Dr. Emin Yeğinboy

Dr. Emin Yeğinboy

yeginboy@gmail.com

Tüm Yazıları

Johnny Marr beş yıllık çalışmasının ürünü olan yeni albümü “Call The Comet” bu hafta müzik kanallarına düştü. The Smiths grubunun 1982-87 arasındaki unutulmaz kariyerinde başrolü oynamış bir gitarist Marr. Solist Morrisey ile grubun müzik tonunu en fazla etkilemiş bir isim oldu. 87’de herkes kendi solo kariyerine gitti. Dynamo, Playland ve The Messenger adında solo 3 albüme imza atmış olan Marr albümünü neden “kuyruklu yıldızı beklerken” olarak adlandırdığını şöyle açıklıyor:

Johnny Marr, kuyruklu yıldızını bekliyor
“Müziğe her zamankinden daha çok ihtiyacımız var, politikayı ancak böyle aşabiliriz. Kuyruklu Yıldızı Arayın kendi sihirli gerçekliğimdir. Çok uzak olmayan bir gelecekte ortaya çıkıyor ve çoğunlukla alternatif bir toplum fikri ile ilgileniyor. Şarkılardaki karakterler yeni bir idealizm arıyorlar. Bu benim gibi insanların birbiriyle ilişkili olabileceği bir şey.”

Albüm nefes nefese bir metronom içinde akıyor. Gitar, davul ve bas tok, sert ve ödünsüz bir ritim içinde çalıyor. Açılış parçası “Rise” yeni bir günden, gerçeğin doğuşundan bahsediyor. Parlak ve neşeli Marr’ın kendine has gitar soundu içinde enerjik akıyor. Bu gitar tonu çiğ fakat kaotik değil, distorsiyondan arınmış, olgun ve melodik. “Tracers” ikinci parça, Rolling Stones esintileriyle başlıyor. Sanki “Miss You” vokalleri açılışı yapıyor gerisi seksenler Brit Rock atmosferinde. “Hey Angel” gitar ve vokallerin hiç durmadığı, müziğin önde süratle giden arabayı takip ettiği bir parça. “New Dominon” elektronik ritm makinesinin aralıksız metronomu önünde gitarların delişmen rifleriyle renkleniyor. “Walk In The The Sea” albümün en deneysel, en kendine has havası olan parçası. Post rock gitar rifleri arkada sürekli yükselen vokaller ve elektronik duvarla yavaş yavaş maskeleniyor. Saykodelik bir senfoniye dönüşen bu parça favorim oldu.

Haberin Devamı

Johnny Marr yaratıcılığını bir kez daha kanıtlıyor. Solo kariyerinin en olgun albümü.

Türkçe albüm hareketi

Sufle’yi dinlediniz mi? Son aylarda dinlediğim en iyi Türkçe sözlü parça Kalsana Bu Gece oldu. Sufle genç üniversite sıralarında kurulmuş bir grup. İlk albümleri 2017 tarihli Pus içinde 6 şarkıları vardı. Oradan İçinde Aşk Var çok hoşuma gitmişti. Bu kez 2 şarkılık mini bir EP yapmışlar. “Kayboldum”da solist Göksu ve Gökcan Şanlıman düeti klasik bir Teoman şarkısı atmosferinde. Göksu’nun ilginç bir ses rengi var hafif yırtıcı, hafif acılı. “Kalsana Bu Gece” piyano akustik versiyonuyla da çok güzel. Bu Sufle’yi bir tadın pişman olmazsınız.

Haberin Devamı

***

Bu albümü dinlemeden Yıldız Tilbe’nin bu kadar şarkısı olduğundan bihaberdim. Helal olsun dedim. 4 CD’de toplanan yıldızlı şarkıları arasında kendisinden de yeni bir beste var: Taraf. Gelelim diğer şarkıcıların yorumlarına hepsi ses rengine ve müzik anlayışına uygun yorumlar getirmiş. Patlayan şarkı “Yalnız Yıldız” ile Aleyna Tilki oldu. Diğer parlayan yorumlar arasında ise Merve Özbey-Vuracak, Mabel Matiz-Değilsin, Ceylan Ertem-İlanı Aşk, İrem Derici Bin Dereden, Gülşen-Delikanlım, -Demet Akalın- Aşk Laftan Anlamaz ki var.

***

Mahmut Orhan yaz gecelerinin atmosferini yakalayacak mükemmel remiksler yapmış. Gökyüzü altında bir mekanda, iki kokteyl sonrası bu parçalarla dans etmeyecek bünye yaşıyor olamaz. Kimlerin şarkıları remikslenmiş derseniz: Bu Aşk Fazla Sana- Teoman, Cool Kadın Ajda Pekkan, Tutamıyorum Zamanı-Kenan Doğulu, Cevapsız Sorular-Manga..

İlginç bir çalışma.

Johnny Marr, kuyruklu yıldızını bekliyor