Merhabalar Sevgili Okuyucularım,
Bugün sizlere "En Yaygın 14 Otoimmün Hastalık ve Belirtileri" konusuyla ilgili bilgiler vermek istiyorum.
Bağışıklık Sistemi
Vücudumuza Zarar Verirse…
Otoimmünite, bağışıklık sisteminin düzgün bir şekilde işlemeyerek kişinin kendi öz hücrelerine zarar verdiği tıbbi bir durumdur. Bağışıklık sistemi, bakteriler ve virüsler gibi mikrobik istilacılara karşı vücudumuzu korumak üzere tasarlanmıştır. Gerektiği gibi çalıştığında, bağışıklık sistemi bu mikrobik yabancıları algılar, onları çevrelemek ve öldürmek için savaşçı hücrelerden oluşan bir savunma gücü gönderir. Sağlıklı bir bağışıklık sistemi, yabancı istilacılar ile vücudun kendi hücreleri, organları ve “iyi” mikroorganizmaları arasındaki farkı bilir.
Sağlıklı Hücre ve Dokuları Tehdit Ediyor
Otoimmün hastalık durumunda, bağışıklık sistemi vücudun bir parçasını yanlışlıkla yabancı bir istilacı olarak (bir organ, kıkırdak, kas, cilt veya sinirler gibi) algılanıyor. Bu olduğunda, otoantikor olarak adlandırılan proteinler, sağlıklı hücrelere, dokulara sanki zararlı mikroplar veya organizmalarmış gibi saldırmaya başlar.
Çevresel Faktörler ve Beslenme Etkisi
Tıp bilimi bağışıklık sisteminin neden birdenbire vücutta öz hücrelere saldırdığı konusunda kesin bir cevaba sahip değildir. Bazı kişilerin otoimmün hastalığa daha yatkındır. Örneğin, otoimmün rahatsızlıklar kadınlarda erkeklere göre 2’ye 1 oranında daha fazla görülmektedir. Bu, kadınların % 6,4’ünün ve erkeklerin % 2,7’sinin otoimmün bir hastalık ile teşhis edileceği anlamına gelmektedir. Ayrıca, otoimmünite ile doğurganlık çağındaki kadın arasında ilişki olduğu görülmektedir. Sıklıkla kadınlar, 14-44 yaşları arasında teşhis edilirler.
Bazı otoimmün rahatsızlıkların belirli etnik grupları veya aileleri etkileme olasılığı daha yüksektir. Çevresel tetikleyicilerle ilgili olan bir diğer şey, “Batı” beslenmesi olarak bilinen yağı yüksek, şekeri yüksek, yüksek oranda işlenmiş ve ısıl işlem görmüş gıdalarla beslenme şeklidir. Bu kategorideki birçok gıdanın bağışıklık tepkisi oluşturarak ve/veya bağırsaklarda zararlı bakterilerin ve mikropların artmasına neden olarak otoimmüniteye ve inflamasyona (iltihap) giden yolu açtığını düşünüyoruz.
14 Yaygın Otoimmün Rahatsızlık
80'den fazla otoimmün hastalık bulunuyor. En yaygın 14 tanesi olarak şunları sayılabilir:
Tip 1 Diyabet,
Romatoid Artrit (RA) (Eklem İltihabı),
Sedef Hastalığı (Psöriyazis/Psöriyatik Artrit),
Multipl Skleroz (MS),
Sistemik Lupus Eritematozus,
İnflamatuvar Bağırsak Hastalığı (İBH),
Addison Hastalığı,
Graves Hastalığı,
Sjögren Sendromu,
Haşimato Tiroiditi,
Myasthenia Gravis,
Vaskülit,
Pernisiyöz Anemi,
Çölyak Hastalığı
Otoimmün Hastalıkların Ortak Belirtileri
Otoimmün hastalıklarda ortak olan bazı belirtiler şunlardır:
Yorgunluk, ağrıyan kaslar, şiş ve/veya kızarmış eklemler veya dokular, düşük ateş, konsantrasyon zorlukları, eller ve/veya ayaklarda karıncalanma ve/veya uyuşma, saç dökülmesi ve deri döküntüleri
Her hastalıkta olduğu gibi otoimmün hastalık belirtilerinin de bireysel farklılıklara sahiptir. Bazı otoimmün rahatsızlıklarda belirtiler, sedef hastalığı, eklem romatizması veya multipl skleroz vakalarında olduğu gibi ara ara gelip gidebilir. Bu artış ve gerileme döngüleri, alevlenme ve hafifleme olarak bilinir.
Nasıl Teşhis Edilir?
Özellikle alevlenen ve hafifleyen türde otoimmün bir hastalıkta “büyütülecek bir şey olmadığına” dair hastanın kendisini ikna etmesi kolaydır ve bu durum hastalığın ilerlemesine sebep olmaktadır. Otoimmün rahatsızlıklar tek bir test ile teşhis edilemez. Tanıyı koyabilmek için muayene bulgularının profesyonelce değerlendirilmesi gerekir.
Çoğu zaman kullanılan ilk test, antinükleer antikor testidir (ANA). Bu test, bir otoimmün hastalığınızın olması olasılığını belirlemenize yardımcı olurken, hangisine sahip olduğunuzu ortaya çıkarmayacaktır.
Otoimmün Rahatsızlıklar Nasıl Tedavi Edilir?
Otoimmün rahatsızlıklar genellikle tedavi edilebilir olarak kabul edilmez ancak, çoğu etkin bir şekilde yönetilebilir. Amaç, büyük çaplı bağışıklık yanıtlarını kontrol etmek ve alevlenmelerin sıklığını ve ortaya çıktıklarında belirtilerin şiddetini azaltmak için iltihabı hafifletmektir.
Bilinen geleneksel tedaviler şunlardır:
* İbuprofen ve naproksen gibi steroid olmayan anti-inflamatuvar ilaçlar
* Ağrı, şişlik, yorgunluk ve cilt döküntülerini hafifleten tedaviler
* Alevlenmeyi önleyen diyetlerin yanı sıra belirtileri azaltmak için düzenli egzersiz yapmayı teşvik eden yaşam tarzı değişiklikleri
Daha kronik durumlarda, geleneksel olarak bağışıklık sistemini koruyucu ilaçlar kullanılmaktadır.
Günümüzde dünyada yeni olarak kök hücre tedavisi ve trombositten zengin plazma (PRP) tedavisi gibi rejeneratif tıp teknikleri, otoimmün hastalık belirtileriyle mücadelede yeni bir seçenek olarak ortaya çıkmaktadır. Ülkemizde bu tedaviler henüz tam anlamıyla başlamamış olup, Sağlık Bakanlığı’ndan özel proje izinleri gerektirir.