Ben “hırsıza” çaldığı para ve eşya için kızmam. Hatta girdiği gariban evinden ancak 37 ekran televizyonla çıkabilen gecelerin baykuşuna üzülürüm bile.
Kolay mı?..Ya birine rastlasa evde? Boksörü var, emekli polisi var. İçeri adım atarken canını camda bırakmıştır ve karşılığında yuttuğu hapların parasını bile çıkaramamıştır sonuçta.
Ama her “hırsız” haberi okuyup izlediğimde kafamda tek ceza biçerim ona:
Müebbet!
Çelişkili gibi görünebilir, lakin değildir.
O hırsız hayatımızı zindan edenlerin başında gelmektedir.
O ve onun gibiler yüzünden üçüncü kata kadar parmaklıklar ardından seyretmektedir insanlar şehri. O ve onun gibiler yüzünden sabaha kadar uyuyamamaktadır arabaların alarm seslerinden.
Anahtarını kaybedince çilingirin başında bir saat beklemenin sebebi de onlardır, yaz sıcağında omuz çantasını çapraz asıp iki misli terlemenin de. Endişe... Korku... Ve masraf.
Düşünsenize; kilit denilen icat hayatımızdan çıksa, kullanımımıza ne kadar büyük bir kaynak ve zaman girmiş olur.
Milyonların yaşam konforunu bozar hırsızlar. Hepimizden “huzur” çalarlar ve huzurun bedeli yoktur. Her birimiz için bir saat özgürlükten kısıtlansalar, alın size müebbet.
Spordaki “emek hırsızları” dopingciler de öyle.
Bir yönleriyle “yaşamlarını riske sokarak yaşamlarını iyi sürdürebilmek” gibi büyük bir paradoksun içinde çırpınıp durular. Acınasıdırlar.
Ama onların cezası da “müebbet” olmalıdır.
Çünkü spordaki huzuru çalmalarının yanı sıra, namuslu sporcuların hayatını da mahvederler bir yandan.
Onlar yüzünden grip olsa ilaç alamaz sporcular. Kahveyi sayıyla içer. Yiyemeyecekleri meyve listeleri bile vardır.
Bir an dikkat dağılırsa Kerem Gönlüm gibi olurlar.
“Efes Pilsen ile Fenerbahçe Ülker arasında oynanan play-off final serisinin 5. maçının ardından yapılan testlerde vücudunda yasaklı maddeye rastlanan ve milli takım kadrosundan çıkarılan Kerem Gönlüm basketbol camiasında bomba etkisi yarattı”.
Haber böyle verildi medyada...
Doğrudur. Bomba.
Fakat büyük bir olasılıkla dopingci sporcuların kurbanıdır Kerem.
Onlarla baş etmek için dev bir labratuvara dönen dünya sporunun güvenliğine verdiğimiz bir kurbandır kendisi.
Suçu sabittir! -Vitaminle ne kadar doping olursa - vitaminin dozunu veya markasını şaşırmıştır.
Ceza alacaktır. Yazılı kurallar böyle.
Yanlışlıkla komşunun kapısına anahtar sokan çakırkeyif adamın, ya hırpalanıp ya da geceyi nezarette geçirmesi gibi “gerçek hırsızı çağrıştırdığı için” bir bedel ödeyecektir.
Biz biliyoruz ki, doping yapmak değildir niyeti. Öyle olsa... Yapmak isteyenler için kitabı bile vardır bu meretin. İşe yarayacak olan vitamin midir zaten?
Ama gel de anlat.
Bir şehir veya bir sporda “hırsız” varsa, kapılar da kalpler de çelik olur.
Geçmiş olsun Kerem’e.