Yüce Atatürk-’ümüzü sevgi, saygı, coşkuyla, şükranla ve özlemle andık.
İlkeleri hâlâ Türkiye’nin yolunu ışıklandırıyor.
...................
Dünya, Donald Trump “geyiğinde...”
“Küresel siyasete” değil ama “küresel mizaha” ilham verdi.
TV’lerden, gazetelerden, sanal medyadan “mizah” fışkırıyor.
“Hep beraber gülünüyor, ağlanacak hale!..”
.....................
Biz kendi işimize bakalım.
“N’olacak bu başkanlık sistemi?”
Dün Başbakan Binali Yıldırım ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli baş başa görüştüler.
Daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan kabul etmişti Bahçeli’yi.
Her iki görüşmeden de dışarı “sızıntı” olmadı.
Anlaşılan...
Henüz kesin mutabakat yok.
.....................
MHP lideri Bahçeli her vesileyle “Biz geliştilmiş parlamenter sistemden yanayız” tavrını vurguladıktan sonra “U” dönüşü yapar mı?
“Başkanlık sistemini” düzenleyen bir yeni anayasaya partisi ve seçmen tabanı adına “EVET” der mi?
“Getirsinler yeni anayasa taslağını görelim. Kararı millet versin” çıkışı “başkanlık sistemine MHP’den oy desteği” mesajı mıydı?
Burası Türkiye...
Siyasete dair hiçbir şey şaşırtıcı olmaz.
Ama...
Gene de “MHP desteğinin daha anlatılabilir bir tavır olacağını” düşünüyorum.
***
Yani...
Halka, tabanına, kamuoyuna “izah edilebilir” bir formül üretmeli.
Hem “Bahçeli, geliştirilmiş parlamenter sistem” söyleminden vazgeçmiş olmayacak hem de “Cumhurbaşkanının fiili durumunu anayasal çerçeveye alacak” bir “harman...”
......................
Bu formül ne olabilir?
Başkanlık sistemini öngören bir yeni anayasaya MHP “Kararı millet versin” ilkesel tavrıyla Meclis’teki oylarıyla “yeşil ışık yaktı” diyelim.
Tutun ki “referandumda” halkın oylarında “HAYIR” çoğunlukta oldu.
O takdirde Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinden önceki cumhurbaş-kanlarının, örneğin Abdullah Gül’ün görev sınırlarına geri çekilecek mi?
Buna -siyasetle yakından ilgili- hiç kimse ihtimal vermez.
Erdoğan’ın kendinden evvelkilerin aksine “doğrudan halkın oyuyla ve yüzde 52 oyla seçilmiş olması” kesin farklı bir “statü” sağlıyor kendisine.
O nedenle, referandum sandıklarında “HAYIR” çıksa bile “halk tarafından seçilmiş olmak” gerekçesiyle bugünkü fiili durumunu sürdürecektir.
O zaman MHP liderinin “Erdoğan’ın fiili durumunu hukukileştirmek” adına yaptığı çıkış, verdiği Meclis desteği “havada kalır.”
.......................
“Neyin olacağını görmek için, nelerin olmayacağı ufuk turundan sonra” mantık bizi kendiliğinden aranan formüle götürüyor:
“Partili Cumhurbaşkanı...”
Böylece...
Anayasa’nın “tarafsız Cumhurbaşkanı” emredici hükmü kaldırılır.
Bahçeli’nin işaret ettiği “fiili durumun hukukileştirilmesi” hamlesi anlam kazanabilir.
“Parlamenter sistem” de değişmemiş olur.
Herhalde Bahçeli, “parlamenter sisteme denge kontrol mekanizmalarını getirecek bazı değişiklikler” isteğinde de bulunuyor olmalıdır.
Çünkü...
Angaje olduğu söylem “geliştirilmiş parlamenter sistemdi.”
.......................
AK Parti’nin öncelikli “A” planı “başkanlık sistemi”ydi ama diğer seçenekler arasında “partili cumhurbaşkanı” da vardı.
1960’a kadar 10 yıl Cumhurbaşkanlığı yapan merhum Celal Bayar da “partili cumhurbaşkanıydı.”
Elinde taşıdığı baş tarafı iç içe geçmiş “D” ve “P” harflerinden oluşan bastonu meşhurdu.
......................
Bu bir siyasi formül öngörüsüdür.
Yanılıyor olabilirim.
Ancak...
Artıları ve eksileriyle, “partili cumhurbaşkanı” anayasa değişikliği önümüze geldiğinde ayrıca tartışırız.
Not: Bu yazıyı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Ak Parti’nin anayasa önerilerini makul ve müspet buluyoruz” açıklamasından önce yazdım.