28.10.2014 - 07:41 | Son Güncellenme:
Hükümetin Kürt sorunuyla ilgili seçim ikileminde kaldığını vurgulayan yazısında Yetkin, önemli davalara bakan bir avukatın anlattıklarını şöyle aktardı: Başına bir hal gelmesin diye ismi bende saklı; Güneydoğu illerinden birinde önemli davalara bakmış bir avukat, bir kaç gün önce başka gazetecilerin de olduğu bir masada şunları anlattı: “Geçenlerde bir müvekkilim geldi. Aleyhine bir karar çıkmış, üst mahkemeye itiraz edecekmiş, yardım istiyordu. Ben de kararı istedim. Verdi.
Bir de ne göreyim? Meğer davaya PKK’nın yerel mahkemesi bakmış. Karar bizimkinin aleyhine çıkmış, o da PKK’nın bir üst 'eyalet' mahkemesine itirazda bulunmak istiyor.”
Bizim avukat davaya bakamayacağını söylemiş tabii, ama asıl şaşırdığı, bizim de duyunca şaşırdığımız, vatandaşın bu durumu, yani PKK’nın Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde resmi mahkemelere paralel olarak mahkeme kurmasını doğal, kararlarını da meşru karşılamış olması.
Yalnız mahkeme de değil…
Diyarbakır kırsalında, Şırnak kırsalında, PKK’nın sadece “şehitliklerini” değil, kendi polisini, cezaevini, hatta dağa adam gönderme amaçlı, kendi “askere alma” noktalarını oluşturmuş olması.