Nereden nereye!

10 Eylül 1929 tarihli Cumhuriyet gazetesinin manşetinde bir haber:
“Kadınlara lâf atanlar derhal tevkif edilecek”
Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt o günlerde kadınlara söz atanların çoğaldığını dikkate alarak Cumhuriyet savcılarına bir genelge yolluyor...
Laf atanları inkılabın getirdiği yeniliklere karşı çıkanlar arasında sayarak savcılara bunun

cezayı gerektiren suç olduğunu anımsatıyor... Laf atanların bilerek bilmeyerek gericilere hizmet ettiğini söylüyor. Ve devam ediyor:
“Bunlar yeniliklere candan bağlı vatandaşları eskiliğin devamı tereddütlerine, endişelerine salmaktadır. Türk vatanında namus, şeref, haysiyet teşkilatlı esasiyemizin ve bütün Türk milletinin teminatı altındadır. Türk ceza kanunun 421inci maddesi laf atanları 3 aydan aya kadar hapis cezası ile cezalandırmakta, 424üncü maddesi tazminat hükmünü ihtiva etmektedir...”
***
Anlaşılan o dönemde gericiler giyim kuşamları ve özgür davranışlarıyla dikkati çeken Cumhuriyet kadınlarına bu tavırları nedeniyle laf atarak ezmeye çalışmakta, durum şikâyet konusu olmaktadır. Onların torunları da malum günümüzde otobüste tekme atmakta, yargı tutuklayıp tutuklamamak konusunda tereddütler içinde kalmaktadır!
(Not: Bu kupürü arşivden araştırıp bulan Tuba Emlek’e teşekkürler)

Ankara 2016

Ankara’da Anıtkabir’e yürüyen halkı caydırmak için terör ihbarı taktiği tutmayınca Melih Gökçek önlemleri yürürlüğe girdi. Anıtkabir’e giden yollar dün kamyonlarla kesildi. Caddelerin iki yanında kilometrelerce bariyerler... Elleri tetikte otomatik silahlı polisler yerleştirildi... Bir okurun deyimiyle:
“Ankara’da bayram kutlaması değil de nükleer saldırı tatbikatı yapılıyor” idi.
Metin Altay dostumuz yazıyor:
“Adeta esir muamelesi yapılan vatandaş, kendi kentinde tedirgin!
Sanki ‘Kutlamayın yoksa burnunuzdan gelir’ denmek isteniyor.
Halkın bir bölümüne eziyet edenler, Gökçek’in alternatif yürüyüşüne katılanları koruyor!
Ya o yürüyüşe katılacak ya da öteki muamelesi göreceksiniz...”
***
Bütün olumsuz koşullara rağmen dün Anıtkabir’i ziyaret eden vatandaş sayısının geçen yıllara göre çok daha fazla olduğu görüldü.
Cumhuriyet’e bağlılık artıyor çünkü yurttaş özellikle eğitimdeki uygulamalarla Türkiye’nin hangi çağ dışı noktaya taşındığını görüyor.
Emre Kongar hocamız bir mesaj geçiyor:
“Cumhuriyet’i geri çeviremeyecekler; çünkü insanlık bu yönde ilerliyor!”
Doğrudur ama tarihi geriye çevirmek isteyenler yine de harıl harıl çalışıyor.
Eğitim pervasızca geri götürülüyor, bir Ortaçağ nesli yetiştiriliyor.
***
Cumhuriyet senede bir gün kutlamakla korunamaz. Her gün savunmak gerekiyor.

MEKKE

Saatler her yıl olduğu gibi 30 Ekim’de yani bugün geri alınmıyor. Yaz saati uygulaması devam ediyor. Böylece İngiltere ile saat farkımız 3 saate, Avrupa ile 2 saate çıkıyor.
Ticaret dünyası bu durumun ekonomiyi olumsuz etkileyeceğini söylese de kimseye dinletemedi.
Kimileri bu kararın bir jest olarak Türkiye saatini Mekke saatine uydurmak amacıyla alındığını iddia ediyor.
Böyle jestler vaki midir? Vakidir...
1940 yılında General Franco, Hitler’e jest olarak İspanya saatini Almanya saatine uydurmuştu. İsyanya, İngiltere ile aynı boylamda olduğu halde o gün bugün hâlâ Almanya ve Avrupa ile aynı saat dilimini kullanıyor. İspanyollar o yüzden 53 dakika az uyur ve daha çok çalışırlar. Ama saati bir türlü boylama uyduramadılar...

Askerler kutlama ve tören protokolünden çıkarıldı...
Bilmeyen de ülkeyi siyasetçiler ve bürokratlar kurtarıp, Cumhuriyet’i kurdu sanacak!
Akif Kökçe

DELİ

-Atatürk bugün sağ olsa ne derdi?
Atatürk’ün yakın dostu gazeteci Falih Rıfkı Atay ölmeden önce 1961 yılında bakınız bu soruya ne yanıt veriyor:
- Topumuza birden lanet okurdu.

ERKEN

Nail Güreli ağabeyimizin cenaze töreni sonrasında Haluk Şahin dostumuzla sohbet ediyorduk.
Söz yaşlılıktan ve unutkanlıktan açılınca Haluk anlattı..
Aziz Nesin’le Müjdat Gezen sohbet ediyormuş..
Aziz Abi bir ara:
- Yahu sürekli bir şeyleri unutuyorum bende erken bunama başladı galiba, deyince Müjdat itiraz etmiş:
- Erken değil abi tam zamanı...