Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Yenikapı’daki tarihi miting Türkiye’nin moralini yükseltti.
Artık hiçbir şeyin 15 Temmuz öncesi gibi olmayacağının en önemli kanıtını oluşturdu.
Türkiye, siyasi tarihinin kritik dönemeçlerinden birinde bulunuyor.
15 Temmuz darbe girişimi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, içte yerli ve ithal terör, bölgesinde Suriye merkezli oldubittilerle sıkıştırıldığı bir dönemde gerçekleştirildi.
Bu sıkışmışlık, 24 Kasım’da Rus uçağının düşürülmesi olayıyla bambaşka bir boyuta da taşındı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Yenikapı’daki tarihi mitingin ardından bugün yine tarihi önemde bir ziyaret gerçekleştirecek.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le St. Petersburg’da bir araya gelecek.
Biz de Erdoğan’ın gezisini izleyeceğiz.
Gezi, sadece Rus uçağının düşürülmesinin ardından gerçekleşen ilk yüz yüze görüşme olması açısından değil, zamanlaması açısından da ayrı bir önem taşıyor.
Anımsatmak gerekir ki bu ziyaret Erdoğan’ın 15 Temmuz’dan sonraki ilk yurtdışı gezisi.
Ayrıca Cumhurbaşkanı Türkiye-Rusya ilişkilerinin normalleşmesi açısından önem taşıyan bu ziyareti “A’dan Z’ye yeni bir milat” olarak yorumluyor ve “ümidini üst düzeyde tutarak” Rusya’ya gidiyor.
Erdoğan-Putin görüşmesinin gündemi
Putin görüşmesinde masada 9 aylık süreçte yaşananlar, bunun ekonomik boyutu ve
siyasi konular olacak.
Şüphe yok ki en önemli başlıklardan biri Rus uçağını düşüren pilotlarla ilgili kuşkular.
Uçağı düşüren pilotların adının FETÖ soruşturması kapsamında geçmesi, pilotların bu nedenle tutuklandığı bilgisi, kriz çıkarmaya yönelik bilinçli bir harekette bulunulduğu iddiaları önemli gündem maddesi.
Bu bağlamda, paralel yapının Rusya’daki ve bölgedeki faaliyetleri, darbe girişimine karşı Rusya’nın Türkiye’ye verdiği destek de konuşulacak.
Diğer önemli bir başlık ise Suriye.
Suriye konusunda ABD ile birlikte en önemli oyun kurucu Rusya.
Uçak krizine kadar Rusya ile Türkiye aynı fikirleri taşımasa da sahada ortak hareket edebiliyordu.
Ancak uçağın düşürülmesinden sonra iki ülkenin Suriye’ye bakışı ve yaklaşımları konusundaki makas açıldı.
Türkiye, hali hazırda Esad rejimi işbaşında olduğu sürece çatışmalı ortamın bitirilemeyeceği tezini savunuyor ve geride bırakılan sürecin de bu tezi doğruladığını düşünüyor.
Putin’le görüşmesinde Erdoğan, bunu elbette yeniden anlatacak ve iki ülkenin de ortak bir noktada buluşabileceği noktasından hareket edecek. Suriye’de çoğulcu ve demokratik bir siyasal yapının oluşturulması ortak hedefi, bu konuda yeni bir aşamaya geçilmesini sağlayabilir.
Ulusal, bölgesel ve küresel konuları birbirinden ayırmak artık mümkün değil.
15 Temmuz’da darbecilerin başarılı olması durumunda etkilenen sadece Türkiye olmayacaktı.
Türkiye ile siyasal ve demografik ağırlığı karşılaştırılamayacak olan Suriye’de yaşananların da dünyayı nasıl etkilediğini görüyoruz.
Putin görüşmesi bu açıdan da tarihi bir önem taşıyor.
Ve tabii başta yürümesi gereken büyük yatırımlar ve turizm olmak üzere ekonomik ilişkilerin yeniden canlandırılması.
Erdoğan, 100 milyar dolarlık ticaret hacminin önünün yeniden açılması gerektiğini vurgulayacak.
Akar niye konuştu?
Erdoğan, Rusya’ya Yenikapı moraliyle gidiyor.
Yenikapı buluşması sadece siyasi liderler açısından değil, mitingte üniformasıyla kürsüye çıkarak bir anlamda içini döken Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar için de doping oldu.
Orgeneral Akar’ın ismi konuşma programında gözükmüyordu ancak bu durum konuşmanın son anda planlandığı anlamına gelmiyor.
Akar’ın konuşacağı iki gün öncesinden belliydi.
Genelkurmay Başkanı, iki gün öncesinden konuşmasını hazırlamaya başlamış.
Darbe girişimi sırasında rehin alınan ve 15 Temmuz’dan en olumsuz etkilenen isimlerin başında gelen Akar’ın konuşma yapmasının Cumhurbaşkanı tarafından istendiği belirtiliyor.
Normalde Genelkurmay başkanlarının bu tür bir organizasyonda bulunması ve konuşması elbette olağandışı.
Ancak kaynaklar, konuşmayı “olağanüstü dönemin bir gereği” olarak niteledi.
O slogan moral verdi
Bu konuşma vesilesiyle Akar, hem morali bozuk olan TSK personeline moral aşılama, hem TSK’da yaşananlardan endişe duyan siyasilere “Görevimizin başındayız” mesajını verme hem de halka “Darbecilerle darbeye karşı çıkan TSK personelini ayırın” uyarısında bulunma olanağı buldu.
Alışılmadık biçimde, alışılmadık bir kalabalığa hitap eden Akar’ın, hem halkın kendisine gösterdiği yoğun ilgi ve alkış hem de konuşmasına gelen “En büyük asker bizim asker” tepkileriyle moral bulduğu ve bundan çok memnun olduğu ifade ediliyor.
Mitingde, Akar’a yeni bir emir subayının eşlik ettiğini de gördük.
Yıllardır yanında çalışan emir subayı, Yarbay Levent Türkkan’ın ihanetine uğrayan Akar’ın yeni emir subayı Piyade Albay çekirdekten “özel kuvvetçi”.
15 Temmuz’dan sonra geçici olarak Orgeneral Akar’ın koruma müdürlüğüne getirilmiş. Bundan böyle emir subayı olarak hizmet verecek.
Erdoğan’ın ziyaretçilerini not etmişler
Yaverlerin, emir subaylarının ne kadar kritik öneme sahip olduğunu 15 Temmuz’da gördük.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en yakınındaki isimlerden Başyaver Ali Yazıcı da suikast girişiminin odağında yer alıyordu.
Erdoğan’ın yaverlerinin görevlendirilmeden önce iyice araştırılması yönündeki talimatlarına ve köylerine kadar gidilerek yapılan değerlendirmelere rağmen örgütle olan ilişkisi açığa çıkartılamadı.
Öğreniyoruz ki buna karşın Erdoğan tatmin olmamış.
Bazı programlarına bu ismi ve yanındaki diğer yaverleri sokmamış.
Kritik özel görüşmelerine emniyet mensuplarıyla gidilmiş.
Başyaver ve yaverlerin, Erdoğan’ı ziyaret eden tüm isimleri not ederek Genelkurmay’a bildirdikleri tespit edilmiş.
Erdoğan, o dönemde özel kalemine bu isimlerin makama sokulmaması, ziyaretçi listesini almamaları talimatını vermiş.
Göreve geldiğinde yaver istemeyen ancak Genelkurmay’ın “İstediğiniz ismi verelim”
diyerek alınganlık göstermesiyle kabul eden Erdoğan’ın çekincelerinin haklılığı
15 Temmuz’da ortaya çıktı.
Artık yaver kullanmak istememesi de bütün bu tablo nedeniyle son derece haklı bir tutum.