13.04.2017 - 11:43 | Son Güncellenme:
DHA
TMMOB Maden Mühendisleri Odası tarafından Antalya'nın Manavgat İlçesi'nde düzenlenen Türkiye 25'inci Uluslararası Madencilik Kongresi ve Sergisi-IMCET 2017'ye katılan İTÜ Maden Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Nuh Bilgin, maden araştırmaları konusunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Denizlere hakim olanın önümüzdeki yüzyılda dünyaya hakim olacağını belirten Nuh Bilgin, madencilik sektörü açısından denizlerin önemini vurguladı.
300 MİLYON DOLARLIK KONSORSİYUM
Deniz altında madenlerin oluşumunun tamamen magmanın yüzeye çıkmasıyla ilgili olduğunu aktaran Nuh Bilgin, Pasifik Okyanusu'ndaki ada devleti Papua Yeni Gine açıklarındaki Bismarck Denizi'nde bu şekilde altın, gümüş ve bakır yatakları oluştuğunu hatta bakır rezervlerinin, dünyanın bütün rezervlerinin yüzde 10 ila 15'i arasında olduğunu belirtti. Nuh Bilgin, Avustralya merkezli maden arama şirketlerinden Nautilus Minerals'in Rusya'dan Gazprom ve dünyanın en büyük maden şirketlerinden Anglo American'la birlikte 300 milyon dolarlık bir konsorsiyum kurarak Bismarck Denizi'nde, bakır, altın ve gümüş çıkarma çalışmaları yaptıklarını söyledi.
İTÜ MADEN FAKÜLTESİ DE PROJEYE DAHİL
Denizaltı madenciliğinde esas amacın magmanın yüzeye çıktığı yerdeki mineral yataklarını bularak mineralleri çıkarmak olduğunu anlatan Prof. Dr. Nuh Bilgin, Maden Fakültesi'nde çok gelişmiş kazı mekanizasyonu laboratuvarı olduğu için Nautilus Minerals'in İTÜ'ye araştırma teklif ettiğini ve çalışmaların bu laboratuvarda yürütüldüğünü kaydetti. Yapılacak çalışmanın birçok zorlukları olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Bilgin, şöyle dedi:
"Dünyanın en zengin altın yatakları, dünyanın en zengin bakır yatakları var ama denizin 1500, 2 bin metre aşağısında. Yani düşünün, deniz dibinde magma çıkmış orada bir maden yatağı oluşturmuş. O maden yatağını bunlar işletecek. Tabi oraya dalgıçların inmesi mümkün değil, robotik makineler ve kazıcılarla onu kazacaklar ve gemilere emip yukarı çıkaracaklar. Karada da fabrikaları var. Dolayısıyla böyle bir projede biz yer aldık. Bu makinelerin geliştirilmesi için temel bilgiler bizim laboratuvarda elde edildi."
DÜNYANIN EN ZENGİN BAKIR YATAKLARI KEŞFEDİLDİ
Bismarck Denizi'ndeki Solwara projesiyle 1600 metrede dünyanın en zengin bakır yataklarının keşfedildiğini belirten Prof. Dr. Bilgin, "Yatırımcı şirketler projeyle dünya bakır üretiminin yüzde 10-15'ini sırf oradan deniz altından çıkaracak. Yani araştırma ve sondaj yapıldıkça potansiyelin ne kadar büyük olduğu ortaya çıkıyor ve büyük yatırımlar var" dedi.
'EKOLOJİK DENGELERİN BOZULMAMASI LAZIM'
Bunlarla birlikte denizaltı madenciliğinde de bazı zorluklar olduğunu kaydeden Prof. Dr. Bilgin, "Ekolojik dengelerin bozulmaması lazım ve oralara yakın ülkeler bundan nemalanmak istiyor. Mesela Papua Gine. Senin karasularına çok yakın bir yerde sen maden arıyorsun, bundan nemalanmak istiyor. Bu en tabi hakları ama en önemli şeylerden bir tanesi 2 bin metre aşağıda da olsa, 3 bin metre aşağıda da olsa canlılar, ekolojik denge var. Dolayısıyla bu konuda da çalışmalar var. En büyük engellerden bir tanesi bu ama insanlar çalışıyor, bu konuda büyük araştırmalar var" diye konuştu.
'UZAY MADENCİLİĞİ KARIŞTIRILIYOR'
Uzay madenciliğine ilişkin de konuşan Prof. Dr. Nuh Bilgin, bu kavramı insanların karıştırdığını belirtti. Prof. Dr. Bilgin, şöyle dedi:
"Uzay madenciliği çok enteresan. Meteorları topluyorlar, içinde nikel var, bilmem ne var bunları değerlendiriyorlar. Bence uzay madenciliği o değil. Mesela aydan alınan numunelerde oksijen var. Numunelerin içerisinde, kayanın içerisinde. Şimdi o kayanın içerisindeki oksijeni almak, üretmek bir madencilik faaliyeti. Orada oksijen üretmek, orada kullanacaksın ürettiğin oksijeni. Bu da bir madencilik oluyor. Bu biraz ütopya ama insanlar çalışıyor, şimdiden bunlara yatırım yapıyorlar."