GündemSOMA GERÇEĞİ - ‘Fazla kömür için hakaret ettiler’

SOMA GERÇEĞİ - ‘Fazla kömür için hakaret ettiler’

30.05.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Soma’daki maden işçileri çalışma koşullarından dertli. Kötü muameleye maruz kaldıklarını söyleyen işçiler ‘Çok ciddi baskı görüyorduk. Hakaret ediyorlardı. Saatlerce çalışıyorduk’ diyor

SOMA GERÇEĞİ  - ‘Fazla kömür için hakaret ettiler’

Soma’daki madenlerde çalışan işçiler, gerek çalışma koşullarından gerekse amirlerden gördükleri muamelelerden yana oldukça dertli. Kötü muameleye maruz kaldıklarını belirten işçiler, bu durumun yalnız Soma’da değil, birçok maden ocağında benzer olduğunu dile getiriyor. Öte yandan, maden ocağında hayatını kaybedenlerin aileleri ise tazminatların nadiren ödenmesinden ve maaş bağlanmamasından yakınıyor...
Çalıştığı kuruma iş güvenliği anlamında güvendiğini ifade eden Ercan D., amirlerin işçilere yönelik yaklaşımından şikâyetçi:
“Amirlerle aramızda her zaman askeri bir düzen var. Onlar aşağılar, biz cevap veremeyiz. Belki başka sektörlerde de bu vardır ama bizim işimizde zaman zaman amirlerin bizden iğrendiğini, dokunmaktan çekindiklerini bilirim. Kömürcülük pis iştir. Karanlık iştir. O yerin bilmem kaç kat altında ne yaşandığını anca madenciler bilir. Bu insanların başka imkânları yok. Ben yine madene gireceğim. Eve gittiğimde de oğlum benim simsiyah ellerimi gördüğünde korkmaya devam edecek.”

‘Müfettişe güvenildi’
Koray Karadağ, faciada yaşamını yitiren evli ve 1 çocuk babası bir maden mühendisti. Baba Cihat Karadağ da bir dönem Soma Kömür’de çalışmış. Halen açık ocakta şantiye müdürü olarak görev yapan Baba Karadağ şunları diyor:
“33 yıllık mühendisim. İş güvenliğinin çalışanı, iş yerini ve iş vereni koruması gerektiğini en iyi bilenlerdenim. Sadece müfettişe güvenilmese bu facia yaşanmazdı. Oğlum bir panonun vardiya sorumlusuydu. 7 senelik bir mühendise bu kadar büyük bir sorumluluk verilir mi verilmez mi, tartışılır. Oğlumun o saatte dışarıda olması gerekirdi. Kimi ocakta problem yaşandığı için kaldığını, kimi ise işçileri kurtarmak için tekrar girdiğini iddia ediyor. Oğlum ben burada çalıştığım dönemde doğdu. Üniversiteyi İzmir Dokuz Eylül’de okuyup tekrar iş için buraya geldi. Ancak gelinim ve torunum bu olaydan sonra burada yaşayamayacak.”

‘Kâğıdı zorla imzalattılar’
Eynez’de bant ekibinde çalışan Nurettin Karakaş, faciadan yaklaşık 4 ay önce madenden kovulan bir işçi. Karakaş kovulmadan önce şirketin kendisine zorla “Bütün haklarımdan vazgeçiyorum” yazılı bir kâğıt imzalattığını belirterek, “Çok zor şartlarda çalışıyorduk. Günde 8 saat diye başlayan mesai 10 saate kadar gidebiliyordu. Yaşım çok genç olmadığı için bu tempoyu vücudum kaldıramıyordu. Sık sık rapor almaya başladığım bir dönemde yönetimden beni çağırdılar. Önüme bir kağıt koyup okumama dahi fırsat vermeden imzalattılar. Meğer beni kovmadan tazminatımı vermemek için plan yapmışlar. Bu olaydan 5 ay sonra çıkışımı verdiler. Çalışma Bakanlığı’na gittim ama yapabilecekleri bir şey olmadığını söylediler” diyor.

Haberin Devamı

‘Hâlâ maaş bağlanmadı’

Balıkesir’in Savaştepe ilçesi, Soma maden faciasında en fazla kayıp veren yerlerden biri. Olayın şokunu henüz atamayan Savaştepeliler arasında travmadan en çok etkilenenler ise hiç şüphesiz çocuklar. Bazısı babasının ölümünü inkar ediyor bazısı ise durduk yerde ağlamaya başlıyor. Çocuklara ölüm çok ağır ama en zor durumda olanlar evin yükünü tek başlarına sırtlanmak zorunda kalan kadınlar...

‘Böyle kader olur mu?’
Beyda Güçlü, en küçüğü 5 yaşında 6 çocuk annesi. 48 yaşındaki eşi Yunus Güçlü’yü, geçen sene ekim ayında Uyar Madencilik’te meydana gelen kazada kaybetmiş. Balıkesir Savaştepe’ye bağlı Sıtmapınar köyünde yaşayan aile, ekonomik sıkıntı içinde. Beyda Güçlü, şirkete dava açmadıklarını söylüyor. Ancak aileye 200 bin lira ‘tazminat’ ödenmiş. Adı tazminat ama aslında ‘kan parası’. Ev hanımı olan Güçlü, gözyaşları içinde eşinin madende çalışmasını hiç istemediğini ama mecbur kaldığını anlatıyor:
“Madene gitmesini istemiyordum. Çok kavga ettik bu yüzden. 50 lira kayıt parası istemişlerdi madene yazılması için, arkadaşından borç almıştı. ‘Tütüne git, madene gitme’ dedim, dinlemedi. Güvenli bir yerde çalışsın istedim. İnsan hayatı böyle ucuz olur mu? Kocama, ‘Sen başımızda dur’ dedim ama gitti madene. 5 yaşındaki kızım hâlâ ‘Babam madende, gelecek’ deyip duruyor. Çalışmaya başlayalı 1 ay bile olmamıştı, kaybettik. Maaş bağlanacağını söylemişlerdi ama hâlâ ortada bir şey yok. Kader diyorlar. Böyle kader olur mu?”

Haberin Devamı

‘Mecburen iyiyiz biz’

38 yaşındaki Perihan Türker, eşi Hayri Türker’i kaybetmiş faciada. Sekiz önce çiftçi olan Hayri Türker, sigorta garantisi nedeniyle madene başlamış. Türker, eşinden konu açılınca, “Çoluk çocuk hasta oluyor diye başladı. Bize bakmak için girdi” diyebiliyor. Perihan Türker’in aklı fikri üç çocuğunu nasıl yetiştireceği ile meşgul. 18 yaşındaki Meral, okula gitmiyor. Bulabilirse, işe başlayacak.
Cemil, ilkokul 4. sınıf öğrencisi. Babasının ölüm haberini alınca kendini tuvalete kitlemiş. “Ölmedi baban” diye ikna ettiklerinde dışarı çıkmış. 5 yaşındaki Ceyhun evin en ufağı. Biz annesiyle sohbet ederken, durduk yere ağlamaya başlıyor. Anne Türker’in oğluna sarılırken gözleri dalgın: “Çocuklar var, daha ben tarlaya gidemem. Devletten aylık bekliyoruz. Çok zor. Mecburen iyiyiz biz...’

Haberin Devamı

‘Çocuklar yığıldı kaldı kızım’

Seda Güngör’ün ikizleri Alaattin ile Ali, henüz 5 aylık. Seda hanım (24) da eşi Sadettin Güngör’ü kaybetmiş. Genç kadın, prematüre doğan bebeklerinin sağlığı için çabalarken, maden faciası meydana gelmiş. 6.5 aylık doğan ikizlerden Ali’nin ciğerleri bitişik. Sıklıkla moraran bebek, 5 aylık olmasına rağmen kafasını dik tutmakta zorlanıyormuş. Geçenlerde kucağında birden moraran Ali’nin kalbi durmuş da hastaneye zor yetiştirmişler. Anne Güngör’e, İzmir’de bir hastaneden randevu aldıklarını söyleyince sigortanın tedavi masraflarının tümünü karşılayıp karşılamayacağını soruyoruz ama cevap yok. Halen taziyelerin kabul edildiği evde, kadınlar dayanışma içinde birbirlerinin yardımına koşuyor. İçlerinden yaşı geçkin bir kadın, yetim kalan ikizlere bakarken durumu özetliyor: “Çocuklar yığıldı kaldı kızım.”

Haberin Devamı

‘1.5 sene daha çalışsaydı’

Soma Kömür’de çalışan eşi Baykal Şahan’ı geçtiğimiz yıl kaybeden Şeyda Şahan, zor şartlar altında yaşamını sürdürmeye çalışan bir kadın. Eşini denizde boğularak kaybeden Şahan, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Eşim evlendikten sonra madene girdi. Madende çok ağır şartlarda çalışıyordu. Ben de tarlada tütün toplayarak destek olmaya çalışıyordum. Çok çalışmasına üzülüyordum. Geçen sene yine işe yazdırmış kendini. ‘Biraz dinlen’ deyip göndermedim. Ailecek Dikili’ye gittik. Denizde boğuldu. Eşimi kaybettikten sonra şirkete gidip destek göstermelerini istedim. ‘680 yevmiyesi var, 900 olsa bağlardık. Şimdi destek olamayız’ dediler. 1.5 sene daha çalışıp öyle boğulsa destek olabileceklerini ama bu durumda bir şey yapamayacaklarını söylediler. Çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılayamadığım için çok mutsuzum.”

‘Ne öğle arası ne çay’

Soma Kömür İşletmeleri’nde 2009 yılından bu yana çalışan ve faciadan kurtulan Akif Akband da, çalışma koşullarının ağırlığından yana dertli: “250 metre aşağıda bantta çalışıyorum. Faciadan önce çok ciddi baskı görüyorduk. Amirler fazla kömür çıksın diye hakaret ediyorlardı. 8 saat hayaliyle gidiyor, saatlerce çalışıyorduk. Öğle araları yarım saat derler. Biz ne öğle arası ne de çay molası bilirdik. Psikolojik olarak ne kadar yıpratıldığımızı bilirim. Bayramlarda 3 gün çalışır, 1 gün çalışmış gibi yevmiye alırdık. Bunu sendikaya iletsek de dikkate alınmadı. Bu sorunlar sadece Soma Maden’in değil, diğer madenlerin de sorunu. Herkes öyle ekmek derdine düşmüş ki sesini çıkarmaya korkuyor.”

Haberin Devamı

YARIN: *ERKEKLER MADENDE, KADINLAR NE YAPIYOR? *İŞÇİLER SENDİKAYA NEDEN ÖFKELİ?