Tribünlerde bilinçli bir duruş var... Yöneticilerin ve futbolcuların yapamadığı şeyi yapıyorlar: Öfke kontrolü. Maçtan önce kısa süren “Paralar nerede?” soruları, maç başladığında yerini “Golü kim atacak?” merakına bırakıyor yerini.
Günün ilk sürprizi: Burak Yılmaz yok. Açık yarası olduğu için Abdullah Avcı Alanya maçına saklayıp riske girmemiş, kadroya almamış golcüyü. Bu durumda Beşiktaş’ın çok bastırıp atamamak sıkıntısı evindeki UEFA maçında da devam ediyor. Genç Güven takımın santrforu... Lens sağdan, Caner soldan servis yapıyorlar ama Güven uzaktan bir şutla yetiniyor. Az sonra sakatlanıp yerini Umut Nayır’a bırakıyor. Pek de değişmiyor tablo... Şutsuz bir oyalama futbolu oynayan rakibine karşı Beşiktaş yine bastırıyor, yine pozisyonlara giriyor ama, ceza alanında boşluk bulamadığı gibi kornerleri ve duran topları da değerlendiremiyor.
Avcı’nın seçtiği onbir, en azından “bütüncül” bir takım oyunu sergiliyor. Bu futbola kötü ve kalitesiz demek o kadar kolay değil. Hepsi de en iyi biçimde işlerini yapmaya çalışıyorlar. Douglas, Rebocho, Elneny, Lens, Caner çok gayretli. Ljajic oyuna ayak uydurmaya çalışıyor. Dorukhan da etkin. Oyun merkezinde hücum ve savunma görevlerini bir arada başarıyla sürdürüyor. Vida ve Necip (nazar değmesin) iyi bir maç çıkarıyorlar. Ama golü bulamıyorlar. Beşiktaş’ın skoru yakalayamamasının bir önemli nedeni de Wolverhampton’un beşli savunmaya çekilmesi. Özellikle ilk yarıda Beşiktaş’ın baskısına karşı ceza alanını doldurup kapatarak “blokaj” uygulaması. Bu tür kapalı defansların açılması için öncelikle duran topların değerlendirilmesi gerekiyor. Kanat ataklarında da hem adam eksiltmek, hem de ezber ortaların yanı sıra yerden farklı pozisyonların yaratılması bekleniyor. Bunlar Beşiktaş’ta eksik kalan unsurlar. Takımda Vida’dan başka kafa vuruşu yapacak oyuncu yok gibi. O da akan oyunda değil, rakip kaleye kornerlerde gidiyor ancak.
Avcı’nın tıkanık oyunu açma hamlesi, 78’de Dorukhan Oğuzhan değişikliğiyle geldi. Bence daha erken davranabilirdi. O arada İngiliz takımı da Jimenez’le Cutrone’yi değiştirip oyuna ortak olduğunu gösterdi. İkinci yarıda cesaretle hücum organizasyonlarına giriştiler. Bu oyuna karşılık Beşiktaş daha çok gol fırsatı yaratabilirdi. Rakip yarı alanda şuta dönüştüremedikleri oyunda fazlasıyla top kaybettiler. Beşiktaş gayretinin karşılığında en az 1 puan almalıydı... Ama ne de olsa Premiership takımı. Wolverhampton uyudu, uyuttu ve parsayı kapıp gitti.