Güneri Cıvaoğlu

Güneri Cıvaoğlu

ngunericivaoglu@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Trump’ın ilk icraatı olan 7 Müslüman ülke vatandaşlarına “vize ve yeşil kart” engellemesi -kısmen- yargı engeline takıldı.
Askıya alındı.
Trump’n tepkisi ne oldu?
“Amerika’da yargının varlığını görmüş oldu herkes!”
***
“Dediğim dedik, çaldığım düdük” tabiatlı Trump’ın “yargı çelmesi” hiç hoşuna gitmemiş olsa gerek.
Ama...
Yapacak bir şey yok.
ABD devlet sistemindeki “denge-denetim” başkanın elini bağlıyor.
“Kuvvetler ayrılığı” güçler (erkler) arasında “dengeyi” sağlıyor.
“Yürütme, yasama ve yargı” birbirinden bağımsız.
Bu “denge” halinde yürütmenin (Başkan’ın) denetimi mümkün oluyor.
Son örnek “bağımsız yargının” denetimi.
Böylece demokrasi sağlıklı işliyor.
....................
Türkiye “cumhurbaşkanlığı” adıyla da olsa “başkanlık sistemini” halkın onayına sunma sürecinde.
Ve...
Şu referandum sürecinde Trump’ın başkanlık görevini devralması, ülkesinde ve dünyada kaygılar, tepkiler üreten ilk icraatları “laboratuvar deneyi” gibi.
Mitinglerde, TV ekranlarında saatlerce konuşmayla, teorik tartışmalarla halka -tam- anlatılamayacak önemli konular için bulunmaz bir referans.
“Denge-denetim olmalı” söylemleri akademik kalırken, tam anlaşılamazken, işaret parmağıyla Trump’ın ABD’sini göstermek büyük lafları havada kalmaktan kurtarır, sokaktaki adamın önüne koyar.
Şöyle der:
Trump tek imzayla karar aldı. Müslüman 7 ülkenin vatandaşı için ABD’yi yasak bölge haline getirdi ama savcılar yani yargı bu uygulamaların bir kısmını dondurdu.
İşte “kuvvetler ayrılığı” budur. “Denetim” yani sistemin “freni” bağımsız yargıdır.
Frene basan savcılar hâlâ yerinde mi?
Yerinde...
Başkanın iradesine karşı geldiler diye görevden alınamıyor, sürgün edilmiyorlar.
“Başkan” denetlenmeli, gereğinde hukuk devleti ilkeleri gereği “frenlenebilmeli.”
.......................
“HAYIR” kampanyasını CHP iki ayak üzerine kurdu.
Birincisi...
Kampanya boyunca mitinglerde tek bir CHP amblemi olmayacak.
İkincisi...
Recep Tayyip Erdoğan’a değil getirilmek istenen başkanlık sistemine karşı “HAYIR”.
Yani...
“Adı ister Erdoğan, ister Ahmet, Mehmet... Hiç kimseye bu yetkiler verilmemeli” denecek.
***
Erdoğan, AK Parti’den daha yüksek oy oranıyla Cumhurbaşkanı seçilmişti; “yüzde 53” dolaylarında.
“HAYIR” tarafının referandumu “Erdoğan’a HAYIR” kampanyası haline getirmesi yanlış olur diye düşünmüş olmalılar.
Böylece kampanya “mücerret” kalabilir.
“Mevhum” tartışmak, milyonlara anlatabilmek zordur.
Ama...
Trump icraatlarından ve içeride frenlenmesinden örneklerle akademik/teorik söylemlerin yere ayak basması mümkün.
Gene de zor...
10 milyon üyesi olan, çok iyi örgütlenmiş bir AK Parti toplumun kılcal damarlarında.
CHP’nin 1 milyonu ancak bulan üyesini seferber etmesi, “1’e 10” farkını aşması hiç
kolay değil.
.......................
Not: Trump’ın imzaladığı kararname “Kişilik haklarına” aykırı. Ayrıca “ırkçılık” kokuyor buram buram...
Anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanı’na verilen Kanun Gücünde Karaname yetkisi ise “Kişilik haklarını” kapsamıyor.
Yani... İki durum arasında esastan kesin farklılık var. Ben sadece bu misali yargının “Bağımsızlığı” için yansıttım.