Hasan Cemal

Hasan Cemal

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Vazgeçtim.Gazeteciler yaşadıkça dedim önce. Sonra da "gazeteci yaşadıkça"da karar kıldım.Sevgili Mehmet Ali Birand'ın kitabı önümde:32. Gün!20 yılın perde arkası...Bir haber programının yirmi yıl yaşatılması, bir marka haline gelip kurumlaştırılması, hele bizim gibi bir ülkede kolay bir iş değildir.Mehmet Ali bunu başardı.Hiç de kolay olmadı bu.Birçok ilke imza atarak, birçok badireden geçerek yürüdü. Kitabın sayfaları arasında Andıç'ın trajik öyküsü de yer alıyor. Devletin kendi vatandaşlarına, gazeteciye, Birand'la Cengiz Çandar'a kurduğu o korkunç komplo...Ayrıca 32. Gün bir okuldu.Hem de iyi bir okul. Perşembe akşamı çevreme bakıyorum. 32. Gün'den kimler yetişmiş, kimler geçmiş diye...Ali Kırca, Çiğdem Anat, Can Dündar, Rıdvan Akar, Mithat Bereket, Cüneyt Özdemir, Musa Çözen, Ahmet Sever, Deniz Arman, Turan Yavuz, Süleyman Sarılar, Reha Muhtar, Savaş Ay, Cengiz Çandar, Coşkun Aral, Talip Korkmaz, İsmet İmset, Ali Karacan, Aslı Altan, Umur Birand, Banu Acun, Bülent Çaplı... Gazeteciler!Üstelik zamanla Mehmet Ali'nin rakibi haline gelen gazeteciler...Ama Birand bundan hiç gocunmadı, tersine mutlu oldu. Bir şeyi atladığı zaman da telefonu açıp, "Koçum, iyi gol atmışsın!" demeyi de unutmadı onlara... Aramızda sohbet ediyoruz.Bir yandan kaynatıp bir yandan 'gazeteci geyiği'nin o tadına doyum olmaz keyfini yaşıyoruz.Biz de avcılar gibiyiz!Kendi haber avcılıklarını abartmayı seven, bunun bilincinde olan, ama birbirinden bu hikâyeleri bir kadeh eşliğinde dinlemeye bayılan tuhaf yaratıklar...Gazeteciler ayrı kategoridir.Yani gazeteci milleti!Başka mesleklere fazla benzemeyiz. Bu yüzden de o kadar sevilmeyiz. Çok şey söylenir hakkımızda.Ama çok güzeldir gazeteci olarak yaşamak.Gazetecilik heyecanını yaşamak...Hayat tarzıdır bu meslek.Part time olmaz!Hayatını vereceksin.Masa başında oturmayacaksın.Masa başında oturanlar, öyle yazıp çizenler, gazeteci milletini anlayamaz. Poposunu kaldırıp bir yerden bir yere gidemeyenlerin kestikleri ahkâm, gerçeği bazen eksik, bazen çarpık yansıtır.Gerçek gazeteci başkadır. Yıllar yılı oradan oraya elinde kâğıt kalem, elinde teyp, elinde fotoğraf makinesi, elinde kamera, elinde bilgisayar dolaşmak...Olayların göbeğinde yaşamak...Ya da tarihe tanık olmak!Tarihin müsveddelerini doldurarak, ilk kopyalarını yazarak yaşamak... Bir bakarsın yıllar geçmiş!Ne de çabuk geçmiş...Güneri Cıvaoğlu'na soruyorum:"Bazen yılların çok çabuk geçtiğini hissediyor musun?""Hem de nasıl!"Ama aynı zamanda gülmeyi bilerek, hayatı severek ve hayata asılarak geçiyor yıllar. Arada bir sendelediğimiz oluyor. Ama yine doğrularak koşturmaya devam...Mehmet Ali de öyle...Arkasında Cemre var! Evet öyle. Her zamanki gibi gülen yüzü ve sıcak tavırlarıyla dolaşıyor aramızda. Ona takılmadan edemiyoruz:"Gerçeği biliyor musun Cemre? 32. Gün'ü neden kurmuş Mehmet Ali?.."Hayat bir yolculuk!Koşturmacamız hiç bitmesin bu heyecanlı yolculukta. Gazeteci olarak kendimize hiçbir zaman, "Önümde, geçmişimden başka hiçbir şey kalmadı anlatacak!" demeyelim.Koşturmaya devam!32. Gün'ün 10. yılından sonra, 20'yi de kutladık. Yarın 30'u da hep birlikte kutlarız inşallah.İyi pazarlar Mehmet Ali! h.cemal@milliyet.com.tr İnsanlar yaşadıkça koyacaktım yazının başlığını. İlk gençliğimizin o unutulmaz filminden esinlenerek.