13.02.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Ege Maltepe
İç savaş sırasında bir grup askerin tecavüzüne uğrayan Bosnalı bir kadının monoloğunu okuyana kadar, ‘Vajina Monologları’na, üstelik henüz okumadan, ‘vajinalarından bahsederek dikkat çekmeye çalışan bir grup kadın’ önyargısıyla burun büküyordum. 2010 yılında ise New York’daki mahallem, Yukarı Batı Bölgesi’nde bir V-Day prodüksiyonuna dâhil olarak V-Day ve Eve Ensler ile tanıştım. Bir sonraki yıl oyunu ben yönetiyordum. Eve ile o yıl, Union Square’de bir stüdyodaki V-Day toplantısında tanıştık. Eve ayrıca One Billion Rising (Bir Milyar Ayağa Kalkıyor) veya Türkiye’de bilinen adıyla ‘Bir Milyar Kadın Dans Ediyor’ hareketinin anası. Bu yıl üçüncü yılına giren hareketin hikayesini Eve Ensler’den dinleyelim...
Hareket 3 yılına girdi, bu yılın teması nedir?
İlk yılki, Bir Milyar Ayağa Kalkıyor, bir davetti ve 200’den fazla ülkede, milyonlarca insan bu etkinliklere katıldı. İkinci yılında Bir Milyar, Adalet için Ayağa Kalkıyor’a karar verdik. Bu yolda, şiddetle yolu kesişen meselelerin altı çizildi; ekonomik suiistimal, ırksal adaletsizlik, cinsel şiddet hepsi bir yerde birleşiyor. Bu defa Roma’da toplanan genel koordinatörler 2015 için gerçek değişimler yaşanmasını istediler ve bu yılın çağrısı; Devrim.
Dinlerin kadına şiddet konusunda bir rolü olduğunu söyleyebilir miyiz?
Birçok din, erkek egemen bir temele dayanıyor. Birçoğu kadını marjinalleştiriyor, sesini duyurmasına çok izin vermiyor, klişe kalıplara sokuyor. Maalesef kadına karşı şiddete açık kapı bırakabiliyor.
Afganistan ve Irak’taki katılımın büyüklüğü çok heyecan verici...
Aynen öyle... Daha bu sabah Cidde’de, Gazze’deki bir sürü etkinliklerden haberdar oldum. Pakistan’da çok fazla bir araya gelen grup var, önümüzdeki hafta ben de orada olacağım. Libya’da, Somali’de, Müslüman ülkelerin büyük çoğunluğu bu harekete destek veriyor.
V-Day kapsamında hep sanatsal etkinlikler düzenleniyor. Banatın toplumsal değişim yaratmaktaki rolü nedir?
Bence dans etmek kadınların travmalarını aşmalarını sağlayabiliyor, bedenlerimizi harekete geçirdiğimizde bu dünyada kapladığımız yeri hatırlıyoruz ve beraberce dans etmek yeni bir bilinç yaratabilecek bir enerji ortaya çıkarıyor.
Birçok kadın, bunlar çok büyük meseleler benim küçük dünyamda yapacağım bir şey neyi değiştirir ki diye düşünebilir...
Bence bilinçlenen ve ezilmeye karşı çıkan her birey dünyanın değişmesine yol açıyor. Bu kadar güçlü olduğumuza inanmalıyız diye düşünüyorum. Altında yaşadığımız kapitalist, erkek egemen balon bize kendimizi önemsiz hissettiriyor. Ama ben tam tersine inanıyorum.
Dünyanın farklı yerlerindeki deneyimlerin sonucunda, kadına karşı şiddeti tetikleyen bir davranış biçimi olduğunu söyleyebilir misin?
Erkek egemen kültür değişmedikçe şiddet hep bir metod olarak kullanılacak. Bizim yapabileceğimiz, oğlanlara, genç erkeklere ‘erkeklik’ denen şeyin ne demek olduğunu bir daha düşündürerek ve başka türlü bir iletişimin mümkün olduğunu, kızlar ve kadınlara da doğruları söylemenin, sessiz kalmamanın önemini anlatmak. Hep beraber ayağa kalkıp başka türlü bir davranış şeklinin varlığını hatırlatma...
80 bin dolar bağış yaptılar
Vajina Monologları’nın yankısı o kadar büyük olmuş ki Eve Ensler, 1998 yılında, V-Day isimli kadına şiddete karşı savaşan global bir dernek olan V-Day’i kurdu. V-Day, 150’ye yakın ülkede kadınlar bir araya gelerek Vajina Monologları’nı sahneliyor. Bilet gelirlerinin yüzde 10’u V-Day’e giderken, geri kalan yüzde 90’ı kadına şiddete karşı savaşan lokal bir organizasyona gönderiliyor. Geçen 6 yıl boyunca V-Day ekibi, 8 farklı derneğe toplamda 80 bin doları aşkın para bağışladı.