24.12.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
İSTANBUL AA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun devlet terörü estiren bir zalim olduğunu belirterek, “Erdoğan mazlumların sesidir, sen zalimlerin sesisin” dedi.
İstanbul Arnavutköy’de toplu açılış töreninde konuşan Erdoğan gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Erdoğan’ın mesajları şöyle:
TÜRKİYESİZ DENKLEM OLMAZ: Suriye’de gerek sahada gerek diplomaside elde ettiğimiz neticeler herkesçe takdir ediliyor. Bir tek ana muhalefet ve onunla aynı yoldan ilerleyen terör örgütünün güdümündeki parti, feryadı figan ile karşı çıkıyor... Biz yıllardır bölgede ve dünyada Türkiye’siz denklem kurulamayacağını söylüyoruz ve daha önemlisi bunu temin ediyoruz, ana muhalefet Türkiye’yi denklemin dışına atmak istiyor. Bay Kemal, yapamayacaksınız.
CEVAP CHP’DEN GELİYOR: PKK’yı yerle yeksan ettik, cevap CHP’den geliyor. FETÖ’ye dünyayı dar ediyoruz, karşı cevap CHP’den geliyor. Suriye’de ve Irak’ta terör oluşumlarının önünü kesiyoruz, karşı cevap CHP’den geliyor. Ekonomimize yönelik saldırıları boşa çıkartıyoruz, karşı cevap CHP’den geliyor. Her defasında çatlak ses CHP’den geliyor.
ALÇAK İFADELER: Filistinli mazlum ve mağdurlara sahip çıkmamızdan rahatsız olan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu Türkiye’ye en alçak ifadelerle, iftiralarla saldırdı. Ne diyor bu Netanyahu denilen adam biliyor musunuz? Bizi Kıbrıs’ta işgalci olmakla, kadınları ve çocukları katletmekle suçlayan İsrail Başkanının sanıyorum, herhalde dili sürçtü, herhalde kendilerinin Filistin’de işgalci olduklarını, Filistin topraklarındaki kadınları, çocukları, her yaştan on binlerce masum insanı, dünyanın gözü önünde, silahla, bombayla, tecritle öldürdüğünü söyleyecekti. Netanyahu sen yanlış kapıya vurdun. Erdoğan mazlumların sesidir, sen zalimlerin sesisin, sen devlet terörü estiriyorsun. Siz kadınları, çocukları tekmeleyerek, ama yavruları tekmeleyerek, askerinizle, polisinizle sürükleyerek götürüyorsunuz. Netanyahu, sen zalimsin zalim ve devlet terörünün başındasın. Bu sadece ve sadece sana uyuyor, Erdoğan’a uymaz. Şimdi eminim İsrail’in bu saldırısında verdiğimiz cevaba karşı da CHP cenahından cevap gelecektir. Bay Kemal onların da avukatlığına soyunabilir.
CELLAT OLSAN NE YAZAR: CHP’nin yakası rozetli siyasetçilerinin yanı sıra bir de sanatçı, yazar kılıklı borazanları var. Bu borazanlardan üçü, geçtiğimiz günlerde CHP’nin resmi yayın organı olan bir televizyonda oturmuşlar, Türkiye ve benim hakkımda atıp tutmuşlar. Ne mi demişler? Önce ‘gergedan nesli’ deyip millete hakaret ederek işe başlamışlar. Sonra ‘Her şey sandıkla çözülmez.’ demişler. Hızlarını alamayıp işi iç savaş goygoyculuğuna kadar götürmüşler. Başka ne demişler? Şayet kendi istedikleri gibi bir demokrasi uygulaması olmazsa, belki lideri yani beni ayaklarından asarlarmış.Topunuz cellat olsanız ne yazar. HAŞERELERDEN KURTULALIM: Bu demokrasi ve milli irade düşmanlarını tarihin tozlu sayfalarına havale ediyor muyuz? Bu darbe heveslilerinin kökünü sandıkta kurutuyor muyuz? Türkiye’nin demokrasisine ve ekonomisine musallat olan bu haşerelerden 31 Mart’ta bir bahar temizliğiyle kurtuluyor muyuz?
‘Sanatçı müsveddeleri bedelini ödeyecek’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Halk TV’de yayınlanan Halk Arenası programına konuk olan Metin Akpınar’ın ve Müjdat Gezen’in sözlerine isimlerini anmadan sert tepki gösterdi.
DEİK 2018 Yılı Mali Genel Kurulu’nun açılışında konuşan Erdoğan şunları söyledi:
BENİ İPE GÖTÜRECEKLERMİŞ: İşte şimdi de yayın organları vasıtasıyla beni ipe götüreceklermiş. Bunu sanatçı görünümü altındaki müsveddeler yapıyorlar. Yahu senin her yerin sanatçı olsa ne yazar. Biz bu yola farklı çıktık, beni ipe götüreceksin... Yahu senin haddine mi? Biz şehadete inanmış insanlarız ve biz bunların bedelini rahatlıkla ödemeye hazır insanlarız. Bunlar sanatçı müsveddesi. Şimdi yargıya gitsinler bunun hesabını versinler. Böyle karşılıksız bu işleri bırakamayız. Bunun bedelini ödeyecekler. Kalkacaksın sen bu ülkenin cumhurbaşkanını ipte sallandıracaksın. Şimdi git yargıda bunun bedelini öde.
SALDIRILARI PÜSKÜRTTÜK: Bugün Paris’teki hadiselere hiçbir tepki göstermeyenlerin, Gezi olayları sırasında İstanbul ve Ankara’ya çadır kurdu, saatlerce canlı yayın yaptı. Paris’teki göstericilere yapılan müdahalelere tek bir laf etmeyenler, o gün polisimizi orantısız güç kullanmakla eleştiriyorlar. Tüm bu ikiyüzlülüklere rağmen hamdolsun milletimizle iş adamlarımızla sivil toplum kuruluşlarımızla el ele verdik. Ve bu saldırıyı püskürttük. Ardından 17/25 Aralık’ta yargı ve emniyet üzerinden yürütülen bir darbe girişimi de ortaya çıktı. Bunda da başarı sağlayamayınca, bu sefer 15 Temmuz’da ordumuz içindeki teröristler aracılığıyla silahlı bir darbeye kalkıştılar.
ZAMANLAMA MANİADAR: Gezi olayları, çukur eylemleri, 15 Temmuz ihaneti gibi son operasyonun da zamanlamasının manidar. Nasıl Gezi olayları, Türk ekonomisinin IMF’den bağımsızlığını ilan ettiği günlerin hemen akabinde tertiplenmişse, ekonomik saldırı da Türk demokrasisinin çok çetin bir imtihan alanının, özellikle alnının akıyla aşılmasının hemen ardından yaşanmıştır. Bu dönemde görülen sert kur dalgalanmalarının, Türkiye’nin gerçekleri ile ekonomimizin dinamikleri ile hiçbir ilgisinin olmadığı açıkça ortadadır... Açık söylüyorum özellikle ana muhalefet partisi bu süreçte gerçekten kötü bir sınav verdi. Ana muhalefet partisinin başındaki zat, her zamanki gibi yine eline tutuşturulan belgelerle yalan yanlış rakamlarla milletimizin ve iş adamlarımızın moralini bozmaya çalıştı... Hastanelerimizde muayenelerin, tedavilerin vesaire yapılmadığını söyleyecek kadar yalancı. En büyük sanatı bu. ‘Yalanda kim bir numaradır?’ diye sorarlarsa, düşünmeden anında cevabını verin. Bay Kemal. Bu işte çok mahir.
'ŞAHLANIŞIMIZI DURDURAMAZLAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019’un farklı bir yıl olacağını vurgulayarak, “Karamsarlığı ve ümitsizliği kapımıza yaklaştırmadığımız müddetçe ülkemizin şahlanışını durduracak hiçbir fani güç yoktur” dedi.
Hukuku hiçe sayan ideolojik yargı kararlarıyla Türkiye’ye çağ atlatacak pek çok projenin engellenmeye çalışıldığını belirten Erdoğan, “Elbette bu girişimlerin hiçbiri bizi vatanımıza hizmet etmekten alıkoymadı ancak hızımızı yavaşlattı, milletimize gereksiz şekilde vakit kaybettirdi. Bunu sizler de zaten yaşadınız. Bu yöntemlerle muvaffak olamayınca, sokak olaylarını devreye aldılar... Gezi Parkı’ndaki 12 tane ağacı bahane edilerek sokak üzerinden Türkiye ekonomisi hedef alındı. O günleri şöyle bir hatırlayın. Burayı Fransa zannettiler, burayı Hollanda zannettiler, yanıldılar. Biz 15 Temmuz’da da nasıl yanıldıklarını kendilerine gösterdik... Biz bulunduğumuz yerde dimdik, milletimizle el ele, omuz omuza durur ve bu tür terör eylemini, darbe eylemini evelallah pes ettiririz. Esnafımızın dükkanlarını yağmaladılar, İstiklal Caddesi’nde neredeyse dükkan bırakmadılar, polisimize kurşun sıktılar, caddeleri, iş yerlerini, insanlarımızın vergileriyle alınan o belediye otobüslerini yaktılar, yıktılar. Bunlar mı vatansever? Bunlar mı milliyetperver? Bunların arkasında duranları siz nasıl savunuyorsunuz? Sen ana muhalefetin başı olsan ne yazar, olmasan ne yazar... Güneydoğu’da o kanalları açanlar, o hendekleri açanlar neyse ana muhalefetin başı da aynen odur, hiçbir farkı yoktur.
Belediye Başkanı Ahmet Haşim Baltacı tablo hediye etti.
‘Paslı demir altın olmaz’
Karşımızda kendi milletinin değerlerine savaş açmış bir parti var. Son yıllarda bu sefil geçmişlerini gizlemek için derme çatma isimleri, ideolojileri ile taban tabana zıt adayları milletimizin karşısına çıkarmaya başladılar ama paslı demir yaldızlı boyayla boyanmakla altın olmaz. Milletimiz bu cilanın altında neler olduğunu çok iyi biliyor.