Hrant Dink anlatmıştı bize nasıl bir duygu olduğunu..
Kişisel terör tehdidi altıda yaşarken ruh halim güvercin tedirginliğinde demişti..
O hali şöyle anlatmıştı:
‘Bir yanı dikkat, bir yanı ürkeklik.
Tıpkı bir güvercin gibiyim...
Onun kadar sağıma soluma, önüme arkama göz takmış durumdayım.
Başım onunki kadar hareketli... Ve anında dönecek denli de süratli.’ (10 Ocak 2007 - Agos)
***
Suruç katliamında sonra bu kaçıncı bombalı saldırı..
On.. On bir.. On beş?
On yedi saldırı olmuş..
Bir yılda!. Yok daha yılı devirmedik, 11 ayda..
11 ayda on yedi bombalı saldırı..
O kadar oldu mu diyeceksiniz..
Oldu ya!.
O saldırılarda 299 kişi hayatını kaybetti.. Büyükleri sayayım, ondan fazla cana mal olan bombalı saldırıları hatırlatayım..
Suruç; 34..
Ankara Tren Garı; 103..
Sultanahmet; 13..
Ankara askeri araç; 28..
Kızılay; 34..
Dürümlü köyü; 16..
İstanbul Vezneciler; 11..
Atatürk Havalimanı; 41..
***
Baş edilmesi gereken bir terör örgütü yok.. IŞİD var, PKK/TAK var..
Ne yapalım?
Askeri tesislerden uzak duralım.. Askeri araçlar geçerken ortalıkta olmayalım.. Bir köşeye çekilip bekleyelim..
Turistik yerlere gitmeyelim.. Turistlerin ilgi gösterdiği mekânlara yanaşmayalım.. Kalabalıkların toplandığı alanlara yaklaşmayalım..
Okul bölgelerinde dolaşmayalım, havaalanlarına gitmeyelim, otobüs terminallerine uğramayalım..
Böyle yaşanır mı?
***
Yaşanmaz ama insanlar tedirgin..
Toplumun ruh hali güvercin tedirginliği..
Bir yanı dikkat, bir yanı ürkeklik..
En küçük sese hassas..
Herkesten kuşkulanacak kadar paranoyak..
Sürekli gergin, sürekli endişeli..
Kendisi için endişeli.. Anası, babası için, eşi için, çocuğu çoluğu için endişeli..
Toplumun ruh hali bu..
Güvercin tedirginliği..
***
Bunun en büyük nedenlerinden biri de..
Her canlı bombadan sonra, her bomba yüklü araç saldırısından sonra tekrarlanan o klişe laf..
‘Güvenlik zafiyeti yok’
İnsanı daha da tedirgin ediyor..
Güvenlik zafiyeti yok ama otuz kişi öldü, kırk kişi öldü, yüz kişi öldü ne demek?
Elimizden gelen budur mu demek?
Çaresi yok mu demek?
IŞİD’in acil terör ekibi mi var?
Havaalanı saldırısından sonra ekrana çıkmayan kalmadı..
Beyaz cam (eskiden böyle derdik) arkasından söylenmedik laf kalmadı..
Şu görüş ağırlık kazandı..
Saldırı Türkiye’nin İsrail ve Rusya’yla normalleşme sürecine girmesi nedeniyle yapılmış.. IŞİD’in İsrail’le anlaşmaya, Rusya’yla normalleşmeye tepkisiymiş.. Havaalanı baskınının nedeni buymuş..
Ne diyeyim..
Duyduğum en anlamsız, en çaresiz, en atmasyon yorumdu..
***
IŞİD’in acil terör ekibi mi var? Bu ne hız!.
Şöyle mi oldu; IŞİD teröristleri üzerlerinde canlı bomba yelekleriyle televizyon seyrederken Türkiye’nin İsrail’le anlaştığını, Rusya ile yakınlaştığını öğreniyorlar..
Putin’le Erdoğan’ın telefonda görüşeceğini duyuyorlar..
İçlerinden biri çok sinirleniyor.. Kabul edilemez buluyor.. ‘Hadi kalkın, eylem koyalım’ diyor.. Elde Kaleş, üslerinde canlı bomba yeleği, biniyorlar taksiye, doğru Atatürk Havalimanı’na..
***
Saldırıyı İsrail ve Rusya’ya bağlayan yorumculara bakarsan başka türlüsü mümkün değil..
Nöbetçi terör ekibinin işi!.
Davutoğlu’yla başladı
Bu yorumu yapan bizler değiliz, Ruslar..
Moskova’da buzların çözülmesi, Davutoğlu’nun başbakanlık görevinden alınmasıyla başlamış..
Rusya’daki aşırı milliyetçi Liberal Demokrat Parti liderinin görüşü bu..
Demiş ki; ‘İlişkileri düzeltmek için Türkiye son zamanlarda gözle görülür adımlar attı. İlk önce Davutoğlu gitti..’
***
Davutoğlu’na faturayı kesmiş..
Ankara’nın da işine gelmiştir.. Günah keçisi lazım.. Davutoğlu bulunmaz nimet!..
Şam’la normalleşirsek, Kahire’yle arayı düzeltirsek, kötü günlerin faturası yine Davutoğlu’na kesilecektir..
Eski Başbakan’ın kaçışı yok..