Asmalımescit’in merkezini magandalar basmış. Bu magandalar adam tartaklıyor DJ dövüyor, mekan dağıtıyor. Olay yeri Lokal. İçeride DJ Tutan çalıyor. Bir kadın gelip Serdar Ortaç istiyor. Bu arada Tutan’ın Ajdalı, Barış Mançolu remiksleri meşhurdur. “Serdar Ortaç değil ama birazdan Ajda çalarım” diyor Tutan iyi niyetiyle. Ben olsam çalmıyorum derdim. Lokal’de Serdar Ortaç istemek ne demek? Fatih Ürek’e gidip Metallica’dan “One” var mı deyip çalmayınca arıza yapmak gibi bir şey bu. Her yerin bir meşrebi adabı var. Ve kadının yanındaki magandalar DJ’e saldırıyor. Mekanın görevlileri geliyor, ayırmaya çalışıyor, nafile. Cam çerçeve iniyor. Sonunda kavgayı durdurmak için biber gazı sıkılıyor.
Pek değerli ve “trendy” Asmalımescit’in magandaların istila altında olduğu artık kanıtlandı yani sizin anlayacağınız. İşi bilenler bunu uzun zaman önce fark edip kaçmaya başladı geçmiş olsun. Buraya haybeye gelen bir sürü ikinci sınıf ünlü ve onların geldiği yerlere gelmeyi seven magandalar sayesinde Asmalımescit bitmek üzere. Mekan sahipleri de biz nerede yanlış yaptık diye düşünmeli.
IndIe-metal
İki müzik türü, iki tarz, iki felsefe...
Son zamalarda denk geldi, muhtelif ortamlara takıldık.
İki farklı “kesim”i karşılaştırmadan edemedim.
* İndie, indie müzik dinleyene denir. Yeni bir terimdir.
* Metalci, metal müzik dinleyenin genel adı olarak kalmıştır dilimizde. 80’lerde türemiştir.
* İndie kibirlidir, burnu büyüktür, zor beğenir.
* Metalci mütevazıdır ama daha da zor beğenir.
* İndie rengarenktir.
* Metal siyahın tonlarına takılır.
* İndie tarz giyinir, “look”una dikkat eder.
* Metalde siyah tişört giydin mi konu büyük ölçüde hallolur.
* İndie’den güzel “zamane modası” manzaraları çıkar.
* Metalde giyim kuşam trendlerini takip etmek mümkün değildir.
* İndie müzik şık ve depresif olabilir. Bunalımı bile tarzdır.
* Metal müzik karanlık, damardan ve depresif olur.
* İndie’ci şahane gitar çalmayı bilmese de şahane müzik yapabilir.
* Metalcinin gitar çalmayı bilmeyeni adama jilet attırır.
* İndie zevat fit olur, yakışıklı olur, güzel olur.
* Metalci de “güzel insan”dır ama göbeklisi bol bulunur.
* İndie kibirlidir.
* Metal mütevazı.
* İndie kokteyl içmeyi sever. Yeniliklere açıktır.
* Metalcinin temel içeceği her zaman her yerde biradır.
* İndie particidir. Eğlenmeyi sever.
* Metalci konsercidir. Deşarj olmayı sever.
* İndie alemlerde dans kendi kendine sallanmak ve müzik dinlemek demektir.
* Metal aleminde dans kafa sallamak, pogo yapmak, icabında sağındakine solundakine omuz atmaktır.
* İndie zengin ve sosyetik olabilir.
* Metalci zengin olur ama sosyetik olmaz.
* İndie evin salonunda, pastanede, garajda, butikte, bahçede, kafede, çatı katında, çayır çimende çalabilir.
* Metal genelde stat doldurur.
* İndie’nin müzik kültürü tarza bağlanmak üzerinedir.
* Metalcinin müzik kültürü gruba bağlanmak üzerinedir.
* İndie müziğin atmosferine hastadır.
* Metalci müziğin kendisine...
Festival seyircisi diyor ki...
* Bir hafta sonu festivaline en fazla 150 TL verebilirim.
* Tek günlük bir Arena ya da stat konserinin fiyatı 100 TL’den fazla olmamalı.
* Festival ve konserlerde en fazla sinir olduğum şey yiyecek-içecek fiyatlarının yüksek olması.
* Üstelik seçenekler de sınırlı. Bizi bir yere tıkıyorlar ve yolunacak kaz gibi görüyorlar.
* Güvenlik görevlileri çok kaba. İşlerini iyi yapmıyorlar.
* Sanatçıya yüksek de olsa para verebiliyoruz ama bir bardak biraya 6-7 TL vermek kazık yemek demek.
* Ses düzeni çoğu zaman yetersiz.
* Tuvaletler kötü, kuyruk var.
Geçen hafta yapılan mini anketin sonuçları önem sırasına göre şimdilik böyle.
Katılmak istiyorsan adres hafifmuzik.org
İtiraf ediyorum
* “Cep telefonu olmadan önce ne yapıyorduk?” geyiği yerine “Cep telefoncuların reklamları olmadan önce ne izliyorduk?”u dolaşıma sokmak istiyorum.
* Sucuk reklamlarında gösterilen sucuklu yumurta tabaklarında sucuklar daha fazla görünsün diye yumurtanın hep hakkı yeniyor diye düşünüyorum.
* Şebnem Dönmez’i ne zaman görsem
“Bu kızda bir şeyler olmuyor ama ne?” diye düşünüyorum. Kesin bir sonuca varamıyorum.
* Vuvuzelaları satan şirketin sahibi belediye başkanının ya da spor bakanının falan oğlu mudur acaba Türkiye’deki gibi, diye düşündüm Dünya Kupası boyunca. Vuvuzelacık var mıdır Güney Afrika’da?
* Che Guevara tişörtüm olmadı.
* Burcu Güneş’in yeni şarkısı “Tamamdır” hoşuma gitti. Neler oluyor bana?
* CD’lerin jelatini açmak için bugüne kadar hayatımın bir ayını harcamışımdır.
“Ajda Pekkan’s Greek Songs”
Yaz neredeyse bitecek (gerçi ne zaman başladı ki?), Ajda’nın yeni albümü bir türlü yayımlanmıyor. Herhalde Ajda kayıtlardan bir türlü memnun kalmıyor. Ama iyi haberim var. Ajda albümleri bir şekilde yayımlanmaya devam ediyor. Bu seferki albüm Ajda’nın söylediği Yunanca şarkılardan oluşan bir derleme. 70 ve 80’lerde Yunanca söylediği şarkılar zor bulunan şeyler. Bunların 45’lik versiyonları falan sahaflarda bile yok artık, sadece koleksiyonerlerde var. Bu pazar benim albümüm bu Yunanca Ajda şarkıları. “Sensiz Yıllarda”, “Olur Ya”, “Bambaşka Biri”, “Palavra Palavra”... Şöyle bir yaz akşamı kafası, rakılı, yanar dönerli bir sofrada şahane biter. Hem kim bilir belki güneş falan bile açar bu albümle gaza gelip. Yoksa yağmurda en son şarkıyı koyar dinlersiniz. “I Agapi M’Afise”. O mu ne? Yağmur. Ajda’nın “Yağmur”u... Bu arada Ajda 80’lerde bir başka güzel canım...
Kilit şarkı: “Aman Petro” (Petrol)