15.01.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:
Sunuş:
Türkiye'de Kürtçe dergi, kitap, plak, kaset yayınları gittikçe yayılıyor. Siyasi içerikli olmayan yayınlar baskıyla karşılaşmıyor. Yakınlarda yayımlanan Kürtçe kitapların en önemlilerinden biri, edebiyat araştırmacısı ve yazar Ahmet Aras'ın Şaire Kurda ye Efsanevi / Efsanevi Kürt şairi Evdale Zeynike (Deng Yayınları, Kasım 1996) adlı eseri. Kitap, geçen yüzyılın başlarında doğup, 1913'te, tahminen 110 yaşında ölen Kürt ozanı Evdale Zeynike'nin hayatı ve eserlerini konu alıyor.
Ahmet Aras, 1944'te Erzurum'un bir köyünde dünyaya geldi. Atatürk Ü. İşletme Fakültesi'ni bitirdi. 1971 askeri müdahelesinden sonra İsveç'e gitti. 1978'e kadar Stockholm'de Türkçe öğretmenliği yaptı. Yurda dönüşünden bu yana İzmir'de yaşıyor ve Kürt edebiyatı üzerine araştırmalar yapıyor. Aras ile Kürt edebiyatı üzerine konuştuk.
* Evdale Zeynike kimdir?
Evdal, bir Kürt ozanı. 1800'lerin başlarında doğmuş, 1913'te öldü; 110 yıl yaşadı. Kürt halk edebiyatı içinde çok önemli bir yere sahip. Tarihin değişik dönemlerindeki olaylar halk ozanları tarafından destan ve destansı türküler biçiminde söylenerek kuşaktan kuşağa aktarıldı. Bu sözlü edebiyat, bir nevi tarih arşivi gibidir.
Evdal, hem binlerce yıl önce yaratılmış olan destanları kendi üslubuyla söyledi, hem de yaşadığı dönemindeki pekçok olayı destanlaştırdı. Bu nedenle ona "Kürtlerin Homeros'u" deniyor.
Eskiden Tükler arasında olduğu gibi Kürtler arasında da halk ozanlarının seçkin bir yeri vardı. Dönemin beyleri ve paşaları hep nam salmış ozanları yanlarına aldı.
Anadolu'da binlerce bey gelip geçmiş, ama hiçbiri şimdi belleğimizde yok. Fakat Köroğlu vasıtasıyla Bolu Beyi 'ni ve Dadaloğlu vasıtasıyla Kozanoğlu 'nu çok iyi biliyoruz. Evdal da döneminin ünlü Kürt beyi Sürmeli Memed Paşa 'nın ozanıymış, uzun zaman onun yanında kalmış.
* Sürmeli Memed Paşa kim?
Sürmeli Memed Paşa, Doğubayazıt 'taki sarayın sahibi ünlü İshak Paşa 'nın torunu. 1865 yılında Osmanlı yönetimi Adana yöresindeki Kozanoğlu isyanını bastırmak üzere büyük bir askeri güç gönderirken, Sürmeli Memed Paşa'dan da destek istemiş. Paşa 400 süvarisiyle Kozan üzerine giderken Evdal'ı da beraberinde götürmüş. İsyanın bastırılmasından sonra 50 binden fazla Türkmen yerlerinden sürülmüş ve pekçoğu kılıçtan geçirilmiş.
Savaşın hemen ardından kolera hastalığı çıkmış. Osmanlı Ordusu'nun çok sayıdaki askeriyle birlikte Memed Paşa'nın 300'den fazla süvarisi de ölmüş. Yani hem yenen, hem de yenilen tarafta büyük trajedi yaşanmış. Orada birbirlerinden habersiz olarak karşılaşan büyük Kürt ozanı Evdal ile ünlü Türk ozanı Dadaloğlu, bu trajik olayı destanlaştırmışlar.
Aradan bunca zaman geçmiş olmasına rağmen, Evdale Zeynike'nin Kozan Destanı (Wey Xozane) bugün halk arasında hala canlılığını koruyor.
* Evdale Zeynike üzerine araştırmanızı nasıl gerçekleştirdiniz?
Evdal'ın adı üzerinde yaratılmış olan efsaneler herkes tarafından konuşuluyordu, ama kimse onun hayatı konusunda birşey bilmiyordu. Liseyi bitirdiğim 1961 yılında yaşlı bir adamla tanıştım. Ondan aldığım bilgilerle yola çıkıp, 1964 - 68 arasında pekçok yeri dolaşıp, çok sayıda kimseyle konuşarak Evdal'ın yaşam öyküsünü aydınlığa çıkardım. 1971 - 78 arasında yurt dışında kaldım. Dönüşte araştırmayı tamamladım.
* Kürt edebiyatının zengin olmadığı iddiaları konusunda ne düşünüyorsunuz?
Kürtlerin zengin bir sözlü edebiyatları var. Kürtçe'nin uzun süre yasaklı olması nedeniyle yazılı edebiyatın fazla gelişmediği doğru. Ama zengin bir Kürt klasik edebiyatı mevcut. Eli Heriri, Melaye Cüzeyri, Fekye Teyran, Ehmede Hani, Melaye Bate, İsmaile Bazidi, Şerefxane Hekari gibi çok sayıda şari ve yazar, 12. yüzyıldan 20. yüzyıl başlarına kadar birçok eser verdi.
Bunların çoğu, Kürt sözlü edebiyatından yararlandı. Xaris Bitlisi 'nin Leyl u Mecnun, Fekye Teyran 'ın Şexe Senan, Ehmede Xani 'nin Mem u Zin, Ereb Şemo 'nun Kela Dımdıme gibi eserleri bunlara örnek. Bundan 300 yıl önce, eski Kürt destanı Meme Alan 'ın konusunu işleyerek Mem u Zin 'i yazan Ehmede Xani, Avrupalı doğubilimcilerce Firdevsi ve Shakespeare ile mukayese ediliyor. Melaye Bate 'nın yüzyıllardır halk arasında okunan Kürtçe Mevlid'i kendi türünün en iyi örneklerinden biri sayılmakta.
* Kürt edebiyatı araştırmaları ne durumda?
Kürt edebiyat araştırmaları, çoğunlukla yurt dışında olmak üzere bütün hızıyla sürüyor. Değişik dallarda pek çok eser yayımlandı. Türkçe'ye çevrilenler de var, ama okuyucuya ulaşanı pek fazla değil.
* Türkiye'de Kürtçe kitaplar bir baskıyla karşılaşıyor mu?
Baskılar yine var, ama artık kimse aldırmıyor. Savcılar ve polis, daha çok siyasi koku alınca kitapların peşine düşüyor.
* Kürtçe kitaplara talep nasıl?
Pek fazla değil. En iyi kitabın satışı 2 bini zor bulur. Bunun bir nedeni, kaotik ortam.
Öteki Kürtçe kitaplarınız hangileri?
Şimdiye kadar çok sayıda destan ve halk ezgileri derledim, ama bunlardan ancak 3 tanesini yayınlıyabildim. Kerr u Kulık ve Siyabende Sılivi 1993'te yayınlandı. Birincisi 1995'te İsviçre'de Almanca olarak da basıldı.
* Kürt kökenli bir aydın olarak, Türkiye'nin "Kürt sorunu" hakkında ne düşünüyoruz? Bu sorunu nasıl çözeceğiz?
Bir sorun olduğunda ne yapılır? Sorun enine boyuna incelenir, üzerine tartışılır ve bir çözüme ulaşılır. Bizde böyle yapılmıyor. Sorunun tam bir özgürlükle tartışılması engelleniyor. Böyle olunca da içinden çıkılmaz bir durum yaratılıyor.
Sorunun çözümü bence yönetimlerin tavrına da bağlı. Eğer yönetimler kendini "bölünme paranoyası" ndan kurtarır, Kürtlerin varlığını ülkenin geleceği için bir tehdit olarak görmekten vazgeçerse, sorun çözüm yoluna girer.
Kürtlerin kesinlikle ayrılma niyeti ve talebi yok. Ayrılmanın objektif şartları da yoktur. Türklerle Kürtler, Türkiye'nin her yöresinde içiçe yaşıyor. Kürtlerin çoğunluğu ülkenin batı bölgelerinde. Bu durumdaki insanları kim, nasıl ayırabilir? Kürtler Türkiye'nin tümünü öz yurtları olarak benimsedi. Ayrılmak istemiyorlar, ama temel insan haklarının tanınmasını istiyorlar.
Bu ülkenin Türklerin ve Kürtlerin ortak yurdu olduğu gerçeği her kademede kavranırsa, sorun kolaylıkla çözüme kavuşabilir. Böyle bir çözümü kimler sağlayabilir? Demokratik güçler, soruna ırkçı bir tavırla yaklaşan kesimleri geriletip makul bir çözüm için yolu açmazsa, Türkiye yine bölünmez, ama daha uzun süre acı çekmeye devam ederiz.