Uyarılar, ihbarlar, tehditler...
Siyasi parti liderlerine, önde gelen devlet adamlarına “suikastlar yapılacağı” dolaşımdaydı.
Dün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hedefteydi.
Artvin Şavşat’tan Ardanuç ilçesine gitmekte olan CHP konvoyuna saldırı (büyük olasılıkla PKK) öncülük görevi yapan araçtaki bir korumanın dikkati sonucu atlatıldı.
Bir vadiden geçilirken öndeki araçta bulunan koruma sağdaki yamaçta bir hareketlilik görüyor.
Bunun konvoya ateşlenmek üzere hazırlanan roketatar olduğunu fark ediyor.
Ve korumalar o noktaya odaklanarak ateşe başlıyorlar.
Saldırganlar kaçıyorlar.
Ama...
Az sonra bir kez daha -bu defa uzun namlulu silahlarla- saldırıyorlar.
Çatışma oluyor.
Bu arada Kılıçdaroğlu da -nispeten- “güvenli” alana götürülüyor.
Bir defayla yetinmeyip ikinci kez de saldırıya geçilmesi “öldürmeye kararlılık” işaretidir.
Bunu “üstlerinden kesin sonuç alma emri” diye de algılamak yanlış olmaz.
Yani...
Saldırı bir tesadüf değil.
Planlanmış.
“Türkiye’yi karıştırma” tezgâhlarının kirli yansıması.
........................
Türkiye tam da Cerablus harekâtı ile yürek serinletirken... Özgüven şarj ederken... Uzunca sürmüş alacakaranlıkta böylece ilk kez bir avuç gökyüzü ışığı yakalamışken...
CHP Genel Başkanı’na suikastla Türkiye’yi sarsacak, çatırdatacak bir -menfur- suikast...
Allahtan başarısız bir girişim olarak kaldı...
Kılıçdaroğlu’na, ailesine, CHP’ye, milletimize “geçmiş olsun.”
Zırhlı araçta şehit olan askerlerimize rahmet, iki yaralıya “şifa” diliyorum.
Aslında...
PKK Artvin’e, Gümüşhane’ye hatta Giresun’a, Ordu’ya 15-20 teröristten oluşan gruplar kaydırmıştı.
“Karadeniz’de de varız” vitrini çizmek çabasında olduğu biliniyor.
Ama o kadar az, dağınık ve etkisizler ki, CHP kurmaylarının Artvin Şavşat’a giderken PKK saldırısı sanıyorum pek de akıllarına gelmemiştir.
Ancak...
Valilik, sayıları 23’e çıkarılmış korumalar ötesinde gene de ek tedbir olarak 3 zırhlı araç içinde özel donanımlı güvenlik güçleri de konvoya öncülük ve koruma yapmak görevini vermiş.
İyi ki de bu “ek önlemi” almış.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Başbakan Yıldırım’ın ve İçişleri Bakanı Ala’nın Kılıçdaroğlu’nu telefonla arayarak üzüntülerini bildirmeleri 15 Temmuz sonrasının “demokrasi için omuz omuza” ruhuna uygun.
Bunun sürmekte olması
bile önemli.
............................
Öte yandan bu saldırı, dolaşımda olan ihbarların, uyarıların, tehditlerin boş olmadığını açık seçik ortaya koyan bir net işarettir.
Bugün Kılıçdaroğlu’na...
Yarınlarda kimbilir kime / kimlere!
Terör örgütleri leş akbabaları gibi Türkiye’nin üstünde dolaşıyor.
Kan kokusu almış gibiler.
Bunlara karşı en güçlü duruş demokrasi saflarında omuz omuza vermektir.
Bin yılı aşkın devlet geleneği ve yeteneği olan Türkiye, birliğini korudukça bunların hepsinin hakkından gelir.