PKK’nın, şehre inince TAK olan kolunun üstlendiği Beşiktaş vahşetinde nice canlarımızı kaybettik.
İnsanlıktan nasibini almamış akıl hocalarının robotlaştırdığı teröristlerin, Türkiye üzerine oynanan oyunların kurbanı oldu yine vatandaşlarımız, güvenlik güçlerimiz.
Allah rahmet eylesin, sevenlerine sabır versin.
Türkiye 15 Temmuz’dan bu yana zor bir dönemeçten geçmeye çalışıyor.
Ankara, 15 Temmuz’u hazırlayan konsorsiyumu alt etmeye çabalıyor.
Dehşet dengesi; bir yandan ekonomiyle oynuyor, diğer yandan Avrupa’yla sınıyor, öte yandan Suriye’nin sadece komşusu değil bölgenin belirleyici gücü olma iddiasının bedelini Ankara’ya ödetmek için her yolu deniyor.
Yönetim sistemi değişikliğini içeren anayasa paketinin kamuoyuna açıklandığı günün akşamında gerçekleşti Beşiktaş saldırısı.
Teklifi beğenelim, beğenmeyelim; anayasayı, demokrasiyi, cumhuriyeti, Meclis’i, yürütmeyi, yargıyı daha çok konuşmaya başlayacağımız günlerin arifesinde patladı canlı bombalar.
Bekleniyor muydu; evet.
Başbakan Binali Yıldırım’ın Rusya ziyaretinde uçakta kabine üyeleriyle yaptığımız sohbetlerin ana konularından biri referanduma kadar geçecek sürede Türkiye’nin çok yönlü bir saldırı hamlesiyle karşı karşıya kalacağı yönündeydi.
PKK ve IŞİD eylemlerinin artabileceği, asimetrik saldırıların yoğunlaşabileceği, bu yönde istihbaratların yoğunlaştığı konuşuluyordu.
Ankara her an, her şeye hazırlıklı olmak zorundaydı. Bu durum, Beşiktaş saldırısıyla maalesef doğrulandı.
Dün, güvenlik bürokrasisinden isimlerle saldırı konusunda yaptığım sohbetlerden aldığım bilgiler de bu yönde. Bunları başlıklarla şöyle paylaşabilirim:
Günde 50 operasyon
- Hem IŞİD’in hem de PKK’nın büyükşehirlerde ses getiren eylemler gerçekleştireceği yönünde istihbaratlar alınıyordu. Devlet IŞİD konusunda da alarmize olmuş durumdaydı. PKK’yı şehirlerde, infial yaratacak eylemlere iten üç ana gerekçe söz konusu. Birincisi, Suriye’deki gelişmeler. İkincisi, KCK-PKK operasyonları. Üçüncüsü ise HDP’li milletvekilleri, belediye başkanları ve yöneticilerine dönük adli süreçlerin yoğunlaşması.
- HDP’li ve müzahir yerel yöneticilere dönük operasyonlarla örgütün bölgedeki nefes boruları kesildi. Operasyonlar ve kayyumların atanmasıyla başta barınma ve lojistik olmak üzere hayati destekten yoksun kaldılar. Şehirlerde, il, ilçe ve meskûn mahallerde yaşam ortamları zorlaştı. Örgüt üyeleri ve
yerel düzeyde örgüt yöneticileri için İstanbul’da, İzmir’de barınmak Diyarbakır’da, Hakkari’de barınmaktan daha kolay hale geldi.
- Örgüt içeride zor durumda. Bölgede olumsuz hava koşullarına karşın operasyonlar devam ediyor. Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da tabur ve üstü operasyon sayısı örgütle mücadele tarihinin en üst noktasında. Günde ortalama
50 operasyon gerçekleştiriliyor.
- Operasyonlarda teröristlerin üstlenme bölgelerinin tamamına yakını imha edilmiş durumda. Bu durum, dağlardan, kırsal alandan şehirlere yönelmesine yol açıyor. Buna karşın bölgede meskûn mahallerde halkın ihbarları en üst seviyede. Güvenlik güçlerinin baskın yaptığı, teröristleri yakaladığı operasyonların büyük çoğunluğu halkın ihbarlarıyla gerçekleşiyor. Güvenlik kaynakları özellikle Hakkari ve Şırnak’ı örnek gösteriyor.
- PKK üst düzey yönetimi alarmize olmuş durumda. Bu durum telsiz konuşmalarına da yansıyor. Şehirlerde eylem yapılması, askeri birliklere, güvenlik güçlerine, koruculara dönük büyük çaplı saldırılar gerçekleştirilmesi talimatları veriliyor. Sivillere dönük, toplumsal infial yaratacak nitelikte eylemler yapılması, bunlar için kalabalık yerlerin seçilmesi isteniyor.
- Örgüt elemanları son dönemde daha çok Suriye tarafından, Kobani bölgesinden Türkiye’ye geliyor. Bombalı araçla, intihar eylemcileri yoluyla gerçekleştirilecek eylemlerin planlanması, hazırlığı bu bölgeden yapılıyor. Örgüt, Kandil yerine Suriye kuzeyinde daha rahat çalışıyor. PYD’nin kontrolündeki bölgede yuvalanıyorlar. Eğitimli örgüt mensuplarının toplanma bölgeleri Kandil’den Ayn El Arap’a dönmüş durumda. Bomba üretiminin kaynağı ise daha çok Türkiye içinde, güneydoğu bölgesinde.
Hedef örgüt yöneticileri
- Güvenlik güçlerinin hedefinde örgüt yöneticileri var. Özellikle birinci seviyede operasyonel yöneticiler hedefte. Bunlar zaman zaman Türkiye içine girip çıkıyorlar. Örgüt yöneticileri, daha çok Suriye tarafında ve Kuzey Irak’taki yerleşim birimlerinde saklanmak suretiyle kışı geçirmeye çalışıyorlar. Örgüt liderlerinden Murat Karayılan sürekli yer değiştiriyor. Karayılan’ın Kuzey Irak’ta bazen Barzani tarafına geçtiğine yönelik bilgiler var. Bazen şehir içine, bazen Suriye tarafına geçiyor. Zap bölgesine önceki akşam, alınan istihbarat üzerine operasyon gerçekleştirildi. İstihbarat, örgütün yönetici kadrosundan bazı önemli isimlerin bu bölgede olabileceği yönündeydi.
Zap’taki barınma alanları
büyük ölçüde zarar gördü.
- Kandil’de 1500 civarında örgüt mensubu olduğu belirtiliyor. Türkiye içinde ise 800 ila 1000 civarında.
- PKK’nın eylemleri artırmasının Suriye’deki gelişmeler çerçevesindeki ana gerekçesi ise Fırat Kalkanı operasyonu. TSK’nın ÖSO’yu destekleyerek El Bab sınırına kadar ulaştığı operasyon PKK’nın Suriye kolu PYD-YPG’nin Kobani-Afrin kantonlarının birleştirilmesi planını altüst etmiş durumda. Bu gelişmeden ABD de rahatsız.
Kritik nokta Münbiç
- Suriye’de diğer kritik nokta Münbiç. Şu anda Münbiç’te 1200 civarında PYD-YPG’li var. 600 civarında da Suriye Demokratik Güçleri çatısı altında Araplardan oluşan güç söz konusu. Üç hafta önce 250 aile PYD’li aile Kobani bölgesinden Münbiç’e getirildi. Bu, 1000 kişi demek. Münbiç’teki YPG güçlerinde yerden havaya güçlü uçaksavar sistemleri dahil her türlü silah bulunuyor.
- Ankara’nın, PYD güçlerinin Münbiç’ten çekilmesi konusundaki ısrarı üzerine gündeme gelen, ABD’li ve Türk askeri yetkililer ile istihbaratçılardan oluşan ortak komisyon konusunda sıcak gelişmeler yaşanıyor. Söz konusu heyet, Münbiç’e giderek PYD varlığı konusundaki iddiaları yerinde inceleyecekti. Geçtiğimiz hafta başında, bu hafta içinde bu heyetin bölgeye gidebileceği yönünde bilgiler kulislere sızdı. Ankara, Münbiç konusundaki ısrarını sürdürüyor.
Okurlarımızla paylaşabileceğim bilgilerin özeti böyle.
Ankara, terörle reaktif değil proaktif mücadele konseptini sürdürecek. Ancak her şeyin başı istihbarat, istihbarat, istihbarat.
Bu çerçevede istihbaratta yeniden yapılanmanın artık gerçekleştirilmesi, iç ve dış istihbaratın ayrılması, ilgili teşkilatlanmanın sonuçlandırılması şart.