullarda da devam etmekte olup azalmak yerine artmakta” diyen Dinçer, açık ortaokulda bir önceki istatistiklerde 142 bin 557 olan öğrenci sayısının son istatistiklerde 198 bin 869’a çıktığına dikkat çekiyor. Dinçer, açık ortaokullarda azalması gerekirken bir yılda yüzde 39,50 oranında artışının neden yaşandığının da sorgulanması gerektiğini sözlerine ekliyor.
TEOG’un uygulandığı 5 yıllık dönemde açık lisedeki öğrenci sayısının yüzde 53,28 oranında arttığını kaydeden Dinçer, “Bu tabloda tercihlerine yerleşemeyenlerin yanı sıra Bakanlığın açık liseyi özendiren politikalarının etkisi de büyük” diyor. Bu yıl uygulanacak adrese dayalı liselere yerleştirme modelinin, her ilçede yeterli sayıda okul olmaması nedeniyle açık liseye gidecek öğrenci sayısını artıracağı görüşünde olan Dinçer, şunlara dikkat çekiyor:
“Doğru olan çocukları açık liseye, dolayısıyla sokağın tehlike ve risklerine atmak değil, örgün öğretimde nitelikli eğitim vererek nitelikli yurttaşlar olarak yetiştirilmesini sağlamaktır. Çocuk ihmallerini, evlilikleri, işçiliği ve istismarlarını azaltmanın bir yolu da çocukları açık lise tuzağından kurtarmaktır.”
OKULDAKİ SORUNLAR ETKEN OLABİLİYOR
“Eğer genç, okulda yaşadığı başarısızlık sebebiyle bu kararı veriyorsa öncelikle bunun nedeni araştırılmalı. Zaten öğrenmede sorunlar yaşayan genç, açık lisede kendi başına öğrenmek zorunda kalacağından akademik sorunları da artarak devam edecektir. Diğer yandan sosyal fobi başta gelmek üzere madde kullanımı ve daha birçok psikiyatrik sorun da örgün öğretimi bırakmada temel sorun olabilmekte. Okulu bırakmak bu noktada çözüm olmayacağı gibi bu sorunları daha da derinleştirebilecektir.”
Açık öğretimde okuyanların sosyal çevresini kontrol etmenin güç olduğunu vurgulayan Mazlum, yaşanabilecek sorunları şöyle sıralıyor:
- Okulu bırakan gencin tüm zamanı artık boş olacağından gireceği sosyal ortamları denetlemek daha zor olacak. Bu durumda aileler gençlerin yetenekleri doğrultusunda bazı spor ve sanat etkinlikleriyle zamanlarını doldurmalarını desteklemeli.
- Evde internet başında bir yaşamı tercih etmeleri de söz konusu. Problemli internet kullanımı okulu bırakmada bir etmen olabileceği gibi sonuç da olabilir ve belki gençte depresyon, sosyal fobi gibi zeminde yatan psikiyatrik sorunları daha da derinleştirebilir.