Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

2017-2019 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program (OVP) dün Başbakan Binali Yıldırım tarafından açıklandı.
Başbakan, programı kamuoyuna açıkladıktan sonra Ak Parti grup toplantısı için TBMM’ye geldi.
Bir grup meslektaşımla birlikte kuliste Başbakan’la tokalaştık, program için, “Hayırlı olsun” dileklerimizi ilettik.
Programı açıklarken kullandığı terminolojiyi kastederek, “Biraz bilimsellik dışı bir açıklama oldu” dedi.
Bu sözleriyle, anlı şanlı ekonomistlerin değil halkın anlayacağı bir dili tercih ettiğini vurgulamak istedi.
Zaten, OVP’nin sunumunu tamamladığında, “Ben vatandaşa açıklamalarda bulundum, çokbilmiş ekonomistlere de açıklamayı bakan arkadaşlarımız yapacak” diyerek Binali Bey, farkını espriyle karışık ortaya koymuştu.
Başbakan’ın açıkladığı OVP’nin genel çerçevesi net.
Ana hedef, büyümenin artması, cari açığın ve enflasyonun düşmesi.
Yıl sonu yüzde 4.5 olan büyüme hedefi 3.2’ye çekildi.
2017’de yüzde 4.4 büyüme, yüzde 6.5 enflasyon, 9 bin 529 dolar milli gelir ve yüzde 10.2 işsizlik hedefleniyor.
“2019’a kadar yapılacaklar” listesinde; sıkı kamu mali disiplini uygulaması, kamuya personel alımının en aza indirilmesi, firmalara ihracat artış oranına bağlı olarak prim desteği verilmesi, işyeri açmanın kolaylaştırılması, araç ve bina kiralamasına yeni sistem getirilmesi, iş uyuşmazlıklarında arabuluculuk sistemine geçilmesi, bilirkişilik ve noterlik sisteminin yeniden yapılandırılması, finans ve bilişim mahkemeleri kurulması gibi çok önemli maddeler var.
Programdaki en önemli üçlü; büyüme, enflasyon ve cari açığın azaltılması.
Tüketerek değil, üreterek büyüme
Türkiye’nin büyüme önceliğini vurgulayan Başbakan’ın açıklamalarının bütününde altı çizilmesi gereken husus, “tüketerek” değil, üreterek büyüme.
İlaç sanayiinden uzay sektörüne kadar, katma değeri yüksek ürünler üreterek büyüme hedefi, programın en çarpıcı yönü. Başbakan, bu yaklaşımıyla Türkiye’nin yeni önceliklerini de sıralamış oluyor.
“Türkiye istikrarlı büyüyor” diyebilmek için kritik aşama yüzde 5.
Küresel ekonomide büyüme çok yavaşlamış, yer yer bazı ekonomiler için negatife yönelmişken, yüzde 3.5 ve üzerindeki büyüme alarm gerektirmiyor. Ancak küresel sistemin nispeten stabil olduğu dönemlerde yüzde 4.5-5 oranı Türkiye’nin aradaki makası kapatamadığı orandır.
Başbakan Yıldırım’ın, tüketerek değil, üreterek büyüme vurgusunu bu gerçekten yola çıkarak değerlendirmek gerekiyor.
Bu çerçevede, dün açıklanan programın gerçekçi olup olmadığını belirleyecek en önemli konu, tüketerek değil, üreterek büyüme mantığı ile bunu destekleyen yatırım öncelikleri ve teşvikler olarak görülüyor.
Yıldırım’ın, “Teknolojiye ve genç nüfusun eğitimine yatırım yapacağız” açıklamasının temeli de üreterek büyüme vizyonunun temel direğini oluşturuyor.
Yatırımdan taviz yok
Binali Yıldırım farkı olarak not etmemiz gereken ikinci husus kuşkusuz “Para yok, öyleyse yatırım yapamayız”ı reddeden yaklaşımdır.
Başbakan, “Hepsini bütçeden yapmak zorunda değiliz” diyor. “3. köprüyü nasıl yaptık? Şehir hastanelerini nasıl yapıyoruz?” diye soruyor.
Dolayısıyla, “Bütçe dışında da kaynak yaratırız ve bu yatırımlar yapılır”ın nasıl olacağını anlatıyor.
Türkiye’nin yatırımdan taviz veremeyeceğini, yatırım yapmanın Türkiye’nin geleceğini hazırlamak olduğunu vurguluyor. “Türkiye’nin geleceğinden fedakârlık yapamayız” mesajını veriyor.
Kritik noktalardan biri de enerjiyi ve fedakârlığı sürekli özel sektörden ve vatandaştan bekleyen devletin ne yaptığı.
Başbakan Yıldırım’ın, “Devletin iş yapma alışkanlıklarını değiştireceğiz” mesajının altının nasıl doldurulacağı da bu açıdan büyük önem taşıyor.
Bürokratik devlet geleneğine dayalı iş tutma tarzının değişme biçimi ve oranı programın başarısı açısından kritik öneme sahip görünüyor.
Süreç yönetiminde, özellikle ekonomik ihtilafların arabuluculuk yöntemiyle çözülerek, zaman, para ve enerji kaybını önleme hedefine bu bağlamda dikkat çekmek şart.
OVP, 3 yıl boyunca Türkiye’nin nasıl bir ekonomi yönetimine sahip olacağı, hangi hedeflerin peşinde koşacağı ve bunları nasıl realize edeceğine ilişkin olarak hem iç hem dış piyasalara bir perspektif sunar.
Bu hedeflere ulaşıldığı ölçüde ekonomiyle ilgili güven katsayısı artar, uzaklaşıldığı ölçüde, “Türkiye ekonomisinde bir şeyler yanlış mı gidiyor” soruları tavan yapar.
Başbakan Yıldırım’ın, “Tüketerek değil, üreterek büyüme” vizyonu ile “Para yoksa yatırım yapamayız” anlayışını reddeden iki ayaklı stratejisinin OVP’nin başarıyla realize edilmesinin altın anahtarı olduğu açık.

OVP’nin  iki altın anahtarı


Başbakan Binali Yıldırım dün Meclis’e gelişinde Ankara temsilcimiz Serpil Çevikcan’la tokalaşıp ayaküstü sohbet etti