Şahidi olduğu olayları dahi derin öğrenme gücünden yoksun yaşayan kalabalıklar, fısıltıların ışığıyla yetiniyor. Yalana daha çabuk inanıyor ve bu geleneği sürdürüyor.
Ve adeta herkes elindeki bir kibritle bir yerlerden işaret bekliyor...
BM’de konuşan ABD Başkanı Obama da bu durumu fark etmiş olacak ki artık gerçekleri gizlemeden konuşuyor...
Beyaz Saray’daki sayılı günlerinin sonuna doğru gerçekleri yeni fark etmiş gibi konuşuyor ve diyordu ki:
- Dünya, bir duvar inşa edip kendi toplumlarımızı aşırıcılıktan korumak için çok küçük.
***
Başkan Obama “Eski düşünce tarzlarına başvurmak için dünya çok küçük ve biz birbirimizle çok fazla iç içe geçmiş durumdayız. Bu zihniyeti Ortadoğu’nun birçok yerinde görüyoruz” diyordu ama Ortadoğu’yu yaşanmaz hale getirenin ABD olduğunu da unutturuyordu.
“Evet, ABD’de çok fazla para-siyaset ilişkisi var” diyerek siyasetin kirli yüzünü açıklayan Obama, “Sermaye ve karar vericiler, sıklıkla demokrasinin yukarıdan yönetenlerin müdahalesiyle değil, tabandan gelerek ilerlemesi gerektiğini unutuyor” diyordu.
Toplumların bilinmezlikler, huzursuzluklar ve savaşlarla dolu olduğunu ifade eden Obama, “Muazzam gelişmeye rağmen, kurumlara olan güveni kaybettik, yönetmek zorlaştı ve milletler arasındaki tansiyon daha çabuk yükselmeye başladı” şeklinde konuşuyordu.
Lakin güneş batarken bunları söylemenin bir anlamı olmuyordu!
***
Cumhurbaş-kanı Recep Tayyip Erdoğan ise Suriye’de, Irak’ta terörün ve savaşın kıskacında inleyen pek çok ülkede yüz binlerce çocuk, kadın, genç ve yaşlının öldürülmeye devam ettiğini söylüyor ve diyordu ki:
- Zulümden kaçan mülteciler Avrupa şehirlerinde aşağılayıcı muamelelerle karşı karşıya kalıyor!
“Diğer yandan, dünyanın pek çok ülkesinde insanlar açlık, salgın hastalıklar, sefalet ve cehaletle boğuşuyor. Bu, insanlık onuru ve vicdanını yaralayan utanç verici bir tablodur” diyen Erdoğan, Suriyeli mültecileri kendilerine yönelik tehdit olarak algılayan tüm Avrupa’ya sesleniyordu:
- Dikenli tel örgülerin arkasında huzur aramak beyhude bir çabadır!
***
Dünya, güneşi seyreder gibi, seyircisi ve şahidi olduğu olayların gerçek yüzünü söylemeye dahi korkuyor.
Ve diğer Batılı efendi devletler ise kendi gerçeğinden yola çıkarak yalan bir hikâye anlatıyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ısrarla vurguladığı utanç tablosunu ise görmek istemiyor ve kör rolünü oynamaya devam ediyorlardı.
Elli yıldan beri bu ülkeye kan kusturmaya çalışan terör örgütlerinin teröristlerine hâlâ terörist dedirtemiyoruz...
Otuz yıldan beri yaşadığımız terör vahşetine hemen herkes arkasını dönmekle yetiniyor.
15 Temmuz’daki kanlı darbe teşebbüsünü canlı yayında film gibi seyreden dünyaya biz hâlâ haykırarak darbe dedirtmeye ve dert anlatmaya devam ediyoruz...