Siyaset‘İstifalar tek gerekçeyle açıklanamaz’

‘İstifalar tek gerekçeyle açıklanamaz’

30.10.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Ak Parti Sözcüsü Ünal, belediye başkanlarının istifasıyla ilgili soruya “Şu gerekçeden dolayı istifa etti, diyemezsiniz. Tek gerekçeyle açıklayamazsınız. Gerekçe 13 yılın, 24 yılın toplamıdır” karşılığını verdi

‘İstifalar tek  gerekçeyle açıklanamaz’

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Mahir Ünal, bazı belediye başkanlarının istifasına ilişkin olarak, “Genel Başkan, denetim hakkının gereği olarak istifa çağrısında bulunabilir. İstifaları tek gerekçeyle açıklayamazsınız. Çünkü 13 yılın, 24 yılın içerisinde siyasetle, partisiyle, kendi ilindeki seçmenle olan ilişkisi bütün bunların toplamıdır istifa gerekçesi” dedi.
Ünal, katıldığı TV programında gündeme ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
GENEL BAŞKANIN DENETİM HAKKI VAR: (Belediye başkanlarının istifaları) Muhalefetin söylediği şeyler son derece çirkin. Burada demokratik meşruiyet zemininde, genel başkan istifa çağrısı yapabilir çünkü nasıl ki idari, hukuki olarak İçişleri Bakanlığı denetliyorsa, nasıl ki belediye meclisinin denetim hakkı varsa siyasi partinin de siyasi ve sosyolojik olarak bir denetim hakkı vardır. Bu denetim hakkının gereği olarak genel başkan istifa çağrısında bulunabilir. 13 yıl, 24 yıl belediye başkanlığı yapmış bir belediye başkanı için ‘şu gerekçeden dolayı istifa etti’ diyemezsiniz. Çünkü 13 yılın içerisinde siyasetle, partisiyle, kendi ilindeki seçmenle olan ilişkisi bütün bunların toplamıdır istifa gerekçesi.
KEYFİ HAREKET ETMEZ: Melih Bey ile olan yol arkadaşlığımız devam ediyor. Tıpkı Kadir Bey ile Recep Altepe Bey ile olan yol arkadaşlığımızın devam ettiği gibi. Bu arkadaşlarımızın her birinin çok ciddi deneyimi, birikimi var. Tabii ki siyasi kadroların içerisinde önümüzdeki süreçte değişik görevlerde bu arkadaşlarımızdan partimiz istifade edecektir. Lider, keyfilikle hareket etmez. Keyfiliğin olduğu yerde demokrasi yoktur.
ANTİDEMOKRATİK DEĞİL: (6 belediye başkanının istifa gerekçesinin sorulması üzerine) Tek bir gerekçeyle bunu açıklamak doğru değil. Diyorlar ki ‘Bunlar seçilmiş kişiler dolayısıyla bu seçilmiş kişilerin sandıkla gelip sandıkla gitmesi gerekir’. Biz de diyoruz ki bizim siyasetimiz bütün bir siyasettir. AK Parti sandıkla gelir sandıkla gider ama bizim milletvekilimiz, belediye başkanımız ve diğer birimlerdeki bütün arkadaşlarımız bir saatin dişlisi gibi ortak çalışırlar. Biz zaman zaman istişareyle buralarda değişikliklere gidebiliriz. Genel başkanın istifa çağrısında bulunmasının antidemoktatik olduğunu söyleyemeyiz. Genel başkanın istifa çağrısını tek bir gerekçeyle izah etmeye kalkışmak doğru değil.
ŞANTAJA BOYUN EĞMEZLER: (Kılıçdaroğlu’nun ‘şantajla istifaya zorlandılar’ sözleri) Bu, insanların onuruna, haysiyetine, iradesine doğrudan saldırıdır. İstifa yolunu tercih eden belediye başkanlarımızın hiçbirisi de tehdide, şantaja boyun eğecek insanlar değil. Gerekli istişareler yapılmıştır. Bu istişareler çerçevesinde onlar istifa yolunu seçmişlerdir.

‘FETÖ tüm saldırıların düzenleyicisi değil’

FETÖ’yü, Türkiye karşıtı bütün saldırıların planlayıcısı, düzenleyicisi olarak düşünemeyiz. O, aparatlardan bir tanesi. Ben diyorum ki CHP de FETÖ ile beraber Türkiye karşıtı, Türkiye düşmanı yapıların içerideki sözcülerinden bir tanesi. CHP çok uzunca bir zamandan beri dışarıya konuşuyor, Avrupa’ya konuşuyor ve CHP’nin içeride dillendirdiği meseleler, Avrupa’da FETÖ’cüler tarafından çok iyi bir şekilde pazarlanıyor. Geçmişte bir söylem dışarda üretiliyor, içerde pazarlanıyordu. Şimdi CHP’nin içerde konuştukları dışarda pazarlanıyor. FETÖ’cüler 165 ülkede Kemal Kılıçdaroğlu’nun içeride söylediklerini pazarlıyorlar. CHP, FETÖ ile ilgili kendi içine dönük hiçbir, tek bir hamle bile yapmadı. Dolayısıyla, eğer bir siyasi ayak aranıyorsa CHP dönsün kendisine baksın. Bilinçli ya da bilinçsiz olarak ne yaptıklarını kendilerine anlatabilirim.
17 DOSYA ÇIKARDIK: (Kılıçdaroğlu’nun ‘Büyükada tahliyeleri Almanya baskısıyla yapıldı’ açıklaması) Bu söylemini sistematik olarak devam ettirmesinin sebebi şu. Devam eden FETÖ davalarının, darbe davalarının uluslararası alanda itibarsızlaşması ve uluslararası alanda yarın AİHM’ye gidildiğinde bunların geri çevrilmesi, yani yeniden yargılanma ya da tazminat yolunun açılması. CHP, bunun altlığını ciddi anlamda oluşturuyor. 2009 yılında Mavi Marmara’dan başlayarak, Türkiye karşıtı propagandanın hangi merkezlerde ilk dillendirildiğine baktık. Mesala, Guardian’da bir makale çıkmış, sonra o söylem kimler tarafından kullanılmış, Türkiye’de hangi mecralarda, hangi frekanslarda kimler bunun sözcülüğünü yapmış. Bitirdik şu anda, 17 ayrı dosya çıkardık. ‘Türkiye İŞİD’e destek oluyor’ söylemi bir merkezde üretiliyor, sonra o söylem Amerika’da belli merkezlerde, belli düşünce kuruluşlarında işleniyor, sonra bu söylem Türkiye’de dolaşıma sokuluyor. Her seferinde bunun en belirgin sözcüsü kim? Çıkış yeri Amerika, Almanya, İngiltere, merkezler değişebiliyor. Ama değişmeyen bir şey var, her seferinde Türkiye karşıtı üretilen söylemlerin içerideki siyasi taşıyıcısı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’si.
İLK DEFA GELMİYOR: (Schröder’in tahliyeleri istediği iddiası) Öyle bir şey yok. İlk defa Sayın Schröder kalkıp Cumhurbaşakanımızla görüşmeye gelse, burada şunu diyebiliriz: ‘Düğün değil, bayram değil Schröder niye geldi.’ Schröder, özellikle Türk dostu olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın yakın görüştüğü bir insan olarak, Türkiye’nin Avrupa Birliği, Almanya ile olan ilişkileri konusunda zaman zaman Cumhurbaşkanımızla görüşür. Merkel’in bilgisi dahilinde Erdoğan’la görüştü.

KEŞFETYENİ
Sürpriz karar! İlk kez sosyal medyadan paylaştı
Sürpriz karar! İlk kez sosyal medyadan paylaştı

Cadde | 10.04.2025 - 06:55

Ünlü oyuncu Nilsu Berfin Aktaş, son paylaşımıyla sevenlerini şaşırttı.

Yazarlar