Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Futbolcuya yazık, bordroluya kazık
Kulüplere müjde, işçime, esnafıma, memuruma şamar.
Dünyanın hangi ülkesinde futbolcunun kazandığı milyonlarca doların vergisini kulüp öder?
Hangi ülkesi vergi cennetidir Türkiye gibi?
Sen bordroludan daha maaşını almadan yüzde 25 vergisini keseceksin.
Trilyonları cebine indiren futbolcuya yüzde 15 diyeceksin.
Üstelik bu yükü kulüplerin, dolayısıyla o futbolcuyu izlemek için bir dolu para ödeyen taraftarın omuzlarına yükleyeceksin!
Tek kuruş vergi ödemeyen futbolcu ise dalga geçer gibi sahaya “vergi kutsaldır” yazılı pankartla çıkacak.
Sevsinler toplumsal barış ve eşitlik anlayışınızı!

Haberin Devamı

Demirören’in ayrıcalığı ne?

Gözüm bir haftadır Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan’da.
Ama tık yok.
Demek ki, Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören’in, Fenerbahçe-Kayserispor maçından sonra Doğan’a telefonda söyledikleri kelimesi kelimesine doğru!
Ne diyor Demirören;
“Sivriservi’nin satılmış bir hakem olduğunu size daha önce söyledim. Bu hakem tetikçi dedim. Şimdi çıksam ‘Bu hakem satılık’ desem 6 ay ceza alırım”.
İnanılır gibi değil.
Bir kulüp başkanı, federasyon başkanına hakemi için “satılık, tetikçi” diyor ve hakkında hiçbir işlem yapılamıyor.
Hem hakem camiasının, hem federasyonun karizması çiziliyor.
Öte tarafta bir teknik adam aynı sözleri kameraya söylediği için 3 maç ceza alıyor.

İki yanlış var
Ya Kayserispor Onursal Başkanı Mehmet Özhaseki ile Doğan arasında geçen diyaloğa ne demeli?
Doğan bir gün önce “Hakemlerin sorumlusu MHK’dir” diyor?
Ertesi gün  “Ben varken Sivriservi görev alamaz” diye konuşuyor.
Bu ifadeler Özhaseki tarafından basına yansıtılıyor ve yalanlanmıyor!
Ortada iki yanlış var.
Birincisi, o konuşmaların mahremiyetinin Demirören ve Özhaseki tarafından hiçe sayılması.
İkincisi bu ağır ifadelerin sineye çekilmesi.
Sevgili Ercan Güven dünkü köşesinde sormuştu;
“Hakem paspas mı?”
Evet!
El birliği ile hakem paspas edildi!

Vah futbolum vah

Fenerbahçe-Kayserispor maçının ardından Galatasaray ve Beşiktaş kulüplerinin resmi internet sitelerinde yayınlanan açıklamalar federasyon tarafından incelemeye alındı.
Sonra ne oldu biliyor musunuz? Disiplin talimatında söz konusu eyleme karşılık bulunamadı ve ceza verilemedi. Çaresizliğe bakın! Ya o sitede federasyona veya başkanına hakaret edilseydi! Oturup üstüne su mu içecektiniz?
Hayretler içindeyim vesselam.

Haberin Devamı

Tehlikenin farkında mısınız?

“Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün bu işin altından kalkamayacağı ortaya çıktı. Kanaatime göre bir üst mevkiye, hükümete ve Başbakanımıza çıkma zamanı gelmiştir. Başbakanımız ikna olduğu takdirde askerlerden çekinerek geri adım atacağını zannetmiyorum”.
İnternet ortamında dolaşan bu ifadeler 4 yıldır “Havacılık Federasyonu” kurma girişimleri Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay’ın tam desteğine karşın Merkez Danışma Kurulu’nda onaylanmayan Semih Sayır’a ait.
Sayır, Türk Hava Kurumu bünyesinden çıkmış, yamaç paraşütünde uluslararası başarılara sahip bir uçuş sevdalısı!
Hedefi, faaliyetlerini resmi hale getirmek, özerk federasyon olmak!
Diyeceksiniz ki ne var bunda?
Masum görünen bu talebin ardında öyle ince hesaplar ve tehlikeler var ki...

Haberin Devamı

Genelkurmay karşı
Amaç belli.
Turizm yörelerinde denetimsiz ve tehlikeli biçimde yapılan yamaç paraşütü rantını, riskleriyle birlikte yasal hale getirmek.
Üstelik Genelkurmay Başkanlığı ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın karşı çıkmasına rağmen!
Yanlış okumadınız.
Genelkurmay Başkanlığı 2005 Kasım ayında Genel Müdür Atalay’ı uyarır;
Korgeneral Bekir Kalyoncu ,“Kurulması düşünülen federasyonun üstleneceği görevler THK tarafından yürütülmektedir. Yeni bir federasyona gerek yoktur. THK çatısı ve önderliğinde işbirliği yapılması daha uygundur” şeklinde “gizli” ibareli bir yazı gönderir.
Uyarı dikkate alınmaz!
Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın görüşü ise Tuğgeneral Nihat Kökmen tarafından 22 Temmuz 2007’de dile getirilir;
“Kurulacak yeni federasyonun 82 yıllık THK’nin eğitim seviyesine ulaşması mümkün olmayacağından bugünkü yapının korunması gerekmektedir.“
Can alıcı nokta ulusal hava güvenliğidir;
“Türkiye’nin Asya ve Avrupa’yı bağlayan bir köprü olduğu, hava trafiğinin yoğunluğu ve geçiş noktasında bulunduğu göz önüne alındığında, faaliyetlerin koordinasyonundaki bir hata, mevcut uçuş emniyetini ve ulusal güvenlik hususlarını tehlikeye atacaktır!”
Yani, havacılık faaliyetleri ulusal güvenliği ilgilendirir ve THK’nin dışında bir kuruluşa devredilemez!
Fakat Genel Müdür Atalay iki yılı aşkın süredir MDK’nın hemen her toplantısında konuyu gündeme getirir.
Son olarak 25 Mart 2008 tarihinde yapılması gereken oturum, sırf bu talep onaylanmayacak kaygısıyla ertelenir.
Bu arada kararsız MDK üyelerini ikna için adreslerine bazı dosyalar gönderilir!

Hedef belli!
Bu süreçte pekçok soru yanıt bekler.
Örneğin, THK’nin 83 yıldır başarıyla sürdürdüğü organizasyonlar askerin kesin tavrına karşın niçin ısrarla başka bir oluşuma devredilmek istenir?
Amaç, yamaç paraşütündeki rantın birileri adına legalleştirilmesi midir?
Genel Müdür Atalay’ın bu konuda bir yerlere sözü mü vardır?
Sayır’ın GSGM, Başbakan ve Bakan’a 24.01.2008 tarihinde yolladığı “Çalışmalarınızın önündeki engel, Türk Hava Kurumu ile uzlaşamamak ise sayın Başbakanımız ve Devlet Bakanımızın bu soruna müdahale ederek çözüm için yardımlarını arz ederim” şeklindeki yazısının amacı “gözdağı” vermek midir?
Bu işe talip olanlar henüz farkında değil ama niyet açıktır.
Türkiye’deki havacılık faaliyetlerinin THK’nin dışında bir tüzel kişiliğe verilmesi girişimi, Atatürk’ün kurduğu kurumu yıpratıp yok etme operasyonunun ikinci aşamasıdır.
İlki, kurban derileri, fitre ve zekatları malum cemaate yakın kuruluşlara yönlendirerek kurumu maddi olarak güçsüz kılmaktı.
Bugünkü plan ise mevcut siyasi konjonktürde THK gibi bir çınarı içten içe çürütüp yıkmaktır!